DOĞRULARI YAZMAK ADAMLIK İSTER
İşlerimin yoğunluğu nedeniyle her gün köşe yazamıyorum, o nedenle de yazdığım zaman tek bir konuyu değil bazen iki bazen de üç konuyu yazmak zorunda kalıyorum. Beni okuyan siz değerli okurlarım da buna alıştınız zaten. Bugün yerim yeterse üç konuya değinmek istiyorum. Konularımdan birisi gazetelerin köşe yazarı merakları, bir diğeri Büyükşehir Belediyesindeki kiralık araçlar ve sonuncusu da ekonomik krizle ilgili kiralık kalemlerin gerçekleri toplumdan saklama çabaları olacak. Sırasıyla konularımıza değinecek olursam son günlerde bazı gazetelerdeki köşe yazarları merakını görünce ülkedeki okuma oranı aklıma gelip gülüp geçiyorum. Ülkemizdeki kitap okuma oranının yüzde ikilerde olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda toplumun ne kadar köşe yazarı okuyacağını anlamak mümkün. Bunu bilen meslektaşlarımızın köşe yazarı hayranlıklarına da anlam verebilmiş değilim. Toplumumuz bırakın köşe yazarlarını okumayı, gazetelerin ilk sayfalarına bakıp geçmenin dışında iç sayfalara ayırdıkları zaman dilimi iki dakika ile sınırlı olduğu da istatistik gerçeklerle ortada. Gazete haberlerinin en çok okunanları asayiş haberleriyle spor haberleridir. Bunun dışında aykırı yazan köşe yazarları da okunur ama aykırı yazmak bu devirde adam işidir, öyle adamı bulsak da elini öpsek. Köşe yazarlarının yazdıklarına azıcık göz atarsanız ne demek istediğimi rahatlıkla anlarsınız. Bu fakir bu konuda on yıl direndi ama ödediğimiz bedelleri bu şehirde bu işi yapan Allah kulu ödemedi. Bizim yaptığımız bize göre doğruyu söyleyip hakkı savunmaktır. Ama bazılarına göre de ahmaklıktır. Onlara göre Dünyayı biz mi kurtaracağız, bize göre de insan olmanın, gazetecilik mesleğinin gereği doğruları haykırmak olduğundan bu işe başladığımız gün ne demiş isek bugün de aynı şeyleri söylüyoruz.
Bir arkadaşım özel Whatsapp hattından enteresan bir şey yazdı dedi ki on yıldır seni takip ederim, dün ne dediysen bugün de aynı şeyleri söylüyorsun bu kolay bir şey değil nasıl yapıyorsun bunu. Arkadaşım çok haklı gerek siyaset gerek gazetecilik gerekse toplumla ilgili işleri yapan insanlar çok dikkatli olmak zorundadırlar. Toplum her şeyi en ince detayına kadar takip ediyor, dün söylediğiniz şeyi bugün inkâr etme şansınız yok. Sizin anlayacağınız doğruları söylemek adamlık istiyor. Doğruları söylemek deyince aklıma bazı kiralık kalemlerin veya onun bunun kıçını yalamakla hayatlarını idame ettiren gazatacı müsveddelerinin yaşanan ekonomik krizle ilgili ortaya koydukları pembe tabloyu görünce ne diyeceğimi bilemiyorum. İnsanlar şereflerini nasıl bu kadar ayaklar altına alabiliyorlar bir türlü anlamış değilim. İşin garibi bu şerefsizler bir de doğruları söyleyenlere kızıyorlar ya insanı çileden çıkaran da bu. Bu şerefsizlere göre her taraf güllük gülistanlık, kimsenin ekonomik kriz diye bir sıkıntısı yok. Bunu konuşanlar şerefsizler ama kendileri ahlaklı, vatanperver insanlar. İnsanlar bir şeyi yazarken azıcık düşünüp yazmalılar, toplumu ahmak yerine koyup pembe tablo çizmenin ne anlamı var anlamış değilim. Bu ahlak fukaraları bir şişe rakıya istenilen her şeyi yazmaktan geri kalmayan insanlar. Gidip bir kadeh rakısını içtikleri adam iflas etse ‘yok efendim bu adamın ekonomik sıkıntısı yok’ diyecek kadar ahlak fukarası insanlar bunlar. Samsun şehri olarak yaklaşık yetmiş civarında irili ufaklı fabrikasyon imalat yapan kuruluşu olan bir şehiriz. Organize sanayi bölgesine gidin bir bakın bu işletmelerin yüzde doksanından çoğu banka kredileriyle dönmektedir. Eylül ayının başına kadar aylık %1,5 civarında olan banka kredi faizleri şu an itibarı ile tam iki katına çıkmış durumda kredi kullanan işletmeler o kadar zor durumdaki anlatamam.
Sorarım size şimdi bu gerçekleri görmezlikten gelip ‘yok efendim bazı felaket tellalları fısıltı gazetesinde bazı insanların iflas ettiğini söylüyorlar’ demek adamlık mı? Bu gerçekleri toplumla paylaşacağız ki belki bir çaresi bulunur. Açık ve net şunu söylüyorum ki kredi kullanarak ayakta kalmaya çalışan işletmelerin tamamı çok zor durumda. Ya Hükümet bu işletmelerin bazı borçlarını üstlenecek veya silecek. Aksi halde önümüzdeki kış o kadar kötü geçecek ki anlatamam. Bazı sanayici arkadaşlarla zaman zaman konuşuyoruz. Şu anda Samsun’da büyük çaplı işletmelerin yüzde doksanı ciddi anlamda sıkıntıda olduğunu onlar da söylüyorlar. Ve benim dediğim gibi Hükümetin bu konuda mutlaka bir çözüm bulması gerektiğini söylüyorlar. Hükümet bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyor, önümüzdeki günlerde farklı projeleri hayata geçireceğini de biliyorum. İnşallah bu kriz aşılır da insanlar zarar görmez. Ben düşmanımın dahi ekonomik sıkıntı çekmesini ve de sağlığının bozulmasını istemem. Ama gerçekleri herkesin bilmesinde yarar var, ya çözüm bulmada katkıları olur ya da ayaklarını yorganlarına göre uzatırlar. Üçüncü konumuz Büyükşehir Belediyesindeki kiralık araç ve borçlar konusuydu ama bana ayrılan yer bitti. O konuyu da başka bir yazıda ele alırız, şimdilik bu kadar kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.