ESNAF SIKINTIDA

Zaman zaman sokağa iner esnafla, vatandaşla sohbet eder, hallerini hatırlarını sorarım. Son bir yıldan beri yurtta yaptığımız tadilat nedeniyle her gün iki kez ofisle yurt arasında gidip gelmek zorundayım. Hal böyle olunca da vatandaşın ve esnafın durumunu daha yakından görme imkânımız oluyor. Cumartesi günü Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nde esnaf olan bir dostumla iki saate yakın bir zaman sohbet ettik, sohbetimize etraftan da beş on kişi katıldı. Gündemin tek maddesi ekonomi ve emekli maaşları. Asgari ücrete yapılan zammın ardından memura da yüzde yüz ellilere varan zam yapılınca haliyle emekli de bu miktarlara yakın bir zam beklentisine girmişti ama maalesef yüzde yirmi beşle sınırlandı. O da yetmedi kök maaş denilen en düşük maaşa hiç zam yapılmadı. Enflasyon oranını TÜİK açıklıyor da benim sokakta gördüğüm enflasyon çok farklı. İğneden ipliğe ne varsa her şey ateş pahası, emeklilerin tek maaşla geçinmeleri mümkün değil. Bırakın tek maaşı karı koca çift maaş alsalar kira veriyorlarsa yine geçinmeleri mümkün değil.

Esnafın durumu ondan da kötü. Arkadaşımın yanında iki saat oturdum, daha önce müşteriyle ilgilenmekten benimle sohbet etmeye vakit bulamayan arkadaşım iki saat boyunca yerinden kalkmadı desem abartmış olmam. Bir de yanında işçi çalıştıranlar yok mu onların hali çok daha kötü durumda. Bir işçinin maliyeti on altı bin lira civarında, bir de yanında kıdem tazminatı maliyeti var, çık çıkabilirsen işin içerisinden. Subaşı bölgesinde yaya trafiği kalabalık ama dükkânlara giren çıkan yok. Araç trafiği çok sıkıntılı, Büyükşehir Belediye binası yıkılınca yol kapanmış, Necipbey Caddesi’nin belediye ile subaşı arasında trafik kapalı, Büyük Cami’nin oradan dolaşılırsa arkadan açık ama orası da araç trafiği bakımından elverişli değil. Esnaf zaten sıkıntıda, bir de bu olumsuzluklar eklenince siftahsız kapatan esnaflar var desek abartmış olmayız. Keşke seçim ekonomisi uygulanıp kaşıkla verip kepçeyle alınmamış olsaydı. Koyu AK Partili insanlar dahi artık AK Parti’ye oy vermem demeye başladı, bu durum hoş bir durum değil.

Arkadaşlarla sohbetimizde bir tanesi enteresan bir tespitte bulundu. ‘Ortalama emekli aylığını üç yüz dolardan hesap edersek, on altı milyon emekli var, beş milyar dolara yakın aylık ödeme çıkıyor, bu rakam çok büyük olduğundan hükümet işin altından kalkamıyor.’ dedi. Doğru, emeklilerimiz çok, bir de EYT’den iki buçuk milyon kişi bunlara eklenince yük çok daha ağır oldu. Ancak sosyal devlet olmanın bir sorumluluğu var, vatandaşın asgari geçim maliyetini devlet karşılamalı. Aksi halde sıkıntı olur, insanlar geçinemezlerse toplumda kriz çıkar, bu da yöneticileri vebal altına koyar. Emeklilere mutlaka bir çözüm bulunmalı. Yılbaşında bulunacak denilmekte ama yılbaşına beş ay var ve bu insanların geçinmeleri zor. Emekli ek iş yapmak istese memur emeklisi bunu beceremez, işçi emeklilerinin de çok az bir kısmı becerir, gerisi beceremez. O yüzden devlet bu durumu göz önüne alarak çözüm bulursa çok iyi olur.

Bazı okurlarımız, ‘Siz de Cumhur İttifakı aleyhinde yazıp çizmediniz, konuşmaya hakkınız yok.’ minvalinde yorumlar yapmakta. Allah aşkına soruyorum; Millet İttifakı kazanmış olsaydı farklı bir durum olacak mıydı? Kesinlikle olmayacaktı. ‘Enkaz devraldık, hazineyi boşaltmışlar, 128 milyar doları yok etmişler.’ diyerek aynı zamları yapacaklardı. Kaldı ki hangi şartlarda olursa olsun objektif eleştirilerimizi her fırsatta yaptık. Kimsenin partisine pürtüsüne bakmadan doğruları yazmanın mücadelesini verdik, vermeye de devam ediyoruz.

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi ekonomiyi düzeltecek insanlar iş başına gelmeliydi. Bu yapılanları benim beş yaşımdaki torunum da yapar. Zamla, para basmayla, maaş artışlarıyla olay çözülmez. Tek çare üretimi artırıp enflasyonu düşürerek vatandaşın alım gücünü yükseltmektir. Üretime ve tarıma ciddi anlamda destekler verilmeli. Tarım deyince; bir sohbette şahit olduğum konuşmayı da sizlerle paylaşarak sözlerime son vermek istiyorum. İş yerinin karşısındaki çay ocağında adamın biri arkadaşlarıyla sohbet ederken serzenişte bulunuyordu, kulak misafiri olayım dedim. Adam, devletin buğdaya yedi lira fiyat verdiğini ama TMO’nun mal almadığını, tüccarın da beş lira verdiğini bunun da maliyetin altında bir rakam olduğunu ne yapacaklarını şaşırdıklarını söyledi, üzüldüm. Bu sorunların bir an önce çözülmesi temennisiyle sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR