ÇAKALLA ASLANIN HİKÂYESİ BAZILARINA DERS OLMALI

ÇAKALLA ASLANIN HİKÂYESİ BAZILARINA DERS OLMALI

Bugün anlatacağım hikâyeyi bazı meslektaşlarımıza ders olması bakımından anlatmaya çalışacağım, neden anlattığımı da hikâyenin sonunda izah edeceğim. Ormanların Kralı aslan tüm hayvanlarla birlikte dolaşırken gözünü bir bufalo'ya kestirince, yanındaki çakala dönüp “çakal kardeş gözlerime bak kan çanağına dönmüş mü?” diye sorunca çakal “evet dönmüş” der, aslan “tüylerim diken, diken olmuş mu?” diye sorar, çakal “evet olmuş” der, aslan devam eder “peki kıçım alıp veriyor mu” diye sorar, çakal “evet alıp veriyor” der ve aslan ani bir dalışla bufalonun işini halleder. Aslanın yaptığı avcılığa özenen çakal, günlerden bir gün yanında tilkiyle gezerken yine bir bufalo görünce onu aslanın yaptığı gibi avlanabileceğini düşünerek aynı aslanın taktiğini uygulayarak tilkiye döner ve sorar: “Tilki kardeş gözlerime bak kan çanağına dönmüş mü?” tilki “hayır dönmemiş” deyince çakal sinirli bir biçimde “sen döndü de tilki kardeş” der. Tilki de hatırını kırmayıp peki döndü der, çakal bu cevabı alınca diğer sorularına geçer ve tüylerim diken, diken oldu mu?, kıçım alıp veriyor mu? diye sorar,  tilki ise her iki soruya da hayır deyince çakal sinirlenip “sen evet desene tilki kardeş” der. Tilki de evet deyince bizim çakal bufaloya ani bir dalış yapar ama bufalo çakalı adeta parçalarcasına perişan eder. Çakal canını zor kurtarır. Yaşanan olayın ardından tilki çakal'a dönerek “Çakal kardeş bak şimdi gözlerin de kan çanağına döndü, tüylerin de diken, diken oldu, kıçın da alıp veriyor” der.

                Gelelim olaylarımıza, son günlerde bazı gazeteci arkadaşlar bizlere özenip birilerine sataşmaya çalıştıklarını görünce aklıma bu hikâye geldi. Geçenlerde bir internet sitesinin sahibi arkadaş ziyaretime geldiğinde bir Sağlık kuruluşunun sahibinin bir hastaneyi satın aldığını, ancak Hastaneyi satan kişinin borçları olduğunu, bu nedenle yapılan satışın hileli satış olduğunu, bu olayı yapanın da paralelci olduğunu anlattıktan sonra konuyla ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sorunca, ilgilenmeyeceğimi söyleyip gönderdim. Ancak yine de içim rahat etmediğinden olayın ne olduğunu anlamak adına konunun muhatabı olan Doktor arkadaşı arayıp konunun ne olduğunu sordum. Konunun aslı şu; Sağlık Bakanlığının çıkartmış olduğu yönetmelik gereği Özel Hastanelerin belli bir tarihe kadar bazı şartları sağlamaları veya o şartları taşıyan Hastaneleri satın almaları gerekmekte olduğundan şartlarını uygun hale getirmek isteyen bir özel sağlık kurumunun sahibi bir Hastanenin satılacağını öğrenince pazarlık yapıp Hastaneyi satın alıyor. Hatta adamcağızın öz sermayesi yetmediği için yüklü miktarda borçlanmak suretiyle kredi kullanarak Hastaneyi satın alıyor, arada aracılık yapan arkadaş da çok eskiden beri tanıdığım gençliğinden itibaren elimizde büyümüş bir doktor kardeşimiz.   

                 Satış işlemi bittikten sonra Hastaneyi satan kişinin borçları nedeniyle alacaklı bazı firmalar satış işleminin anlaşmalı satış olduğunu iddia ederek Hastanede bulunan cihazlara haciz koyduruyorlar ve olay mahkemelik oluyor. Burada mağdur olan kimdir? diye sorsanız;  ben şahsen Hastaneyi almak için kredi çekip ödeyen kişidir derim. Ancak bazı uyanık meslektaşlarımız durumdan vazife çıkarmak adına konuyu önce bana getirip benimle birilerini korkuttuktan sonra birilerinden nemalanma cihetine gitmek istemeleri bir hayli canımı sıktı ve konuyla hiç ilgilenmedim. Benden gerekli ilgiyi göremeyen bu arkadaşlar bu kez hedeflerine ulaşabilmek adına olayı biraz konjonktürel değerlendirip Hastane sahibinin Cemaate olan yakınlığını da fırsat bilip cemaati de işin içerisine koymak suretiyle olayı sitelerinden haber yapmışlar. Bu şehirde cemaatin en çok sevdiği gazeteci bu Fakir olduğunu!.... herkes bilir ancak böyle bir haksızlığa karşı sessiz kalmak Efendimizin deyimiyle dilsiz şeytanlık olur. Ayrıca bu arkadaşımız bazı konularda o kadar dik durdu ki anlatamam eski Bakanlardan birisinin densiz bir akrabası gidip o arkadaşımızın işyerindeki Denge gazetelerine sataşmak isteyince ona fırsat vermediği gibi cemaatin en güçlü olduğu dönemde dahi bizimle birlikte olmaktan çekinmeyecek kadar cesaretli davrandı. Bu arkadaşımızla uğraşan arkadaşlara tavsiyem önce aslan ile tilkinin hikâyesini okusunlar ondan sonra uğraşmaya devam etsinler ve unutmasınlar ki henüz Ormanları boş bırakmadık haberleri olsun.

                Yine bu arkadaşlarımıza son bir tavsiyem olacak İmamı Azam Ebu Hani-e Hazretleri “bir Müslüman muhatabını Dinden çıkarmaya uğraşırsa veya o yönde zorlamada bulunursa muhatabının alacağı cezanın aynısını da onun alacağı muhakkaktır” buyurmaktadır. Bazı arkadaşlar son günlerde bir gazeteci arkadaşın Ateist olduğundan bahisle haberler yapıp o arkadaşı Ateist ilan etmeye çalışıp,  olayı büyütmek istiyorlar, ben o arkadaşla çalıştım Ateist olduğunu göremedim acaba bu arkadaşlar o arkadaşın kalbini açıp imanlı mı? imansız mı?, Ateist mi, İnançlı mı diye bakmışlar mı? Adam Facebook'undan yanlış bir yazı yazmayla dinsiz oluyor ise bu toplumun yüzde sekseni dinsiz olmalı, böyle çocukça işlerle uğraşmak kimseye yarar sağlamaz. Şayet arkadaşlarımız boş kalmış iseler gelsinler onlara adam gibi ilgilenecek iş verelim öyle boş işlerle uğraşmasınlar, mücadele etmek istiyor iseler de adam gibi mücadele etsinler gariban insanlarla değil güçlü insanlarla uğraşsınlar. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR