OMÜ'YE REKTÖR ATANACAK
OMÜ; ülkemizin köklü üniversitelerinden birisidir. Hem tarihi geçmişi, hem öğrenci sayısı, hem yurtdışı öğrenci eğitimine hizmet vermesi, hem de tüm fakültelere sahip olması gibi bir takım özellikleri nedeniyle farklı olduğu görülmektedir.
Ülkenin sayılı ve sayılan üniversiteleri arasına giren OMÜ; akademik kadro ve çalışmalarıyla da göz doldurmaktadır. 50 bin üzerinde öğrenciye eğitim veren ve de başarısını tescil ettiren böylesi bir üniversiteyi idare etmek de, elbette ki tecrübe isteyecektir.
Her görüşten fikri akımların bulunduğuna geçmişten beri şahit olduğumuz OMÜ'de; dışarıda olan bizler pek fazla siyasi ve idari kavgalar duymadık. Ancak; geçmiş dönemde rektörlerin kendi düşüncelerini idari tasarruflarına yansıttıklarını görmüştük. Özellikle; 28 şubat post modern darbe sürecinde, başörtülü kız öğrencilere İlâhiyat fakültesinde dahi, baskı uyguladığını biliyoruz.
Son 15 yılını yakından takip ettiğim, rektörlerini de yakından tanıdığım OMÜ'de, ağustos ayının başında yeniden rektör ataması yapılacaktır. Müracaatların bitmesiyle, başvuru yapanlar arasından, kendi iç çalışma sestemine göre bir değerlendirme yapılacak, YÖK tarafından sayın Cumhurbaşkanına, atanmak üzere üç isim teklif edilecek, bağlayıcı olmayan bu üç ismin dışından da, sayın Cumhurbaşkanı takdir yetkisini kullanarak atama yapabilecektir.
YÖK'ün nasıl bir kriter aradığı, Cumhurbaşkanının konuyu hangi kriterlere göre değerlendirdiğini doğrusu bilmiyoruz. Zira; bazen öyle rektörlerin atandığını görüyoruz ki, bunların hiçbir şablona oturmadığana ittifakla şahitlik ediyoruz. Burada isimlerini zikretmemizin doğru olmadığına inandığımız öyle rektörler tanıyor ve biliyoruz ki, 50 m2'lik bir büronun idaresini teslim etmekte tereddüt edilecek kanaat oluşturmaktadırlar.
Samsun; kadim bir kültür ve medeniyet şehridir. Toplum mozayii bakımından çok seslilik vardır. Ama bu çok seslilik; kavga değil, sosyal ve kültürel zenginlik vesilesidir. Bazen sokaktaki simitçiden akademik derinliği olan cümleler duymak mümkündür. Samsundaki pazarcının bilgi hazinesi bile diğer illere göre daha fazladır. Kimin, hangi donanıma sahip olduğunu tahmin etmek zordur. Böyle bir toplumda yaşamak artı değerdir ama idarecilik yapmak da bir o kadar zordur.
Üniversite idarecilerini ve idare şeklini değerlendirmek bizim işimiz değil elbette. Ama üniversitelerden, toplumun beklentisini ifade etmek, tam da bizim gibi yazan-konuşan kimselerin işidir. Toplumun sesini idarecilere, idarecilerin yaptıklarını da halka anlatmak biraz da bize düşen sorumluluktur. Vatandaşın beklentisini iyi bilen üniversite idarecileri; yaptıkları hizmetleri vatandaşla daha iyi paylaşmaktadır. Vatandaştan kopuk olan üniversiteler; başarılı olsalar bile, eleştiriden kurtulamamaktadırlar.
Üniversiteler; üretip-yaptıklarıyla topluma inecek değildir. Onlar; toplumun seviyesini yükseltmek için çalışacaklardır. Çoğu kere, üniversitelerle ilgili eleştiri; toplumla barışık olmadıkları ve topluma inemedikleri doğrultusunda olmaktadır. Halbuki; üniversitelerden beklenen topluma inmeleri değil, yön vermeleridir. Bunu yaparken; toplum değerlerini merkezde tutarak; bilgi üretmeleri, tarım, sanayi ekonomi ve turizm'e katma değer sağlamalarıdır.
Sözünü ettiğimiz hizmet ve yaklaşımın karşılık bulması için; üniversite rekörünün halkı ve değerlerini tanıması, topumun ihtiyaç ve cevaplarını bilmesi, çözüm üretme husunda irade ve dirayet sahibi olması gerekir. Özellikle; ülkemizin genel siyasetini ve merkezi idarenin bakış açısının da dikkatle izlenmesi lâzım gelir. Merkezi idareyle kavgalı bir zihni yapıya sahip olan rektörün başarılı olma şansı yoktur.
Sözünü ettiğimiz bakış açılarını dikkate alarak atanacak bir rektör; hem başarılı olacak, hem de geçmiş yılların kayıplarını kısa sürede telâfi edecektir. Güzel hizmetlere atılacak imzaların, toplumdan destek görmesi; rektörün topluma güven vermesiyle mümkündür. Bu nedenlerle; OMÜ'ne atanacak rektörün söz konusu kriterlere uygun olmasını bekliyoruz. Bu konuda isim de verebiliriz. Adayların belli olmasından sonra, hizmet edeceğine inandığımız isimleri paylaşmaktan da çekinmeyiz.
Takdir yetkisine sahip olan sayın Cumhurbaşkanımızın, söz konusu atamalarda hassas davrandığına ve bu konuda yüksek dozda duyarlılık gösterdiğine inanıyoruz. En uygun ismi atayacağını bekliyoruz. Üniversite ve üst düzey idarecilik tecrübesiyle, toplumsal bakışı ve halk karşılığı olan bir aday üzerinde karar kılacağını düşünüyoruz. Bu özelliklere sahip, bir veya iki, en iyimser değerlendirmeyle, ancak 3 veya 4 aday vardır. Öncellikle YÖK, sonra da Cumhurbaşkanımız bu ideal ismi bulacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.