KONGRENİN SAHADAKİ YANSIMASI
Bugün AK Parti büyük kongresinin sahadaki karşılığını değerlendirmeye çalışacağız. Normalde bunu dün yazacaktım ancak bir gün bekleyip kimin nasıl değerlendireceğini, gerek basın camiasında gerekse vatandaş nazarında durumun ne olduğunu gördükten sonra yazmanın daha doğru olacağını düşünerek bugün yazdım. Öncelikle gerek Ankara’ya giden araçlardaki insanların, gerekse kongredeki kalabalığın sağlık kurallarına uymamaları nedeniyle AK Parti’nin kamuoyundan büyük bir tepki aldığını belirtmek isterim. İktidarda olan bir partinin mensupları topluma örnek olmaları gerekirken otobüslerdeki kalabalıktan tutun da kongredeki insanlara varıncaya dek tamamının maske ve mesafe kuralına uymadıkları ortada. Otobüslerde insanlar hınca hınç doluyken, maske mesafe kuralı hiç yokken bir de bunu resmedip toplumla paylaşmalarının hiç doğru bir davranış biçimi olmadığı ortada. Siz iktidarda olan bir partisiniz, topluma örnek olmanız gerekirken tedbirleri yok sayıp normal hayattaymış gibi davranılmasını ben dahil hiç kimse tasvip etmedi. Bu olayın sağlıkla ilgili toplumsal boyutu, gelelim olayın siyasi boyutuna. Siyasi boyutta toplumun ve AK Parti tabanının beklediği MKYK’dan çok farklı bir MKYK olduğunu belirterek değerlendirmemize başlamak istiyorum.
AK Parti’nin göremediği veya görmek istemediği bir husus var. 18-25 yaş aralığında AK Parti’nin oy oranı çok düşük. Bunu düzeltmenin yolu MKYK’ya genç ve liberal simaları almak değil, genç nesli yetiştirmektir. On dokuz yıl iktidarda kalmanın doğal yıpranmasının getirdiği oy kaybının telafisi bu MKYK ile olmaz. Toplumun ve özellikle AK Parti tabanının beklentisi Cumhurbaşkanının da ifade ettiği 94 ruhuna dönmekti. Bunun için de İstanbul İl Başkanlığında yapılan uygulama gibi bir uygulama beklenmekteydi. MKYK’nın en az 25 kişisinin milli görüş tabanından gelen tecrübeli ve güçlü insanlardan oluşması beklenmekteydi. Kırk yıldır siyasetin şu veya bu şekilde içerisinde olan bir insan olarak o MKYK listesinden on on beş kişiyi ya tanırım ya tanımam. Bu durum toplumdaki ve AK Parti’nin tabanında bulunan insanlar için ciddi anlamda soru işareti olan bir durumdur. Cumhurbaşkanının bu listesinden benim anladığım şudur; bu işin bütün sorumluluğu bende, siz listelere değil bana bakın, ben bu işi biliyorum, bana güvenin diyor. Peki, toplum bu söyleme nasıl cevap verir derseniz; AK Parti tabanının bir kısmı eyvallah, beni Reis bağlar, o benim liderin ne derse o der ama toplum öyle demez. Özellikle milli görüş ve muhafazakâr kesimin otuz yaş üstü buna tepki gösterir, bizim beklentimiz bu değildi der.
Samsun açısından durum nedir derseniz; bizde bir değişiklik olmadı, Çiğdem Hanım yerini korudu. Ancak beklentiler öyle değildi... Benim çok sevdiğim ve siyasete girsin diye çok uğraş verdiğim, arkasında olduğum isimlerden birisi olan Suat Kılıç’ı o kadar desteklememe rağmen MKYK’ya giremeyişi beni kahretti (!) Her gün iki saat oturup kulis yaptığı, hatta oğlunun çalıştığı mekândan beklediği desteği almış olsa da sonuç hüsran oldu. Ama olsun daha yaşı genç, bakan olur, olmadı Cumhurbaşkanı danışmanı olur, o da olmadı büyükşehir başkanı olur, nasıl olsa biz arkasındayız sorun yok... Vezir Hazretleri de MKYK’ya girmeyi çok bekledi. Kankaları olan Tahir Akyürek, Menderes Türel ve Özhaseki MKYK’ya girdiler ama o giremedi, bu da benim için çok üzücü durum (!) Sadece benim için değil Vezir Hazretlerini seven herkes için üzücü bir durum ama olsun o da geçmişte yaşadıklarıyla avunsun, yaşı ilerlediği için siyasette yolun sonu görünüyor şarkısını söylesin dursun.
Bir de bu işin yalamaları var, MKYK’ya girenlerle boy boy resim çektirip sosyal medyada, ‘Bakın ben MKYK’ya giren falancayla şöyle arkadaşım böyle arkadaşım’ dercesine yalamalık yapanlar yok mu onlara ne diyeceğimi bilemiyorum. İnsan azıcık onurlu olur, kendi olur, ayaklarının üzerinde durur. Başkalarının makamlarından şahsiyet almaya çalışmaları ne kadar basit kişiliklerinin olduğunun delili değil de nedir? İşin garip yanı bazı eski siyasetçilerin de hiç sevmedikleri veya kendilerini hiç sevmediğini bildikleri siyasetçilere yalamalık yapıp, bir de sosyal medyada paylaşmaları yok mu o kadar gülünç ve basit duruma düşmekteler ki anlatamam. İnsan önce kendisi olacak, ardından karakterli olacak, ardından da bir duruşu olacak. Üç kuruşluk dünya makamları için bu kadar basitleşmek, seviyeyi düşürüp yalamalık yapmak değil onlara hiç kimseye fayda sağlamaz. Sanırım matlup hasıl olmuştur, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.