İSLAMIN RUHU…
Peygamberimiz ashabıyla sohbet ettiği bir gün, sevilmesi gerekenleri paylaşarak şöyle buyurmuştur. “Dünyada bana üç şey sevdirildi. Güzel koku, dinine bağlı namuslu hanım, gözümün nuru namaz” İnsanlarla ilişkilerde temizliğin ve karşı tarafa sunulacak olan nezaketin sınırlarını koku ile belirten Peygamberimiz, aile içi yaşamda da huzurun saliha ve salih eşlerle sağlanacağını bildirerek, Rabbına yaklaşımın da namaz ile olacağı mesajını vermiştir.
Sohbete iştirak eden Hz. Ebu Bekir de dünyalık sevdiklerini belirtirken Peygamberimize hitaben ve sahabenin duyacağı şekilde; “ Ey Allah’ın Resulü senin yanında bulunmak, mübarek cemaline bakmak ve malımı infak etmek de benim en sevdiklerimdendir” buyurdu. Buna takrirle destek veren Peygamberimiz; kendisinin sevilmesinin ve malın infakının dünya nimetlerinden olduğunu ve bu nimetlerin insan için ahiret sermayesi oluşturacağını bildirmiştir.
Ebu Bekir efendimizden sonra sevdiklerini anlatan Hz. Ömer efendimiz de; “İyiliği emretmeyi, kötülüklerden sakındırmayı ve adalet gereği cezalandırmayı seviyorum” buyurmuştur. Toplumsal düzenin sağlanması ve sürdürülmesi için insanların kötülükten uzak olmaları ve oldukça iyi davranışlarla topluma katkı sunmaları gerekmektedir. Bunun için de; iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak herkesin sorumluluğudur. Kalbi ve zihni olarak bu uyarılar yapıldıktan sonra ortaya çıkabilecek muhtemel sorunların giderilmesi için de, adaletli uygulama gerekmektedir. Cezalandırma tercihi mağrumiyet değil gerekliliktir.
Aynı sohbet esnasında, Hz Osman efendimiz de sevdiği amelleri şöyle bildirmiştir. “Ben de yemek yedirmeyi, selamı yaymayı ve teheccüde kalkmayı severim” Peygamberimiz; bu söylenenlere itiraz etmeyip, üzerinde konuşulasını sağladığı için bunlar takriri sünnetler arasında yer almıştır. Hz. Osman efendimizin en çok sevdikleri de İslamın güzellikleri ve tavsiyeleri arasında yer almaktadır. Yedirmeyle bireysel barış, selamla toplumsal barış, teeccütle de Rab ile yakınlaşma sağlanmış olur. Her birisi dünyevi güzelliklerdir ki aynı zamanda bu güzellikler ahiretin için dünyada hazırlanan sermayedir.
Hz Ali efendimiz de sevdiklerine söylerken; “Ey Allanın Resulü ben de; misafire ikramda bulunmayı, zor günlerde oruç tutmayı ve birlikte cihad etmeyi çok seviyorum” buyurmuştur. Bu sevilenlerde kişisel çıkarı işaret eden hiçbir öncelik görünmemektedir. Müslümanın diğerini tercih ettiği ve Allaha ile dostluğu kurabilecek amellere koştuğu, bunları yaparken de huzurlu ve mutluğu olduğu anlatılmaktadır.
Sohbete iştirak eden Cebrail a.s; “Miskinleri sevmek, emaneti yerine getirmek ve İslamı tebliğ etmek de benim sevdiklerim arasındadır buyurdu. Toplumun en yoksulu olan insan tabakası miskinlere el atmak; diğer Müslümanların temel sorumluluğudur. Fakir; yokluğu nedeniyle hırsızlık yapamaz, varlıklı da; varlığını yığın yığın biriktiremez. Birisi; fakirlikle diğeri de zenginlikle imtihan edilir. Birisi sabredecek haram yemeyecek, diğeri paylaşacak malını ilahlaştırmayacaktır.
Peygamberimizin ve dört arkadaşıyla Cebrail a.s. efendimizin dünyalık sevilenleri birbiriyle paylaştığı ve insanlığa sunduğu bu mesajla; İslamın ruhu anlatılmıştır. Yüce Mevla; sabreden beden, zikreden lisan ve şükreden kalbi sevdiğini Kur’an mesajında anlatmaktadır. Yüce Allahın bu sevdikleri; hayatın huzuru ve mutluğu ile ahiretin kazanılmasını ifade etmektedir. Peygamberimiz de dualarında; “Yarabbi ! senden zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden isterim” buyurmuştur. Bunları seven ve sahip olan ahiretini kazanmış olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.