OBJEKTİF OLMAK GEREKİRSE
Bugün OMÜ’de yaşanan bazı sıkıntıları yazmayı düşünmekteydim. Zira bir hayli şikâyet geldi. Şimdiye kadar gelen şikâyetlerle ilgili muhataplarına sorup cevap aldıktan sonra haber yapmayıp gelişmeleri bekliyorduk. Ancak gelinen noktada yapılan yanlışlara ısrarla devam etmenin dışında çok farklı bir uygulama olmadığı gibi aynı hatalara devam edilince konuyu siz değerli okurlarımızla paylaşma gereği duymuştum. Bu işler öyle STK ziyaretleriyle, arkalarını iktidarın STK’larına dayayan liyakatsiz, ehliyetsiz ve beceriksiz insanlara kadro vermekle olmuyor. İşinizi adam gibi yapacaksınız, dosta güven düşmana endişe vereceksiniz. Yoksa koltuktan kişilik alarak, mıy mıy mıyla bu işler yürümez. Bu konuyla ilgili gelen şikâyetleri, iddiaları ve sıkıntıları sizlerle paylaşacağım. Ancak bugün son günlerde gündemden düşmeyen sudaki kayıp ve kaçak oranına değinmek istiyorum.
Belediyecilik tecrübesi olan bir kişi olmam nedeniyle bu konulara az çok vakıfım. Suyun kayıp ve kaçak oranları nasıl hesaplanır, ortalıkta dolaşan yüzde altmış dört rakamının ne kadar doğru olduğunu rakamlarla sizlere açıklama gereği duydum. Neden böyle bir izahat verdiğime gelince; derdim toplumum doğruları öğrenmesidir, yoksa Mustafa Demir bilsin veya ona destek vereyim diye bir derdim yok. Zira öyle kadir kıymet bilen bir insan olmadığı ortada. Dost değeri bilmez, kimseyi dinlemez, kurduğu basının en ufak bir işine yaramadığını bilmesine rağmen şehirdeki basına bakışı tasvip edilecek bir şey değil. Normalde bu konulara hiçbir işe yaramayan basını cevap vermeli ama bir kısmının derdi maaşlarını on bin liraya nasıl çıkarırız diye kendi şirketlerinden hizmet bedeli faturaları kesmek, bir kısmının derdi dikiş nakış kursları yayınlamak, bir kısmı da zaten onun düşmanı da haberi dahi yok. Belediye evlerindeki radikal hala oğlu hariç kimseye itimat etmez, onun verdiği adamları belediyeye alıp görev verir. Bir de AK Parti’yle uzaktan yakından ilgisi olmayanlara görev verir. Onun dışında ne vekilleri dinler ne de dostu vardır. Sizin anlayacağınız Vezir Hazretlerini dahi aratmış bir siyasetçidir. Ancak biz hangi şartlarda olursa olsun doğru neyse onu yazmak zorundayız.
Şehrimize verilen su iki kaynaktan karşılanmakta. Bunlardan birisi Çakmak Barajı’ndan alınan su, diğeri ise sondaj kuyuları ve doğal kaynaklardır. Çakmak Barajı’ndan gelen suyun miktarı bellidir, DSİ onu verirken ölçüyor ama sondaj kuyularından temin edilen suların ölçülme imkânı yoktur. Samsun’da 1.356.079 kişi yaşamaktadır. Nüfusun yarısı Tekkeköy, Canik, İlkadım ve Atakum ilçelerinde yaşamaktadır. Bu ilçelerin içme suyu ihtiyacı da Çakmak Barajı’ndan karşılanmaktadır. Çakmak Barajı’ndan alınan su Selahattin Ereren Arıtma Tesisinde arıtıldıktan sonra debimetreyle ölçülerek şehre verilmektedir. Ocak ayından aralık ayına kadar bu ilçelere verilen su miktarı 60.100.800 metreküp olup bu ilçelerde yapılan tahakkuk miktarı da 40.429.108 metreküptür. Bu dönemde Samsun genelinde toplam tahakkuk miktarı da 69.116.134 metreküptür. Bu resmi rakamlara göre Tekkeköy, Canik, Atakum ve İlkadım ilçelerine kayıp kaçak oranının 1-40.429.108 / 60.100.800= %33 olduğu anlaşılmakta. Şehir nüfusunun yarısının yaşadığı ve debimetreyle ölçülen kayıp kaçak oranı %33 iken, ölçümü yapılamayan kısımda % 85-90’lık bir kayıp kaçak oranı olmalı ki ortalaması yüzde 64 olabilsin. Bu da mümkün olmadığına göre % 64 rakamının gerçekleri yansıtmadığı bir gerçek.
Türkiye genelinde şebekelere verilen sulardaki kayıp kaçak oranı %50’dir. Bu rakamı DSİ’den aldım. Samsun’daki kayıp kaçak oranı da ölçülen yüzde ellilik kısımdan %33 ölçülemeyen kısımda da %50 olduğunu varsayacak olursak ortalaması %40 seviyelerinde olur ki bu da Türkiye ortalamasının altında bir rakamdır. Kayıp kaçak oranlarının yüksekliğinin en büyük nedeni de boruların eskimesi ve yeraltı şebekesinin çok eski olmasıdır. Sayaca girmeden kullanılan kaçak su oranının yüzde 15 seviyesinde olduğu kabul edilirse bu oran da Türkiye genellemesinin altında bir orandır. SASKİ bu oranı düşürebilmek için son 1,5 yılda 38 bin yeni abone yapmıştır. Bir hanede dört kişinin yaşadığı varsayılacak olursa şehrimizde hala daha 152 bin kişinin abone olmadığı gözükmektedir, bu da ağırlıklı olarak kırsal kesimdir. Kayıp kaçak oranının azaltılmasının en önemli ayağı içme suyu şebekesinin yenilenmesidir. Bu bağlamda Bafra, Çarşamba, Canik ve Terme ilçelerinin içme suyu şebekelerinin yenilenmesi için ihale çalışmasının son aşamaya geldiğini öğrendim, bu da güzel bir gelişme. Günlerce bu konuyu gündemde tutan meslektaşlarım önce bu rakamları alsınlar ondan sonra yazıp çizsinler. Öyle bir müfettişin yazdığı kelimeyle bu işlerin detayı ortaya çıkmaz. İşte rakamlar, itirazı olan varsa hodri meydan. Bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.