Yokluğunun anlaşılmadığı yerde varlığının anlamı yok demektir. Ya da varlığının fark edilmediği bir ortam ve toplumda bulunmaya gerek yoktur. Bu tespit, kişinin oradaki değerinin de anlamını ifade eder. Çıkar ve menfaat grupları, bazı insanları veya tüzel kişilikleri yanlarında göstermek için fotoğraf karesinin içine alma yarışına girerler. Bu gayret, onlara verdikleri değer nedeniyle değil, yaptıkları çıkar hesabına ulaşmak için onlar üzerinde bir çalışmadır.

Aynı durum devletler ve milletler için de geçerlidir. Yüce Allah kafirleri tek millet olarak tarif etmiştir. Peygamberimiz de Müslümanın Müslümandan başka dostunun olmadığını bildirmiştir. Dünyada sekiz milyara yakın insan, iki milyara yakın Müslüman vardır. Müslümanların dışındaki yaklaşık altı milyara yakın insan farklı inanç gruplarına sahiptir. Müslümanların birbirleriyle olan devletler arası ilişkilere baktığımız zaman, halkı Müslüman olan İslam ülkelerinin kendi aralarında çok da barış içinde olmadıkları görülmektedir. Bu da, söz konusu devletlerin halkı Müslüman olsa da, idarecilerinin Müslüman olmayan devletlerle dirsek temasında olduğu anlamına gelmektedir.

Ülkemiz; hem tarihi geçmişiyle, hem nüfus yoğunluğu ile, hem karakteristik kimliği ile, hem Müslüman topluma sahip oluşuyla, hem stratejik hali ile, hem de jeopolitik durumuyla dünyanın gözde coğrafyasındaki bir devlettir. Dünyanın doğu ve batı diye ikiye ayrılmış, iki ana blok halinde bulunan devletleri, başlarında olan egemen devletlerini kontrolü ve yönlendirmeleriyle ülkelerinin politikalarını belirlemekte ve yürütmektedirler. Ülkemiz bu bloklar arasında, batı bloğunda yer almış ama elli yıldır batı bloğu ülkemize içine almamıştır.
Ülkemiz son yıllarda kendi politikaları üreterek, kendi yolculuğunu kendi değerleri ve imkanları üzerinden yürüterek, kendine bir yol haritası belirlemiştir. Daha çok denge politikasını tercih ederek, kendi ulusal menfaatlerine göre, uluslar arası ilişkilerini belirlemektedir. Hem doğu bloğu, hem de batı bloğu ülkemizi, özellikleri ve konumu nedeniyle kendi yanında görmek istemektedir. Ancak, yine her iki blok da, yanında görmek istediği ülkemizin belirleyici bir politik yaklaşımda olmasını arzu etmemektedir. Fotoğraf karesinde yanında olmasını kendi menfaat ve çıkarları için asgari olarak yeterli görmektedir.

Ülke idarecilerimiz, devlet büyüklerimiz ve siyasi aktörlerimiz de bunun farkında olup, ülkemizi dolgu unsuru olmaktan koruma gayretindedirler. Dünya egemenleri ülkemizi dolgu unsuru noktada tutmak isterlerken, ülkemiz denge unsuru olabilecek konumu tercih ederek, bunun politik gayretini göstermektedir. D20 Zirvesinden dünyaya yansıyan fotoğraflara baktığımızda, Türkiyesiz dünya politikası olmayacağını veya olamayacağını görmekteyiz. Bunun farkında olan ülke idarecilerimizin de bu kozu iyi kullandıkları kanaatindeyiz. Dünya bloklarının ülkemiz üzerinde yapmaya çalıştıkları operasyonları iyi tahlil eden devlet büyüklerimiz, ülkemizi dünya gündeminde tutmayı becermekte ve bloklar arası dengenin bir numarası olarak yerine oturtmaktadırlar.
Zor bir dönemden geçen ülkemizin, bu geçiş sürecini atlatacağı ve dünyanın gündemini belirleyen, bloklar arası dengeyi düzenleyen, kendi menfaat ve çıkarlarına göre ülkeler arasında mesafe ayarı yapabilen bir güce ulaşacaktır. D20 zirvesini böyle okumaktayız.