BUGÜN SİYASİ DURUM DEĞERLENDİRMESİ YAPALIM

   Uzun zamandan beri siyasi durum değerlendirmesi yapma fırsatımız olmadı. 15 Temmuz darbe girişimi ardından hangi siyasetçinin ne yaptığını, şehirdeki siyasi bloklaşmaların ne noktada olduğunu, FETÖ kapsamında kimlerin samimi, kimlerin göstermelik mücadele ettiklerini değerlendirme imkânımız olmamıştı. Bugün bayramın son gününde bu konuyu değerlendirmek istedim.      Toplum üç aşağı beş yukarı kimin ne yaptığını görse de bizim fotoğrafa bakışımız biraz daha farklı olacağından bugün bu konuyu ele alacağız. Kasım 2015 seçimlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti, seçimden sonraki değerlendirmelerimizi hepiniz biliyorsunuz ancak aradan geçen zaman sürecinde gerek vekillerin gerekse belediye başkanlarının yaptıklarına bakarak yeniden bir değerlendirme yapmamız gerekecek.

      Dilerseniz önce vekiller arsındaki dengeye bir bakalım. Benim gördüğüm kadarı ile Bakan, Vezir Hazretleri, İl Başkanı birlikte hareket ediyorlar. Çiğdem Hanım biraz daha müstakil, kendi başına hareket ediyor; kimsenin adamı değil kendi adamı olmaya çalıştığı kanaatindeyim. Diğer vekillere gelince; Kayınçom tek başına bir ordu gibi davranıyor. Gerek tabandaki gücü, gerekse ekonomik gücü nedeniyle müstakil hareket ediyor. Yanında vazgeçilmez üç arkadaşı ve Erdoğan Tok’la birlikte şehri dizayn etme mücadelesi veriyor. Hasan Basri Kurt ile ilgili daha önceki düşüncelerimi zaten biliyorsunuz, bana göre O’ndan vekil olmaz, dün ne demiş isem bugün de onu diyorum. Bunu neden dediğime sıra gelince, vekil olup seçilmek farklı bir şeydir, bir memur gibi vekillik yapmak var, bir de halkın vekâletini almış, onlara liderlik yapan vekillik var. Hasan Basri Kurt memur gibi vekillik yapar ona itirazım olmaz. Ama halkın seçtiği liderlik vasfına sahip vekil olmak O’nun işi değil. O’nu ara sıra yemeklere çağıracaksınız, protokollerde boy gösterecek, bir de gidip mecliste grup kararları doğrultusunda oy kullanacak,  o kadar. Orhan Kırcalı’ya gelince; kendisini çok tanımamakla birlikte İmam Hatip kökenli olması nedeniyle ondan beklentilerim vardı. Ama bu güne kadar O’nun da varlığından hiç bir şey anlaşılmadı. Böyle bir vekil var mı, yok mu, ne iş yapar, kim tanır O’nu kim tanımaz hiç belli değil. İnsan şöyle bir basın camiasını gezip dolaşır, kendisini tanıtır. Zira kendisini vekil olmadan önce bu şehirde hiç kimse tanımazdı, Ben gerek dernekçilik yaptığım dönemden,  gerekse siyaset yaptığım dönemden hiç tanımadım. Kaldı ki ben 1985 yılından beri Bafra bölgesindeki İmam Hatip camiasından tutun da Yavuz Selim Vakfı’na, Refah Partisi’ne varıncaya dek camianın önde gelen isimlerinin tamamına yakınını tanırım. Kendisini ne İmam Hatip camiasından, ne Yavuz Selim Vakfı camiasından, ne de Parti camiasından tanımadığıma göre bu işlerle ilgisi olmamış bir arkadaş olmalı. Aldığım duyumlara göre Emine Hanım’ın kontenjanından listeye girmiş, demek ki O’nun gücü bana yeter kanaatinde ki kimseyle gidip görüşme gereği de duymuyor.

