GÜÇLÜDEN YANA OLMAK BİZİM İŞİMİZ DEĞİL
GÜÇLÜDEN YANA OLMAK BİZİM İŞİMİZ DEĞİL
Konumuza girmeden önce daha önceki bir yazımda sizlerle paylaştığım yaşanmış bir olayı anlatmak istiyorum, eski Çatalçam Belediye Başkanı, son seçimlerde MHP meclis üyesi adayı Osman Çavuş (Her zaman güçlüden yanadır, zayıf düştüğünüz an sizi terk eder) anlatmıştı. Çatalçam Beldesi Belediye olmadan önce köy statüsünde iken ciddi anlama su sıkıntısı çekiyormuş, hatta içme suyu çok az olduğundan tarımda kullananlara ciddi anlamda tepki gösteriliyormuş. Köy içme suyu sıkıntısı çekerken suyu tarım arazisinde gizlice kullanan birisi yüzünden köylü perişan olup başka köylerden tankerlerle su taşıyıp içmeye başlayınca köylüler kahvede toplanıp köyün suyunu kimin tarım arazisinde kullandığı sorgulamaya başlamışlar. Konuşmaları duyan bir tanesi kalabalığın içersine yaklaşıp suyu falanca kullanmıştır ben öyle tahmin ediyorum, zira onun mahsulü çok büyüdü deyince diğerleri emin misin diye sormuş, adam ısrarla evet o kullandı derken kahvenin önüne bir araba yaklaşmış ve arabanın içersinden suyu kullandığı iddia edilen kişi çıkmış. Kahvedekilerin tamamının gözü ısrarla suyu arabadan inenin kullandığını söylediği adama çevrilmiş, acaba iddia sahibi suyu kullandığını söylediği adama ne diyecek diye herkes merak ederken, adam arabadan iner inmez onun suyu kullandığını iddia eden kişiye yanaşıp tüm köylüye dönerek Ben size bu adam içme suyunu kullanmaz demedim mi deyince herkes donup kalmış.
Bu olayı anlatma nedenim seçim dönemi boyunca AK Parti'nin Büyükşehir adayının aleyhinde yayın yapan gazetenin köşe yazarı dünkü yazısında öyle bir yazı kaleme almış ki Osman Çavuş'un anlattığı olaya taş çıkartacak bir yazı. İnsan bir köşe yazısını yazarken biraz dönüp geçmişte yaptığı yayınlara bakar da ondan sonra köşe yazısı yazar, aylarca AK Parti adayının aleyhinde haber yapacaksınız ondan sonra da kalkıp yok benim dediklerim çıktı, yok beni falan siyasetçi aradı, yok gece yarısı aramaya kıyamadı, yok sabah aradı diyecek kadar dünü reddedebiliyorsa ona ne demek lazım sizler takdir edin. Ben köşe yazılarımda Vezir Hazretlerine sırf uzun adama destek olmak için istemeyerek oy vereceğimi demiş olmama rağmen bazı okurlarımın verdikleri tepkiyi görünce bir hayli üzülmüştüm. Bu konuda bazı dostlarımla dahi papaz olmuştum ama o da hiç önemli değil onlar da hak ettikleri cevapları aldılar. Biz bu kadar hassas davranıp sapa samanı karıştırmamaya çalışırken bu meslekte bizden çok daha tecrübeli olanların reddi miras yaparcasına daha dün yaptıkları haberleri unutup biz zaten öyle demiştik şeklinde yazı yazmaları onlar adına gerçekten üzüntü verici bir durumdur. Bu neye benzer biliyor musunuz biz aylarca CHP adayları ile ilgili yaptığımız olumsuz ama belgeli haberlerin ardından bu adaylardan birisinin seçimi kazanması halinde ertesi gün bizim çıkıp biz demiştik dememiz gibi bir durumdur.
