İSRAİL MESELESİNİ BİR DE...
İSRAİL MESELESİNİ BİR DE BENDEN DİNLEMEYE NE DERSİNİZ
İnancımız gereği mümin kardeşimizin eline diken batsa, bizim de yüreğimizin sızlaması gerektiği hepimizin malumudur. İsrail"in uluslararası yardım konvoyuna yaptığı saldırının savunulacak yanı olmadığı da bir gerçek, değil savunmanın tam aksine ulus olarak hepimizin lanetlediği bir olay olduğunu söylemeden geçmek doğru değil. İsrail meselesi sadece Filistinlilerin değil, tüm inanan Müslümanlarla, Yahudilerin ortak sorunudur. Buradaki savaş toprak savaşının ötesinde din savaşıdır, aksini iddia eden gerçekleri görmezlikten gelir ve nankörlükleri nedeniyle lanetlemiştir. Yaşanan son olaylar ne ilk kez yaşanmıştır, ne de son yaşanacaktır, bu nedenle olayın perde arkasının ne olduğunu bilmekte yarar var.
Merhum Adnan Menderes"in hayat hikayesini iki farklı yazarın kitabından okudum, biri sağ görüşlü, diğeri ise sol görüşlü idi, hatta birisi kitabının önsözünde ruh çağırmadan falan bahsederek, merhum Menderes"in ruhunu çağırdıktan sonra kendisinden geçtiğini ve bu arada konuşulanları teybe çekerek, daha sonra dinlediğinden bahsediyor. Bu tür olaylara inanmam ancak her iki yazarın da yazdıklarından ortak bölümleri alarak merhumun hayat hikayesini kafamda derc ettim, hatta bununla da yetinmedim uzun zamandır görüştüğüm Aydın Menderes Bey"den de bazı bölümleri onaylatmak sureti ile daha emin olma fırsatı buldum. Merhumun hayat hikayesinin bana göre en önemli dönüm noktası Başbakanlığı döneminde Rusya ile yaptığı anlaşmalardır. Zira bu anlaşmalar sonrasında uçağı düşmüş, ama kendisi ölmemiştir, ardından ise o meşhur darbe sonucu iktidardan uzaklaştırılmış ve idam edilmiştir. Enteresan olan şu ki Rusya ile imzaladığı ticari anlaşmaların üzerinden henüz iki ay geçmeden 27 Mayıs ihtilalı olmuş, ardından Ağustos ayında bu anlaşmalar askıya alınmıştır. Adnan Menderes, Rusya ile bu anlaşmaları imzalarken, gerek ABD, gerekse yakın çalışma arkadaşları karşı çıkmasına rağmen anlaşmaları imzalamakta ısrarcı davranıp, bedeli ne olursa olsun imzalayın demiştir. Bedelinin ne olduğunu daha sonra hepimiz üzülerek gördük. Hatta benim ailem merhuma olan sadakatinden ötürü adımı Adnan koymuştur. Gelelim konunun bugünkü tekrarına 2001 yılında, Ak Parti"yi kurarken her liderin iktidar olmak için ABD den icazet aldığı gibi, Sayın Erdoğan"ında, icazet aldığında bazı sözler verdiğini düşünüyorum, aksi halde iktidar olması veya bunca taarruza rağmen ayakta durması mümkün değildi. Bu karşılıklı anlaşmalar ve arka plan sonucu 2002 yılında iktidar olan Ak Parti sekiz yılı aşkın bir süredir iktidardadır. ABD önce yıllardır siyasi strateji birlikteliği yaptığı askerlerle, 1 Mart tezkeresinde ters düşmüş, bedelini de onlara ağır ödetmenin yollarını aramış ve başarılı olduğu da yaşananlardan belli olmuştur. Tabi bu arada askerin yerine ikame ettiği güçle ilgili ayrıca bir yazı yazmak gerektiğini de unutmayalım. Her ne ise bu bölümleri geçelim. Nihayet ABD"nin Başbakan"a verdiği ödevlerden bir kısmını Başbakan yapmadı, hatta yapmadığı gibi çıktı cesurca konuştu. Bu konuşmaları bazıları danışıklı dövüş olarak nitelendirse de, son yaşanan gelişmeler olayın hiç de öyle olmadığını açıkça ortaya koydu. Başbakan bir yandan ABD"ye tamam ödevlerimi yapacağım derken, diğer yandan inancının gereğini yapınca işler karışıyor, hal böyle olunca da bundan en çok ABD rahatsız oluyor. Bir yandan Rusya ile diğer yandan İran ile ticari anlaşmalar imzalayınca merhum Menderes"in akıbeti ile karşılaşmasının doğal olacağını düşünmekteyim. Her ne kadar İran ile yapılan anlaşma, ABD"nin istediği şekilde olsa da, asıl olan ağanın emirlerinden çıkmamaktır, çıkarsan uluslararası sularda onca gemi dururken, İsrail gelir senin gemini vurur, sen de çıkar sert bir açıklama yaparsın, ardından Milli Savunma Bakanı"nda çıkar der ki, İsrail"den alacağımız uçakları almaya devam edeceğiz, iş olur biter. İşte size Filistin ile ilgili farklı bakış boyutu, ama merak etmeyin şimdi de devletlu vekilimiz Filistine gidip, bu işleri halledecek, onlara hadlerini bildirecek, bakalım Türk gemilerini vurmak neymiş onlara gösterecek. Popülist politikalarla insanları uyutmaya çalışmanın bir anlamı yok, Filistin"e gitmeye gerek yok, Canik bölgesinde yaşayan Romanlarla ilgilenip, onların aç karınlarını doyurmaya çalışsalar daha fazla sevap alacaklarına inanıyorum. Zira Filistin olayı dünya çapında yankı buldu ama şehrimizdeki işsizler, mağdurlar seslerini duyuramıyorlar, onlara yardımcı olmak daha gerçekçi, daha doğru bir davranıştır. Filistin"e gitmek tamamen hava atmaktan başka bir işe yaramaz, ama bizimkinin kendisi Filistin"de kalbi burada olacağından onun için fark etmez. Yirmi birinci asrın eşiğinde veya ortasında olduğumuz bir dönemde toplumun en cahilinin dahi her şeyin farkında olduğunu bilerek hareket etmek zorunda olduğumuzu unutmadan davranmazsak, insanların maskarası haline geleceğimizi unutmayalım. Hoşça kalınız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.