İTİKAF SÜNNETİ…
Ramazan ayının son on gününde, beş vakit namaz kılınan bir cami veya mescitte, ibadet niyetiyle kalmak anlamına gelen “İtikaf”, Peygamberimizin sünnetlerindendir. Akil-baliğ olan her Müslümanın yapabileceği ama zorunlu olmadığı nafile bir ibadettir. İtikaf; Kur’an ve sünnetle sabittir. Bakara suresi 187.ayette Yüce Allah, Peygamberimize hitaben, ramazan ayının gecelerinden bahsedilirken; "... Camilerde itikâfta iken de hanımlarınıza yaklaşmayın..." buyurmuş, bakara suresi 125.ayette de, geçmiş ümmetlerin itikaf yaptığına işaret edilmiştir. Peygamberimizin, ramazan ayının son on gününde itikaf yaptığı hususunda, Hz. Aişe annemizin rivayetleri vardır. "Resulullah (s.a.s) Ramazan'ın son on gününde itikâf yaparlardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu şekilde devam etmiştir. Daha sonra Hz. Peygamber'in zevceleri itikâfı sürdürmüşlerdir" buyuran Hz. Aişe annemiz, birinci ağızdan ve en yakın tanık olarak İtikaf’ın sünnet olduğu hususunu hatırlatmaktadır.
İtikafın süresi ve hükmü konusunda İslam alimlerinin görüş ayrılığı varsa da, itikafın yapılmasıyla ilgili ittifakları söz konusudur. Ebu Hanife'ye göre içinde beş vakit namaz kılınan her mescitte itikâfta bulunmak caizdir. Ebu Hanife ve İmam Mâlik'e göre itikâfın nâfile olarak en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan çoğu olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulmaktadır. Camide veya mescitte yapılan itikafın, sadece erkeklere mahsus olduğu, hanımların itikaf ibadetini evlerinde yapabilecekleri görüşünde olan İslam alimleri, bu konuda da görüş birliğinde değildirler. İmam Şafiye göre itikaf sadece cami veya mescitlerde yapılabilir, bu nedenle bayanlar da itikaf ibadetini cami veya mescitlerde yapmak durumundadırlar görüşene sahiptir.
Adak olarak yapılması zorunlu olan itikaf vardır ki, bu durumda adayan kişilerin itikaf yapmaları vaciptir. Peygamberimize sorulan bir soru üzerine, efendimiz, “adağını yerine getir” buyurmuştur. Toplumumuzda bilinen ve uygulanan itikaf, Peygamberimizin yaptığı ve ramazan ayının son on gününde gerçekleşen ibadettir ki, ülkemizde bir çok Müslüman bu ibadeti yapmaktadır. Oruç ibadetinin farz kılınışından sonra Peygamberimiz vefat edinceye kadar itikaf ibadetini yapmıştır. İtikaf; sünneti kifayedir. O toplumda birinin bu ibadeti yerine getirmesiyle Peygamberi sünnet gerçekleşmiş olur. Müstehap olan itikaf da; vacip ve sünnetin dışında, belli bir vakte tayin yapılmadan gerçekleştirilen itikaftır ki; ne süre, ne zaman tahsisi ve tayini söz konusu değildir. Camiye girip çıkıncaya kadar ki zaman için kişi itikafa niyet emiş olsa, bu ibadet yerine gelmiş olur.
İtikaf için niyet şarttır. Cami ve mescitte yapılması esastır. Oruçlu olmak lazımdır. Hayız ve nifas gibi manevi kirliliklerden temiz olmak gerekir. Vacip itikaf için oruçlu olmak lazımdır. Sünnet olan itikaf zaten ramazan ayının son on günü olduğu için doğal olarak oruç vardır. Müstehap olan itikaf için oruç şartı söz konusu değildir, zira bunun için önceden belirlenmiş ve bir zaman tayini yapılmamıştır, İtikâf sırasında kötü ve çirkin söz söylememek, Ramazanın son on gününü ve cemaatı kalabalık olan mescidi tercih etmek, itikâf günlerinde Kur'an, hadis, Allah'ı zikir ve ibadetle meşgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular sürünmek itikâfın adabındandır. İtikaf süresinde zorunlu olmadıkça mescitten çıkmakla itikaf bozulmaktadır. İsteyen kimseler, bayram arafesinde bir veya iki gün bile olsa evlerinde itikaf yapabilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.