Peki bizim meslektaşlarımız bu hatayı yaparken muhatabı pozisyonunda olan siyasetçinin ona mesajlar çekmesine, telefonla aramasına ne demek lazım? Diyeceksiniz ki siyasetçinin gazeteciyle küsme şansı yok doğru ancak siyasetçi mensubu bulunduğu partinin adayları ile ilgili hangi basın organının aleyhte haber yaptığını bilmeyecek kadar acemi ise veya bu konuyu ciddiye almıyorsa ona da ne demek lazım yine siz takdir edin. Ben bunlara ne denir çok iyi biliyorum hatta burada da yazarım ama edebim müsaade etmediği için yazmıyorum siz ne diyorsanız deyin. İnsanlar veya partiler güçlü iken onlara yağcılık yapmak veya yaptıkları yanlışları görmezden gelmek bizim ne kişiliğimize ne de inancımıza uygundur. Biz Cemaatin en güçlü olduğu dönemle karşılarında dimdik durduk ve en ağır bir biçimde bedelini ödedik, işin garip tarafı biz o mücadeleyi verirken bazı AK Parti'lilerin ve meslektaşlarımızın Cemaatle birlikte hareket ederek bizim aleyhimizde her türlü operasyonları yapmaları ve ifade verdirmeleridir. Şimdi aynı siyasetçilerin bir kısmı cemaate ateş püskürürken bir kısmı cemaate mensup olmalarına rağmen karşısındaymış gibi görünüyorlar ama biz o insanlardan mağdur edilenleri anında arayıp yanındayız kardeşim üzülme diyecek kadar da yürekliyiz. Bizim için önemli olan düzgün ve kişilikli insanlara zulüm yapılmamasıdır.
Seçimlerin ardından öncelikli olarak kaybeden Belediye Başkanları ile kazanan ilçelerin ilçe Başkanlarını aradım, zira kaybeden arkadaşlarımız da bu şehirde beş yıl Belediye Başkanlığı yapmış değerli insanlardır, onların şu anda içersinde bulundukları durumu bu şehirde benden daha iyi kimse bilmez. Bir insan makamda iken ondan daha iyisi yoktur ama kaybettiği an ne kadar hatası varsa üçe beşe katlanarak söylenir. Hiç unutmuyorum Belediyede iken Üniversiteden bir hocanın çocuğunu işe almıştık, hoca bununla yetinmeyip çocuğun kayınpederine de iş vermemi isteyince ona olmaz benim o taraklarda bezim yok demiş olmama rağmen beni Başkanın yanında zor durumda bırakacak şekilde çocuğunun kayınpederine yardımcı olmadığımı söyleyince Başkan bana nedenini sorunca Hocanın yanında Başkan'a Başkanım bu bilmem neresinden bağlamalık deli demiştim. Aradan bir kaç yıl geçmesine rağmen adam bunu hiç duymamış gibi benimle iyi geçiniyordu, ne zaman ki koltuğu bıraktım bu zatı muhterem ona yaptığımı her yerde anlatmaya başladı. Yaptığımdan zerre kadar pişman değilim, aynı durum tekrar etse yine aynısını yaparım, adamın çocuğunu işe almışsınız yetmedi sözleşmeli personel olmasını sağlamışsınız adam bununla da yetinmeyip oğlunun başka şehirdeki kayınpederine Belediyeden iş talep edince ona bilmem neresinden bağlamalık deli denmez de ne denir siz takdir edin. Seçimler bitince baktım ki Başkanların ne kadar hataları varsa millet gazeteye yorum yapıp bildiriyor biz de bunları yayınlamıyoruz. Biz hiç bir zaman güçlüden yana olmadık o nedenle kazananlardan ziyade kaybedenleri arayıp onların gönlünü hoş tutmak bizim kişiliğimizin gereği başkaları gibi düne kadar aleyhinde haber yaptığımız kişiler iş başına geldiklerinde biz demedik mi demeyiz. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.