DÜNYA YOLCULUĞU…

Dünya hayatı; Yaratana giden bir yoldur. Doğumla başlayan bu yolculuk, dünyadaki sürecini ölümle tamamlamaktadır. Ahiretin tarlası olarak tarif edilen dünya hayatı: bir yolcunun, yolculuğu esnasındaki dinlenme vakti olarak da tanımlanmıştır. Kur’anın, oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu söylediği dünya; aynı zamanda ahiretin de şekillendiği bir yerdir.

            İnsan için, dünya hayatıyla ilgili olarak, doğduğunda bilinen bir şey vardır ki, öleceği gereceğidir. “Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi bilgisinden hareketle, her insanın mutlaka bir gün öleceği bilinmektedir. Zamanı ve mekanı bilinmeyen ölüm hakikatinin insan için, bir yok oluş değil, yeni bir boyutla yolculuğa devam etmesidir.

Ölümle birlikte bedenden ayrılan ruh, mahşeri hayatta tekrar dünyadaki bedenine kavuşacak, yaptıklarıyla yüzleşecek ve ahiret hayatını dünyadaki bedenini üzerinden yürütecektir. Ruhlar aleminde başlayan insan yolculuğu, dünya hayatıyla bir bedene dönüşerek ahiret hazırlığını yapacak, dünyadaki yaşam şekline göre de ahiret hayatını yaşayacaktır.

Ebedi alem diye Kur’anın tanımladığı ahiret hayatına doğru yapılan insan yolculuğu; dünyada bir takım kurallar çerçevesinde yürüyecektir. Kuralları koyan, kainatı ve insanları yaratan Yüce Allah’tır. İnsan ihtiyacına uygun olarak sunulmuş ilahi kurallara uygun yaşanması halinde, ahiret hayatı huzur ve mutluluk yuvasına dönüşecektir.

Din; ibadetlerden ibaret değildir. İslam bir hayat nizamı, yaşam biçimidir. Evde seccade üzerine, ev dışında camiye sıkıştırılan din anlayışı insanı huzurlu ve mutlu kılmaya yetmeyecektir. Sevap kazanmak için okunan Kur’an, ölenleri kurtarmak için yapılan merasimler de insanı dünya yaşamanı huzurlu kılmayacaktır.

Yaşam biçimi olan İslam; dünya yolculuğunun kodlarını ve yolculuk kurallarını da sunmuştur. “Doğru Yol” olarak tanıtılan ve bu yoldan dönülmemesi, şaşılmaması tavsiye edilen İslam dini; insan için, hem dünya hem de ahiret hayıtının huzur adresidir. İslamın; Sırat-i Müstakim olarak tanıtıldığı Kur’an’da Yüce Allah; Kamil müminin özelliklerini ve mutlu olmanın şifrelerini bildirmiştir.

Mü’min; ebedi aleme doğru devam ettiği dünya yolculuğunda, Kur’anın ortaya koyduğu işaret ve kurallara dikkat ederek yaşamak zorundadır. Fani olan dünya hayatı, aynı zamanda kısa ve geçicidir. Dünya hayatının kısalığı insan için bir nimettir. Kısa sürede, ebedi alem için sermaye oluşturmak insana sunulan ilahi bir lütuftur. Ancak, bu kısacık ömür, doğru değerlendirilmezse ebedi alemin huzursuz yaşanmasının da vesilesi olacaktır.

Peygamberimiz; “Bu dünyada gurbetteki biri veya yoldaki yolcu gibi olunuz” hatırlatmasını yaparak, dünya hayatının faniliğini bildirmiştir. Dünyanın bir gurbet ve yolculuk olduğu düşüncesinde olan bir Mü’min; ahiret hayatının güzel geçmesi için dünyanın bütün unsurlarını değerlendirecektir.

Ahiret yurdunun azıklarını hazırlayarak ebedi aleme giden insan; dünyanın yokluk, zorluk, keder ve sıkıntılarını da ebedi alemin sermayesi olarak görecek ve onların altında ezilmeyecektir. Yüce Allah Bakara suresi 197.ayette; “ Siz ne yaparsanız Allah onu bilir. Ahiret için azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır” buyurmak suretiyle, ahiret hazırlığının nasıl olacağını bildirmiştir.

Geçici olan dünyanın, ahirete giden bir yol olduğu unutulmamalı, yolculuk buna göre şekillenmelidir. Dünyanın eğlence ve ziynetine aldanılmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR