Yazımın başlığını biliyorsunuzdur ya da duymuşsunuzdur. Hayra öncülük yapmanın, hayır yapana ve hayır yapılmaya layık olana yardımda bulunmanın faziletini anlatan hadis.

Bedir ehlinden ve ensardan olan Ebû Mes’ûd Ukbe İbni Amr radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.”
Nevevî’nin Müslim’den naklettiği bu hadis, bir rivayetin konumuzla ilgili tek cümlesinden ibarettir. Bu rivayetin baş tarafı şöyledir:
Bir adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ e gelerek:
– Benim hayvanım helâk oldu, bana bineceğim bir hayvan ver, dedi. Peygamber Efendimiz:
– “Bende de yoktur” dedi. Orada bulunan bir adam:
– Ey Allah’ın Resûlü! Ben, kendisine binek hayvanı verecek bir kimseyi gösteririm, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz yukarıda tercümesi geçen hadisi söyledi.

Günümüze bu hadisi şerifi taşıdığımızda neler söyleyebiliriz? Ortada güzel bir iş yapılmaya niyet edilmiştir. Bu iş ki kamu yararına da olabilir, toplumda birilerinin yarasına merhem amacı da olabilir. Bu hayırlı işin neresine dokunabilirim? Gücümüz nispetinde katkı sağlarsak o hayrı yapmış gibi oluruz. Zira Rabbimiz; “Kim Allah’a güzel bir işle gelirse, iyilik işlerse, ona on misli verilir; kim de bir kötülükle gelirse, sadece kötülüğüne denk bir ceza görür ve hiç kimseye haksızlık edilmez.” (Enam; 160)

Başka ayette de yapılan iyiliklerin karşılığında "ziyadesiyle artırmak" vardır. Allah Teâlâ bize verirken matematiğin kurallarını çalıştırmaz. Bizi hesaba çekerken matematikte dört işlemini devreye koyar. İyiliğe ziyadesiyle karşılık varken kötülüklere misliyle. Örneğin. 40 koyundan birini zekât verdin. Koyunların 39' a düşmez. Öyle bir bereket gelir ki 50-60 olur daha da yukarısı. Bu böyle bilinmelidir.

Şöyle bir örnek vererek konuya yeni bir ufuk artışı ortaya koyalım;
Köyde/ mahallede sadaka- i cariye dediğimiz hizmetlerden biri olan çeşme ya da cami yapımını ele alalım. Öyle insanlar var ki para vermek ister, bedenen çalışmak istemez, öyle insanlar da vardır ki, parası yoktur bedenen çalışmak ister, öyleleri de vardır ki insanların güvenini kazanmış iletişimleri iyidir, cami yapımı için para toplamak ister, öyleleri vardır ki bu sayılanların hepsini yapar. Gücü nispetinde bir hayra ne katkı sağladıysa ona mukabil ecir kendisine verilecektir, hatta daha fazlası. Önemli olan inanarak ve Hâk Teâlâ' nın rızasını umarak o hayrı işlemektir. Ecir eksenli çalışmaktır. Maide Suresi'nin 2. Ayeti Kerime'sinde Cenab-Hâk; "İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir." buyurmaktadır.
Hayır uğrunda çalışanlar neticeleri iyi olacak, kötülük üzerinde direkt ya da indirek çalışanlar hüsrana uğrayacaklardır. Bu nedenle kötülüklerden uzak durmalı, iyilikllere yönelmeliyiz. İyilerin yanında yer almalıyız. " Ebrar kullarla beraber bizi vefat ettir" ayetine mazhar olmanın yolu hayırda yarışanların yarışına katılmaktır. Hayır işlemek ya da hayra vesile olmaktır.

İyi niyetle Değerler Eğitimi (Ahlâki Kurallarımız) ile ilgili bir eser ortaya koyduk. Bu eserin okura ulaşması yönünde katkı sağlayanlar da hayra vesile olacaklardır. O yüzden " Hayra vesile olan hayrı işlemiş gibi olur" hadisi şerifi hatırlatmak istedim. Hayatta kendi adıma parasal anlamda kimseden bir şey istemedim. Gene de kendim için istemiyorum. Amacım birilerinin kalbine dokunabilmektir. Bu dokunuşa isteyenlere de vesile olmaktır. Tabi ki bu parasal işler hassas konulardır. Güven duyanlar olur, olmayan da olur. Bize düşen görev saygı duymak ve insanların güvenini kazanmaya gayret etmektir. Bilmem anlatabildim mi?

Selâm hidayet üzere olanlaradır.