HER ŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR
Vaktiyle bir derviş berbere gidip:
– Vur usturayı berber efendi, der.
Berber, dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin belalısı içeri girer.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak:
– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır…
‘Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder.
Fakat belalının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: ‘Kabak aşağı, kabak yukarı…’
Nihayet tıraş biter, belalı dükkandan çıkar.
Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek belalıyı altına alıp sürükler.
Belalı oracıkta feci şekilde can verir.
Bu belalı ve derviş olayına şahit olan berber dervişe bakar ve sorar:
– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?..
Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:
– Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!..
Ne demiş Yunus Emre;
Olsun be aldırma Yaradan vardır,
Sanmaki zalimin ettiği kardır.
Mazlumun ahı indirir şahı,
HER ŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR.
Diyeceksiniz ki ne için bu hikaye, yerel seçimler geçti, bazı yeni belediye başkanları yarın onlara da bela olacakların gazı ile zulüm yapıyormuş, başkanlara uyarı olsun diye yazdım.
Her şeyin vakti gelene kadar beklemesinler, doğru araştırıp, doğru kara versinler.
Ama genelde koltuğa oturan yeni başkan 40 gün sonra kimseyi dinlemez, bir de ben demeye başladı ise eyvah ki eyvah, biz yine bundan öncekileri nasıl uyardıysak, yeni başkanları da uyaralım.
Sonuçta her koyun kendi bacağından asılıyor, kendi yapan kendi bulur, kim ne ekerse onu biçer.
Söylemesi bizden, değerlendirmesi sizden…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.