    Bafra’daki Yavuz Selim camiasından Hasan Torun’dan tutun  da Ali Kuloğlu’na, yorgancı Abdullah ağabeylere, Asım Kurdoğlu’na, Muharrem Beylere varıncaya dek ta 1985’li yıllardan itibaren bir çok dostumuz olmasına rağmen bu muhteremi o dönemlerde hiç bir yerde göremedik. Demek ki bu iş çile çekmeyle veya bedel ödemeyle değil yukarıdan birilerini tanımayla oluyormuş. Ama şunu da unutmamak lazım ki 15 Temmuz bu işin tabandan çözüleceğini bir kez daha ortaya koymuş durumda. O nedenle bu arkadaşımızı siyasete devam etmek gibi bir niyeti varsa misyonunun gereğini yapmalı ve toplumun her kesimini ziyaret etmekten geri kalmamalıdır.

   Benim eski yol arkadaşım Ahmet Demircan’a gelince; bana göre arkadaşım ununu elemiş, eleğini asmış, son dönem vekillik yaptığının farkında olarak etliye sütlüye karışmadan, kimseyle kötü kişi olmadan bu işi noktalamak için bir yol haritası çizmiş kendisine, onu uyguluyor. Neden böyle söylediğime gelince, benim tanıdığım Ahmet Demircan ile şu anda AK Parti’de politika yapan Ahmet Demircan arasında tam yüz seksen derecelik bir fark var. O, dolu, bilgili, tecrübeli, hareketli, iş bitiren Ahmet Demircan gitmiş, yerine, sessiz, sakin, dünya ile işini bitirmiş, vaktini doldurmaya çalışan, görev verilirse yapan, verilmezse mutlu olan bir Ahmet Demircan gelmiş. Keşke hiç listeye girmeseydi de aktif bir arkadaş seçilip şehre hizmet etseydi. Severiz veya sevmeyiz şu anda aktif olan tek bir vekil var, maalesef, o da Kayınçom. Kayınçom da bazen sinirlendiğinden, bazen de etrafındakilerin ısrarı sonucu yanlış kişilere referans olup onların atanmasını sağlayınca karşısındakiler de bunu fırsat bilip “işte bu adamın getirdiği adamlar bunlar” deyip bir yerlere mesaj verme çabasına girince olan şehre oluyor. Şehrin siyasi lokomotifi olması gereken Bakan Kılıç dünyayı umursamadan Reis’in memuru gibi Bakanlık yapmanın ötesinde en ufak bir iş yaptığı yok. Açılış, nikâh, tören, ziyaret dışında bir şey yaptığını gören varsa beriye gelsin. Danışmanları ise O’nun izinde. Bize gelince gülelim eğlenelim, size gelince yiyelim içelim misali bir anlayışa sahipler. Kimsenin en ufak bir işini görmezler. İnsanlar bu noktada Bakan’dan tamamen ümitlerini kesmiş durumdalar. O kadar çok şikayet geliyor ki anlatamam. Gelen şikâyetlerin doğruluğunu tespit etmek amacıyla geçenlerde bizim Haber Koordinatörü’ne dedim ki “Seni sürekli arayıp Bakan’ın haberini yap diyen bir danışmanı var ya onu ara ona basit bir iş ver bakalım ne yapacak?”. Verdi ama sonuç tam bir fiyasko. Demek ki millet haklıymış dedim. Allah sizi inandırsın Çağatay Kılıç Bakan olalı hiç bir talebimiz olmadı kendisinden ama onun danışmanları sürekli gazeteyi arayıp şu haberi yapın bu haberi yapın derler bizimkiler de ikiletmeden yaparlar. Neden yaparlar; çünkü şehrin Bakanı ondan öncekilerden daha az şehre zarar verdiğinden ( Dikkat edin daha yararlı demiyorum) destek olalım diyoruz. Ama bana göre çok yanlış yapıyor, şehirle uzaktan yakından ilgisi yok, kimsenin yaralı parmağına merhem olmuyor. Teşkilat mensupları Bakan olduğu için seslerini çıkaramıyorlar ama içleri yanıyor. Belediye başkanlarına ve FETÖ mücadelesine sıra gelmeden yerimiz bitti. inşallah daha sonraki yazılarımızda onları da değerlendiririz; bugünlük de bu kadar. Hoşça kalınız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR