Eteklinin etekleri tutuşmuş
Toplumda alışılagelmiş bazı yanlış uygulamaları ve tezgâhları düzeltmek öyle kolay değildir, inandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlar, doğru olanında o olduğunu sanırsanız, birde toplumu aydınlatma görevini üstlenirseniz vay geldi o toplumun haline, işte o zaman bize o kadar çok iş düşer ki sormayın gitsin, günlerce, haftalarca, belki aylarca aynı şeyleri tekrarlayarak yazmanız gerekir ki toplum uyansın, aksi halde kendini uyanık sanan bazı ahmaklar kendi eksenleri etrafında döner durur, bunu topluma da doğru bir şeymiş gibi anlatmaya çalışırlar.
Birde yazılarımıza rumuz isimlerle gelen yorumların bir kısmında günahtan, sevaptan bahseden arkadaşlarımız var, ben kendilerine şu sözü veriyorum, yazdıkları yorumlara gerçek adları ile telefon numaralarını yazsınlar, yayınlayacağım o yorumları, yok rumuzlara, takma isimlere sığınıp, yorum yazmak adamlık değil. Günahtan bahseden arkadaşların yaşantısını görüp, ona göre karar vermemiz gerekir, adam gerçekten iyi niyetli ise problem yok, ancak adamın gayesi inancımıza sığınıp, bizi oradan vurmaya çalışmak ise onu da bilmemiz gerekir. Kaldı ki, gıybet olması için adamın, arkasından hoşlanmayacağı şekilde, duymayacağı ortamlarda konuşmaktır. Biz dünyanın her tarafından okunacak şekilde her şeyi açık ve net bir biçimde yazıyoruz, bu yorum yazan arkadaşımızın unuttuğu bir şey var topluma mal olmuş insanlarla ilgili konuşmak gıybet değildir, şayet öyle olsa idi ilk cennete girecekler siyasetçiler ve sanatçılar olması gerekirdi.İsim takmaya sıra gelince motorlu araçlar yapılırken otomobilinden, uçağına hayvanlar örnek alınarak yapılır iken insanları tarif ederken neden hayvanlar örnek alınmasın, hem insanın konuşan hayvan olduğunu söyleyen filozofların Müslüman insanlar olduğunu da unutmayalım.
Bu kadar bilgilendirmenin ardından gelelim asıl konumuza; malumunuz bizim meslek erbabı olduğunu düşünen ve derneğinin başında bulunan zatı muhterem ile daha önce bölgenin ilk yerel gazetesi hüviyetini taşıyan gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapmakta iken istifa edip, dernek başkanının emrinde personel olarak çalışan "etekli pos bıyık"a bir takım sorular sormuştum. Dernek Başkanı bugün kü yazısında hayvanlar aleminden horoz dövüşlerine geçmiş, ancak horozlarla tavukların, eteklilerle, pantolonluların savaşından bahsetmemiş, halbuki son bir yıldır bu şehirde yumurta yapmadığı halde yumurta yapmış gibi bağıran tavuklarla, piyasada yokken, başka alemden bu aleme gelen horozun bu milletin tarlasında otlanmaya çalışan tavukları kovalama ve millete anlatma savaşından bahsetseydi daha gerçekçi, daha inandırıcı olurdu. Etekli ise sürekli hayvanlar aleminin ehilleşmemiş olanları ile ormanlarda dolaşmaktan, çakallarla, tilkilerle, maymunlarla fazla gezdiğinden bir türlü sadete gelip, sorduğum sorulara cevap veremeyince, işi başka taraflara çekip, kendi, kendine saçmalamış, şimdi ben kendisine sorduğum soruyu tekrar soruyorum, bakın iddia falan yapmıyorum, sadece soruyorum. Sen Hukuk Fakültesi mezunu iken neden avukatlık yapmıyorsun, barodan atıldın mı, atılmadın mı, atılmadıysan, neden avukatlık yapmıyorsun, yok yapacak durumda isen bir davaya gir ve kendini ispat et. Bak ben iki yıl imamlık yaptım ve kendi isteğimle ayrıldım, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı"na müracaat edip, imamlık istesem alacak durumdayım, burada ispat edecek bir durum varsa sen ispat edeceksin, yoksa başkaları bunu ispat etmek zorunda değildir, kaldı ki henüz eski çalışma arkadaşlarının seninle ilgili söylediklerini yazmıyorum, gerekirse onları da yazarım. Benim hayatta hiç kimsenin yapmadığını veya hak etmediğini söylemeyeceğimi herkes bilir, herkesin unutmaması gereken bir şey daha var piyasada adamım diye geçinip, insanlara hava atanların toplum gerçek yüzlerini görmeli. Öyle yalandan insanları biri birine takip, arkadan seyretmekle veya kendini üstad, duayen gibi görmekle olmaz. Birilerinin kalkıp ortalığı velveleye verebilmesi için arkalarına saklanip, onları teşvik etmek de adamlıktan değildir.
Önümüzdeki yazılarda gazetecilikle uzaktan, yakından alakası olmadığı halde kendisini gazeteci sananların yolda gördükleri Mahmut Bey"den döner istemelerini de anlatacağımı bilsinler, dedik ya 25 kuruşa şoför mahalli dönemi bitmiştir. Bundan sonra herkes aklını başına alacak, bu şehirde bu mesleğe saygınlık gelecek, gazetecilik onun,bunun yalından çorba içme sanatından çıkartılacak. Sanırım uzattım, kusuruma bakmayın. Hoşçakalın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.