EVLİLİK KÂBUSU
Birbirlerini deliler gibi seven gençler evlilikten bir süre sonra ayrılmanın yollarını arıyorlar. Aşkla evlenip öfke ile boşanıyorlar. Bir an önce evlenmeliyiz diye sevgilisinin veya nişanlısının kafasını şişiren erkekler, evlilikten sonra nereden evlendim diyerek pişmanlıklarını izhar ediyorlar.
Evliliklerin hangi maksatla yapıldığı, o evliliğin süresini de aynı zamanda tayın ediyor çoğu kere. Nikah, evlilikleri kutsal hale getiren ve aileyi kurumsallaştıran ilk harekettir. Elbette resmi yönü itibariyle nikah bir akittir ama aynı zamanda eşlerin birbirlerini Allah adına kabulleridir. Bu yönüyle bir ibadettir, daha geniş anlamıyla da evlilik nikahla başlayan yaşamın tamamını içine alan büyük bir ibadettir.
Evlilikler, neslin çoğalması, nefsin terbiyesi ve toplumun huzuru için yapılır. Bu üç hikmet, evliliği anlamlı hale getirir. Her üç hususiyet ne kadar işlerlik bulursa, o evlilik, o kadar mutlu ve huzurlu devam eder. Eş tercihi yapılırken Peygamberimizin tavsiyesine uygun hareket edilmelidir. Peygamberimiz, evlilik tercihlerinde, mal, soy, güzellik ve ahlakın belirleyici olduğunu ama bunlardan ahlakı esas almanın en doğru usul olacağını bildirmiştir. Günümüz evliliklerinin eskiye oranla çok daha erken bittiği, hem sayısal hem de süre olarak evliliklerin sorun yaşadığı herkesin malumudur. Geçmiş dönem evlilikleri genellikle görücü usulle olur, Peygamberimizin tavsiyesi dikkate alınarak eşler birbirlerinin hakkında araştırma yapar, ahlaklı olanı tercih ederek evliliklerini gerçekleştirirlerdi. Evlenen gençlerin anne babaları da bu evliliklerin bozulmaması için ellerinden gelen gayretleri gösterirdi.
Şimdiki evlilikler severek ve aşk evliliği olarak tarif edilir. Eşler evlilik öncesi birbirlerinin olmaları için her yola başvururlar ama evlilikten sonra birbirlerinden kaçmak için sürekli dalaşırlar. Evliliklerinin engellenmesi halinde intihar etmeyi deneyen gençler, evlendikten sonra birbirlerine bıçak ve silah çekmekten kaçınmaz duruma gelirler. Evlilikler kabusa dönüşüyor her geçen gün içerisinde. Aileler dağılıyor, yuvalar yıkılıyor.
Birbirlerinin elini tutmak için dini nikah yapmak gerektiği inancında olan muhafazakar, mütedeyyin gençlerden bile evlilik sonrasında çok ciddi sorunların ortaya çıktığını duyarız. Evlenirken dini hassasiyetleri önemseyen gençlerin ve ailelerinin ayrılırken hiçbir dini merasime gerek duymadıklarını da görürüz. Halbuki evlenirken nikah yapmak ne kadar gerekliyse, ayrılırken de boşanmanın şartlarının oluşması o kadar gereklidir ama bunu kimsenin önemsemediğini zaman zaman müşahede ediyoruz.
Evlilikte esas olanın cinsellik değil kutsallık olduğu bilinmelidir. Eşler birbirlerine çiçek yerine sevgi sunmalıdır. En güzel çiçeğin sevgi dolu bir kalp olduğu hissettirilmelidir. Bahanelere sarılmamalı, evliliğin devamına katkı sağlayacak yaklaşımlar paylaşılmalıdır. Günümüz teknolojisinin huzursuzluk aracı olmaktan çıkarılması sağlanmalıdır. Eşler birbirlerinin gözlerinin içine bakarken kaybolup erimelidir.
Eş seçiminde Peygamberi tavsiyeye uyulmadığı, evlilik sürecinde İlahi mesaja göre hareket edilmediği, aile yaşamı maksadına uygun olarak yürütülmediği için yuvalar yıkılıyor, aileler dağılıyor ve evlilikler kâbusa dönüşüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.