HERKESE EŞİT DURMAZ İSENİZ, SONUÇLARINA KATLANIRSINIZ!
HERKESE EŞİT DURMAZ İSENİZ, SONUÇLARINA KATLANIRSINIZ!
Sözlerime başlamadan önce Çağlayan Adliyesinde hunharca katledilen Savcımıza Cenab-ı Hak’dan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Bu tür saldırıların tekrar etmemesi için Yüce Rabbim’den dua ile niyaz ediyorum. Bu tür olaylar olduktan sonra konuşmanın çok fazla bir anlam ifade etmediğini düşündüğümden bu konuya girmiyorum. Zira benim hayat felsefemde olaylar olduktan sonra onlarla ilgili konuşmak yerine olaylar olmadan önce alınması gereken tedbirlerin konuşulması gerektiğini düşünmekteyim.
Eskiden Refah Partisinde görev yaparken, Merhum Erbakan Hoca çok sık hizmet içi eğitim seminerleri verirdi. Balgat’da bulunan Parti Genel Merkezi’ne yakın binada verilen seminerlerde Hoca’nın üzerinde durduğu en önemli konulardan birisi de Devlet olmanın temel unsurlarının başında, Vatandaşın Can güvenliği ardından Mal Güvenliği gibi unsurlar gelirdi. Bu Rahle-i tedristen geçen Hükümet üyeleri bu konunun üzerinde ne kadar durmak zorunda olduklarını çok iyi bildikleri kanaatindeyim. O nedenledir ki bu konuyu burada kapatıp bir başka konuya geçmek istiyorum.
Son bir kaç gündür yaşanan olaylar normal olaylar gözükmüyor. Ülke genelinde yaşanan elektrik kesintileri, Çağlayan Adliyesindeki olaylar ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaşanan olayların arka planında olup bitenlerin ne olduğu hepimizin çok merak ettiği şeylerdir. Ancak bazı şeyleri Bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Biraz tarih okuyan herkes olayları üç aşağı beş yukarı çözebilir. Merhum Adnan Menderes’in hayatını okuduğumuzda bugün yaşananlarla o gün yaşananların ne kadar benzerlik arz ettiğini rahatlıkla görebiliriz. Demokrat Parti iktidarının son iki, üç yılına bakıldığında yaşanan birçok olayın bugün bir kopyasının yaşandığını rahatlıkla görebiliriz. O günlerde yaşanan Taksim olayları, Üniversite öğrencilerinin yürüyüşleri ve Üniversite Hocalarının beyanatları ile bugünkü olayların ne kadar benzeştiğini görmemek için kör olmak kazım.
Cumhurbaşkanı her fırsatta, Ateşten gömlek giydik derken ne demek istediğini çok iyi analiz etmek lazım. Siyasetin içerisinden gelen ve tabanından tavanına dek her kademesinden geçen Cumhurbaşkanı’nın meydanlara inip mitingler yapmasının nedeni de bu olsa gerek. Hatta önümüzdeki günlerde seçime kadar kırk civarında meydan mitingi yapacağını ifade etmesi de bu olayların okunmasında yeterli delil olduğu kanaatindeyim. Merhum Menderes ülkeye onca rahatlık, onca Demokrasi, onca bolluk getirmesine rağmen, egemen güçlerin istekleri doğrultusunda hareket etmemesinin bedelini canı ile ödemiş ise, bu egemen güçlerin bugün yok olduğunu kim söyleyebilir. Merhum Menderes ABD ile görüşüp Rusya ile temas yapacağını söylemesine rağmen Ağustos ayında yapacağı planlı Rusya ziyareti öncesinde Mayıs ayında İhtilal’in yapılmış olması çok manidar değil mi sizce?
Bugün Cumhurbaşkanı’nın Dünyada yalnızlaştırılıp kendi halinde bırakıldığını iddia eden kesimlerin amacı aynı şekilde Emperyalist güçlere karşı Cumhurbaşkanının açtığı savaş nedeniyle rahatsızlık duyduklarını inkâr etmeleri mümkün mü? Cumhurbaşkanı bir dava adamıdır. Ateşten gömleği giyip siyaset sahnesine öyle inmiştir. Ölümün bir son olmadığına, hatta ebediyetin başlangıcı olduğuna iman eden bir insan olduğuna hepimiz şahit oluyoruz. Toplum bazı şeyleri görmüyor olabilir ama davası olan herkes neyin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Burada yapılan en önemli hata bazı insanları, inandıkları için, onlara çok yanaşıp, ülkenin başına bela etmek olmuştur.
AK Parti iktidarının en büyük hatası, her dönemde bazı insanlara veya cemaatlere çok güvenip onlara teslim olmasıdır. Oysaki Devlet Hukukunda Devlet her kesime aynı mesafede olmak zorundadır. Şayet bu ölçüyü kaçırır iseniz işte o zaman elektrikleriniz de kesilir, en mahrem dosyalarınız da basında ayyuka çıkar. Bugün falanca Cemaat Hükümete yakın, o halde o cemaate her türlü imkânı tanıyalım deyip, o cemaati akıl almaz oranda büyütüp, daha sonra o Cemaatin sizi ciddiye almayıp yönetime talip olmasına karşı çıktığınızda, başınıza gelecekleri önceden kestirmek zorundasınız. İşte bu nedenledir ki Devlet hangi şartlarda olursa olsun, belli Cemaatlere aynı mesafede durmak zorundadır. Dün bir Cemaate yakın durup bu gün o Cemaati dışlıyor iseniz işte o zaman sıkıntı kapıya gelip dayanmış demektir. Bugün dikkat etmemiz gereken en önemli husus Hükümetin alternatif olarak yanına almaya çalıştığı, diğer cemaatlerdir. Örneğin bunların başında şu ‘entel dantel’ takılıp İslam Dinini, söylem dini olarak gören radikaller var ya, onlar kanaatimce hepsinden çok daha tehlikeli olanlardır. Adamların kitabında namaz, niyaz, hac, zekât gibi temel İslami ölçüler olmadığı gibi zina, tesettür konularında da İslam’ın emrettiklerinin tamı tamına zıddını yapmanın İslam’ın gereği imiş gibi yaşamaları, bunun en bariz göstergesidir. Bu konu da ciddi anlamda rahatsız olduğumu ve bu konunun ciddi anlamda üzerine gideceğimi söyleyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.