DOĞRULARI KONUŞMAK ZORDUR
Toplum olarak öyle bir noktaya gelmişiz ki basınından yargısına, siyasetçisinden bürokratına, iş adamına varıncaya kadar herkes yaptığı işi konjonktürel olarak yapmanın derdine düşmüş durumda. Güçlü olanlar kafalarına göre kamuoyu yapıp, toplumu yönlendirmeye çalışarak işlerini yapmaya çalışıyorlar ve maalesef de başarılı oluyorlar. Hatırlarsanız 28 Şubat sürecinde yargı karar verirken kamuoyundaki baskı doğrultusunda kararlar alıyordu, insanlar öyle sıkıntılar çekti ki anlatamam. Bu durum sadece yargı için geçerli değil. Sosyal hayatın her evresinde durum farklı değildi, hala daha farklı değil. İnsanlar işlerine geldiği gibi davrandıkça da böyle devam edip gidecek gibi gözükmekte. Biz de bu durumdan rahatsızlık duyduğumuzdan basın sektörüne girdik, yoksa bizim basın sektörüyle ne işimiz olurdu. Peki şimdi durum farklı mı derseniz; kesinlikle değil. Sosyal medyada birisi çıkıp yalan yanlış bir şeyler yazıyor, herkes inanıp peşinden gidiyor. Örneğin merhum Ömer Döngeloğlu hoca kabre konulurken bazı haber siteleri eşinin ve oğlunun yoğun bakımda olduğunu yazdılar, hatta bazıları eşinin öldüğünü de yazdı, oysaki bunların hiçbirisi doğru değilmiş, eşi de oğlu da negatif çıkmış.
Neden bu konuya girdiğime gelince, yaklaşık bir yıldan beri Çarşamba’daki biyokütle santrali ile ilgili bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılmakta. O santrali yapanlarla uzaktan yakından ilgim yok ama işi araştırdım. Çevreye en ufak zararı olmayan, doğa dostu, bildiğimiz ağaç dalı, fındık kabuğu yakan bir santral ama bunu topluma öyle anlatmaya çalışıyorlar ki dersiniz bu santral Çarşamba’yı mahvedecek, yaşanmaz bir hale sokacak, bölge insanı perişan olacak. Emin olun bu asla ve kata böyle değil. Çorum’da, Afyon’da ve ülkenin çeşitli yerlerinde onlarca benzerleri var bu santralin ve en ufak bir tepki de yok. Neden yok? Çünkü insanlar şehirlerine yatırım yapan ve ülkeye enerji üreten sağlığa en ufak bir zararı olmayan bu işletmelerin önünü tıkamanın doğru olmadığını biliyorlar. Şehrimizdeyse Allah’ını seven bu yatırımın önünü tıkamak için uğraş verdi. Sanki bu santral üretime başladığında insanlar hastalanıp ölecekler, Çarşamba Ovası bitecek, tarım bitecek, her şey kötü olacakmış gibi bir imaj verilmeye çalışıldı. Oysaki gerçekler hiç de öyle değil. Bu yatırım, ülkenin en önemli ihtiyaçlarından olan ve dışa bağımlılıktan kurtaracak yatırımların başında olan enerjiye yapılan yatırımdır. Ülkemizin en çok dışa bağımlı olduğu şey enerjidir, siz yerli araba üretseniz bile enerjiniz olmadıktan sonra ne işe yarayacak...
Bu santral normal odun, fındık kabuğu vs yakacak, buna zararlı diyenler her gün 400 ton kömür yakacak olan Çarşamba Şeker Fabrikası açıldı diye neredeyse bayram yapıyorlar, oysaki asıl çevreyi kirleten odur. Yetmedi Terme Evci’de bulunan Kastamonu entegre tesisinin yakıtı bu santralden daha sıkıntılı olmasına rağmen şimdi kapasite büyütüyor ve kimsenin de sesi soluğu çıkmıyor. Elbette ki çıkmasın, onlar da bu ülkeye ve bu şehre lazım olan işletmeler. Onlara da destek olmak lazım bu santrale de destek olmak lazım. Şimdi bu santral mühürlendi diye bayram edenlere tavsiyem, işin sonuna baksınlar. Burada milyonlarca dolar masraf edilmiş ve yargı nihai kararını vermemiş, Bölge İdare Mahkemesi kararını vermeden kimse sevinmesin. Bu kadar masraf yapılıp bitme aşamasına gelen bir işletmeyi kapatmak ekonomiye ne katkı sağlar, şehre ne katkı sağlar, topluma ne katkı sağlar? Kimse yalandan Samsun’un ülke genelindeki sıralaması neden düştü diye debelenmesin, neden düştüğü açık ve net ortada.
Dikkatimi çeken nedir bilir misiniz, olayla uzaktan yakından ilgisi olmayan, teknik olarak bu konuda en ufak bir bilgisi dahi olmayan odaların ve STK’ların basın açıklamaları yapmaları, yürüyüşlere katılmaları. Bir yandan hükümet üretim yapmıyor, her şeyi dışarıdan satın alıyor diye veryansın edeceksiniz, diğer yandan da kalkıp yapılan böyle güzel işlerin önünde duracaksınız... Sorsanız şehir plancısıyım diye geçinenlerden tutun da bizim meslekten olanlara varıncaya dek bu konuyu sürekli gündemlerine tutmaları aklıma City Mall’u getirmekte. City Mall’un 4300 metrekaresi kaçak ve imar planlarına aykırı olarak yapılmış durumda ve Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyesine konuyla ilgili yasal işlemlerin başlatılması yönünde yazıyı da yazmış olmasına rağmen ona hiç ses çıkarmayanlar, konuyla ilgili en ufak bir haber dahi yapmazlarken sürekli bu konuyu gündemlerinde tutmalarının nedenini ben çok iyi biliyorum. Toplumun bir kesimi de çok iyi bilmekte. Bu arkadaşlara tavsiyem duygusal işleri bıraksınlar da şehrin önünü açmak için uğraş versinler, bir de öyle çok heveslenmesinler, işin sonuna baksınlar.
Sözlerime son vermeden bir hususa daha değinmek istiyorum; Büyükşehir Belediyesinde yaşanan basın çalışanlarındaki değişiklikle ilgili yapılan haberler doğru değil. Melike Aktel’in görevine son verilmemiştir, tam tersine kendi işlerini takip etmek için işi kendisi bırakmıştır. Belki yeni gelenlerle de çalışmak istememiştir ama öyle yazılıp çizildiği gibi Başkan Demir onu bırakmamıştır, kendisi ayrılmıştır. Bu konuyu da belirttikten sonra sözlerime son vermek istiyorum, iyi haftalar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.