KIYMET BİLMEK İÇİN ÖLMEK Mİ LAZIM?
Beni okuyanlar zaman zaman merhum babaannemin “Benim kıymetimi öldükten sonra anlayacaksınız ama neye yarar.” sözünü yazdığımı bilirler. Büyüklerimizin söylediği her şeyin mutlaka bir yaşanmışlığı, bir tecrübesi vardır. İnsanların değerini hayattayken bilmek lazım, onlar öldükten sonra bilmenin hiçbir anlamı olmadığı gibi inandırıcılığı da yoktur. Bugün bu konuyu birkaç örnekle detaylandırmaya çalışacağım. Merhum Erbakan Hoca, bu ülkeye ve ülkenin sanayileşmesine, manevi bakımdan ilerlemesine çok büyük katkıları olmuş, yerli ve milli bir siyasetçiydi. Aslında o bir siyasetçinin ötesinde akademisyen, dava adamı ve sanayileşmenin öncüsüydü ama maalesef bu toplum değerini hiç bilemediği gibi sağlığında çekmediği çile kalmamıştı. Adamcağız yerli ve milli duruşu nedeniyle başlattığı siyasi harekete Milli Görüş adını verdi, her fırsatta bunun için elinden geleni yaptı ama kıymetini bilenler çok azdı. İşin garip ve üzücü tarafı, sağlığında onunla dalga geçenler vefatından sonra yere göğe sığdıramayıp her fırsatta onu medh-ü sena etmekten geriye kalmamalarıdır.
Başbakanlığı döneminde seviyesiz ve haddini bilmeyen bir komutanın ona yaptığı hakarete sessiz kalanların şimdi yere göğe sığdıramadıkları merhum hocayı sevdiklerini söylemeleri timsahın gözyaşları değil de nedir? Ömrü boyunca nezaketinden, beyefendiliğinden ve inancından en ufak bir taviz vermeyen ve bu uğurda hayatını ortaya koyan merhum hocanın ölümünün ardından konuşmalarını örnek verenlerin ne kadar samimi oldukları da ortada. Ben bu insanlara asla ve kata inanmam, onların işi riyakarlıktan başka bir şey değildir. Bugün merhum Erbakan Hoca dirilse onların geçmişteki tavırları neyse şimdi de aynısı olur. Bu örneklerimizden ilkiydi. İkinci bir örnek; önceki gün rahmeti rahmana kavuşan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la ilgili yapılan konuşmalar ve sosyal medyadan paylaşılan mesajlar olacak. Merhum Kadir Topbaş, 2004 yılından 2019 yılına kadar üç dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış, 2019 yılında ise istifa ettirilmiş bir belediye başkanı. İstifasından ölümüne kadar hakkında en ufak bir olumlu haberini göremediğimiz merhum Topbaş’ın ölümüyle birlikte o kadar enteresan mesajlar yayınlandı ki aklım şaştı. Bu adam bu kadar iyi bir insan idiyse neden istifa ettirildi? Sadece istifa ettirilmekle de kalmadı, adamla ilgili söylenmedik şey kalmadı. Yok, damadı vasıtasıyla FETÖ’cülere yardım etti, yok şunu yaptı yok bunu yaptı diye merhumu üzecek o kadar çok şey yazılıp çizildi ki aklınız şaşar. Bu tür haberleri yazıp çizenlerin bir kısmı şimdi de kalkmışlar çok beyefendi bir insandı, İstanbul’a çok büyük hizmetleri oldu, hakkı ödenemez gibi paylaşımlarda bulunuyorlar. İnsan biraz utanır, biraz da Allahtan korkar. Ben bu tür haberlere hiç prim vermedim. Aslan Karanfil, İl Özel İdaresinin Genel Sekreteri iken yaptığı yanlışları her gün yazıp çizdim, o gün bizim haberleri soruşturma gereği duymayanlar daha sonra Aslan Karanfil FETÖ’den yargılanmaya başlayınca yerden yere vurmaya başladılar ama biz asla tek kelam etmedik. Neden etmedik; çünkü olay yargıya intikal etmiş, adamın işini zora sokmanın veya mahkeme sonucunu beklemeden yazmanın bir anlamı olmadığını düşündüğümüzden yazıp çizmedik. Neticede haklı çıktık, adam beraat etti.
Aynı şekilde FETÖ’nün en güçlü döneminde onlarla en samimi olan ve bize de yapmadığını koymayan Suat Kılıç’la ilgili de FETÖ patlayınca yazıp çizmedik. Normalde her Allah’ın günü yazıp çizmemiz gerekirdi ama yapmadık. Diyeceksiniz ki Suat Kılıç şu anda geri döndü ona ön verildi, her yere gidip konuşma yapıyor. Bu doğru ama bunun olması benim gözümde Suat Kılıç’ın aklandığı anlamına gelmez, o konuda ileride çok yazılıp çizilecekler var. Kanaatimce AK Parti merkezinde eskilerden kimse kalmadı, Suat Kılıç’ın da ağzı laf yapıyor o nedenle her yere gönderip konuşturuyorlar onu. Ama şunu unutmasınlar ki bu fakir bu şehirde olduğu sürece bize yaptıklarını asla unutmuş değiliz, zamanı ve zemini geldikçe gereğini yapacağız. Bu toplum balık hafızalı değil, kimin ne zaman ne yaptığını çok iyi biliyor. Gariban dershane kantincisi hesap verip bedel ödemiş ise herkes ödeyecek ama zamanı var.
Toparlayacak olur isek; insanların değerini sağlığında bilmek zorundayız, öldükten sonra bilinen değer riyakârlıktan öteye geçmez. Bir insan değerli ise her zaman değerlidir, değersiz ise de her zaman değersizdir. Makam ve mevki sahibi iken değerli, makamdan düşünce değersiz yaklaşımları ne insani nede İslamidir. Karakterli insan bu tür hatalara düşmemeli. Rabbim riyakârlıktan ve riyakârlardan korusun diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.