GÜNAYDIN BEYLER UYANIN DA BALIĞA GİDELİM
GÜNAYDIN BEYLER UYANIN DA BALIĞA GİDELİM
Konumuza girmeden önce yine bir hususa değinmek istiyorum, 17 Aralık operasyonunun ardından Hükümet-Cemaat kavgasında gelinen noktaya bakıldığında her iki tarafın da kılıçları çektiği, ara sıra topluma hoş görünmek adına gülücükler dağıtıldığı veya basına uzlaşı beyanları verildiği gözükmekte. Ancak şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki her iki taraf dönülmez aşkın ufkuna girmiş durumdadır, Bülent Arınç merhum Erbakan Hoca çok haklıymış derken ne demek istediğini çok iyi anladım. Merhum Erbakan Hoca tüm İslami cemaatlere yakın durmasına rağmen Nurcuların tamamına ve Süleymancılara mesafeli durmuştur, ben de hasbelkader Babamın geçmişte Süleyman efendi cemaatine olan yakınlığı nedeniyle bu cemaati iyi tanırım, sadece tanımakla kalmaz geçmişte cemaatin içerisinde de bulundum, kopma nedenim de yaşadığım çok enteresan iki olaydır. Bu olaylardan birincisi 1977 yılının Temmuz ayının sıcak bir gününde merhum Kemal Kaçar ağabeyin Samsun ziyareti nedeniyle öğlen saat 12.00 den akşam saat 20.00'a kadar Ankara yolunda Ümraniye Kursunun önünde tek sıra halinde araçlarla akşamın sekizine kadar bekledik. Gelen merhum Kemal ağabey namazı kıldırmaya geçtiğinde cemaate saflarınızı seyrek yapın deyince aklım karıştı, namazın ardından merhum sohbete başlayınca sohbet esnasında Efendim namaza başlarken saflarınızı seyrek yapın dediniz ben tam aksini biliyorum, Efendimiz Saflarınızı sık yapın ki aranıza Şeytan girmesin buyurmuyor mu? dedim. Bunun üzerine merhum Bu kardeşimiz İmam Hatipli mi diye sormakla yetindi, ben de mesajımı aldım.
Yine o yıllarda Babamla birlikte her Cuma akşamı Reşadiye Mahallesindeki kursa hatme hacegana giderdik, benimle İmam Hatip Lisesinde aynı sınıfın başka şubesinde okuyan bir arkadaşım da o toplantılara gelirdi o arkadaş hatme hacegan halkasına alınırken ben ikinci halkaya bırakılırdım, bir, iki derken o zaman Samsun'un İmamı pozisyonunda olan Hüseyin Kumaş bizim Hatme Haceganları yönetirdi ona dedim ki Efendim beni neden bu hatme hacegam (Zikir) halkasına almıyorsunuz) verdiği cevap aynen şu Sen İmam Hatiplisin de ondan bu cevaba kafamın tası attı ve dedim ki demek ki yalan konuşan bu halkaya giriyor da doğruyu konuşan giremiyor o zaman sizinle olan işim bu gece itibarı ile bitti ve o günden sonra bir daha asla onlara yanaşmadım. Hocaefendi cemaati de Samsun'da ilk kez seksenli yılların başında Sakarya dersanelerini kurduğunda İslami cemaattir yardım etmek lazım düşüncesi ile yakın durdum ve elimden geldiği kadar yardımcı oldum. Onların da toplantılarına gitmeye başladım, aradan bir zaman geçince şimdi bir beldede Belediye Başkanlığı yapan bir arkadaş, Sakarya Caddesinde esnaflık yapan bir ağabey ve o günkü Cemaatin Samsun imamı olan daha sonra cemaatten azledilen Latif ağabey ziyaretime geldiler. Ziyaret konusu ise çok enteresan bir konu nedir derseniz arz edeyim efendim konumuz kiminle arkadaşlık yapacağım ve zekatlarımı nereye vereceğim konusuydu o zaman sürekli görüştüğüm bir İnşaat Mühendisi ve bir Avukat arkadaş aynı zamanda Refah Partisinde yönetici idiler, gelen ağabeyler o arkadaşlarla artık arkadaşlık yapmamam gerektiğini, zekatlarımın tamamını da cemaate vermek zorunda olduğumu söylediklerinde onlara aynen şu cevabı vermiştim; Bakın arkadaşlar Allah bana İradei Cüziyye verdi, bunun anlamı kiminle arkadaşlık yapacağımı, paramın zekatını kime vereceğimi kendimin tayin etmesidir, ne zaman ki Allah bu meziyeti benden alır o zaman size haber vereceğim şimdi bir daha görüşmemek üzere yanımdan ayrılın dedim ve o gün o cemaatle olan işim bitti. Merhum Erbakan hoca bu iki cemaate neden mesafeli dururdu şimdi anladınız mı? Bülent Arınç olayı kavramış ama çok geç kalmış, o yüzden uyanın beyler balığa gidelim diyorum.
Gelelim siyasetteki son gelişmelere aday adayları ile ilgili daha önce yazdıklarımı hepiniz biliyorsunuz, en son yazımda Başbakan kundak temizliği yapıyor demiştim, gerçekten de yeni bir değerlendirme yapılmış olmalı ki Bölge Koordinatörü olan Alev Hanım ilçe Başkanlarını arıyor, Genel Merkez Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Başkanı ve Milletvekillerini çağırıp görüş istiyor, demek ki hata yapmak istemiyorlar, bu iş bir iki gün içerisinde netleşecek gibi, Atakum ve Canik'te adaylar belli gibi ancak İlkadım da Erdoğan Tok ile İhsan Kurnaz kıyasıya bir yarış içerisindeler, bakalım ipi kim göğüsleyecek.
Sözlerime son vermeden bir konuya daha değinmek istiyorum, akşam köşe yazısını yazarken telefonum çaldı, arayan Atakum sahilinden bir esnaf, bu arkadaş ta 2007 yılında Belediye de iken yanıma gelip yardım istemişti ben de elimden geleni yapmıştım. Daha sonraki süreçte Büyükşehir Belediyesi ile anlaşmış, bizi ne aradı, ne sordu hatta tüm Bayramlarda, seyranlarda, özel günlerde Büyükşehir Belediyesinin yarı resmi El Ahram Gazetesine ilanlar verdi, biz hiç önemsemedik. Ne zaman ki yeniden Atakum sahili ile ilgili yeniden yıkım kararı çıktı arkadaşımız beni aniden hatırlayıverdi ve telefonumu aradı. Arkadaş o kadar duyarlı ki!.... Sahille ilgili bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmekte ve bunu da sadece bizim gibi ahmak!... ların yapacağını düşünmüş olmalı ki aradan geçen altı yıldan sonra sağolsun bizleri arama gereği duymuş. Her yazımda sazan olmadığımızı, her gelen habere balıklama dalmayacağımızı, şehrin yararına olan her konuda kim olursa olsun yanlarında olacağımızı belirttiğimi beni okuyan herkes bilir. Atakum sahili konusunda Büyükşehir Belediyesinin yapacağı her icraatta yanlarında olacağımızı belirtmek isterim, sadece bazı esnafın zarara uğramaması için hassas davranılması gerektiğini, kaş yaparken göz çıkarmak gerektiğini hatırlatmak isterim. Atakum sahili şehrin nefes alacağı ender mekanlarından birisidir, oradaki yol çok dar ve özellikle yazın araç trafiği adeta felç oluyor, bir ana önce çift şerit olarak açılması gerektiği açıkça ortada, o halde bize düşen yapılacak doğru işlere destek vermektir.
Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.