HUZURUN ADRESİ...

Allah korkusunun hakim olduğu gönüllerde huzur vardır. Böyle toplumlarda göz yaşı ve kan yoktur. İnsanların malı, canı, ırzı, vatanı, aklı ve dinleri koruma altındadır. Toplumsal güveni ve huzuru sağlamak için, çelik kilitler icat etme yerine, Allah korkusuna sahip gönülleri olan nesiller yetiştirmek gerekir.
Allah korkusunun olmadığı gönüller; metruk binalar, harabe yapılar gibidir. Bu konuda belirleyici olan; helâl ve haram bilincidir. Bir kimsenin yediği ve giydiği alın terinin ürünüyse; o kişi iyi Müslümandır. Haramla beslenen vücudun; dilinde besmele, anlında secde olması onu Yaratanın gazabından ve azabından kurtarmaz.
Elde ettiğine şükretmeyenin kazancında, en hafif ifadeyle; ya haram, ya yalan, ya da hile vardır. Her halükarda bu kişi huzursuzdur. Huzursuzluk; şükürsüzlüğün yansımasıdır. Haramın miktarına göre; şükürsüzlük, dolayısıyla da huzursuzluk söz konusudur. Huzursuzluk; haram gıdanın dünyadaki en hafif azabıdır. Rabbın gazabı haram nedeniyledir. Çünkü haramda; ikinci kişilerin hakkı vardır.
Alınteri olmadan elde edilen "Haram"dır. Mirasta bile malın helâl yoldan kazanılmış olması esastır. Her şartta; sahip olunan her şeyin helâl olması gereklidir/zorunluluktur. Aksi halde, huzursuzluk; kaçınılmaz bir sonuçtur.
Huzursuz ve şükürsüz insanlardan dost olmaz. Dostlar değerlidir ve hiç bir şartta terk edilmezler, onların yerlerini başkaları dolduramaz. Terk edilenler genellikle kullanılmak üzere yan yana bulunanlardır. Bunları; çıkarların oluşturduğu şartlar bir araya getirmiştir. O nedenle de; çıkarlar aşınmaya başladığında, beraberlikler de buharlaşmaya başlar.
Zor zamanlarda yan yana olanlar her zaman dosttur. Atalarımızın lügatında "Ahiretlik" diye bir kavram vardır. Bu kavram; her keder ve acıya ortak olan dostlar için kullanılır. Bugün layt bir kavram olarak "Kanka" diye isimlendirilen ve aynı atmosferi ifade etmek için kullanılan kavram, hiçbir zaman "Ahiretlik" kavramının karşılığı değildir. "Ahiretlik"; zorluklara ortak olan, "Kanka"; çıkarlara ortak olandır.
Hayatın tüm kareleri huzurla anlamlıdır. Huzursuz insanlar, etrafını da huzursuz yaparlar. Onların yanlarında olmak, kollarına girmek, ellerinden tutmak; girdikleri bataklıkta birlikte boğulmaktır. Allah korkusu; helâl ve haramın belirleyicisidir. Helâl ve haram da; huzurun şifresidir. Dostluklar helâl ve haram anlayışı üzerine bina edilirse, her şey huzura hizmet eder.
Bugünün dünyasında huzursuzluk zirve yapmaktadır. Malı, makamı, imkânı, ünvanı hesap edip, bunlara göre kendini şekillendirenler huzursuzdur. Vatanları için her şeyini feda eden Gazzeli Müslüman huzurludur. Onun gönlünde dünyalık yoktur. Doğuştan sahip olduğu hakları korumak için tüm imkanlarını seferber etmektedir. Onları yardımsız bırakan Müslüman huzursuzdur, rahatsız uyuyamaz. Çünkü; Gazze'ye ve Gazzelilere, ihtiyaçları olan her konuda yardımcı olmak; her Müslümana farzdır.
Gazzeli Müslümanlar; çekilemez hayat şartlarıyla mücadele yaparak kutsallarını korumak için savaşırlarken; diğer Müslümanların rahat uyuması, tıka-basa yemesi, kahkahalar atarak gülmesi; İslâmi sorumluluk ve hassasiyetlerle örtüşmeyecektir. Gazze'ye yardım İslâmi sorumluluktur. Bu sorumlulukları yerine getirirken ölmek şehitliktir. Şehitlerimizin ruhu şâd, kabirleri nur, makamları Cennet olsun.
Dini İslâm olanın huzursuz olmaması gerekmektedir. Ancak, inandığı dinin gereklerini yerine getirmek konusunda zaafları, hatta kusurları ve bir kısmının da maksatlı ihmalleri olunca; huzursuzluk kaçınılmazdır. İslâmi değer yargısına göre kişinin ibadetine değil; hareket ve ahlakı önemlidir. İbadetli olduğu halde, toplumun ve dinin ahlâksız olarak tarif ettiği işleri yapanlar elbette vardır ve bunlar huzursuzdurlar.
Muhafazakar insanların içinden; üç kağıtçı, uçkurcu, rantçı, komisyoncu, akçeci, aklayıcı, paklayıcı örneklerin çıkması; "Muhafazakar" kavramının kullanıldığını gösterir. İslâm toplumuna en büyük zararı; değerlerden beslenen ve değerlerden geçinen bu gibi sahte muhafazakarlar vermektedir. Bir yaşam biçimi olan İslâmı; müntesibi olan dalkavuk kılıklılar bozamaz. Ama onlar; Müslüman topluma olan güveni sarsarlar.
Selâm veren bir Müslümanı öldürdüğü için Peygamberin bedduasına muhatap olan sahabe örneğinden, bugün; çıkarı ve menfaati olmazsa selâm vermeyen Müslüman örneklerinin görülüldüğü bir döneme gelinmiştir. Müslümanın dünyadaki hayatını şekillendiremeyen "İman"ı, ahiretini hiç şekillendiremeyecektir. Bunun sorumlusu "Din" değil, "Din"den ve "Değerler"den geçinen sahte "Muhafazakar"lardır.
Huzurun adresi İslamdır, göstergesi helal ve haram anlayışıdır, bu da Allah korkusuna bağlıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR