VAKIF KONUSU VEBAL GEREKTİRİR
Vakıf kelimesi Arapça bir kelime olup lügatte vekafe kökünden gelir ve durmak anlamı taşır, ıstılahta ise hayra verilen bir mülkün veya bir hayrın kıyamete kadar muhafaza edilmesi anlamında kullanılır. Vakıf konusu çok hassas ve bir o kadar da manevi sorumluluk gerektiren bir konudur. Vakfa ihanet edenin sonu hüsrandır, hem dünyası hem de ahireti perişan olur. Hüthüt kuşunun Süleyman Aleyhisselamla Kuran’da geçen kıssasının dışında bir de Kuran’da geçmeyip rivayetlere dayanan ve çok kullanılan bir kıssası vardır. Bu kıssada Süleyman Aleyhisselamın Hüthüt kuşunu azarladığı ve Hüthüt kuşunun bu azarlama sonrasında çok üzüldüğü ve Süleyman Aleyhisselama “Sana öyle bir iş yaparım ki dünyan da ahiretin de mahvolur” dediği, bunun üzerine Süleyman Aleyhisselamın “Sen küçücük bir kuşsun bana ne yapabilirsin ki” dediği, Hüthüt kuşunun da “Senin mülküne vakıf arazisinden bir parça toprak alır koyarım, dünyan da ahiretinde mahvolur” dediği rivayet edilir. Tarihte Vakıf konusunda ihanet eden hiç kimsenin iki yakası bir araya gelmemiştir. Bizatihi şahit olduğum birkaç olayı nakletmek isterim. Kurşunlu Caminin bitişiğinde bulunan tarihi çeşmeyle uğraşan bir şahsın felç olduğunu ve çok perişan bir halde bu dünyayı terk ettiğine şahit oldum. Aynı şekilde bir caminin bitişiğine yüksek katlı bina yapabilmek için önce o caminin dernek başkanı olup, daha sonra bitişiğindeki arsayı kat karşılığı alıp yüksek bina yapmak için muvafakat verdikten sonra caminin bitişiğine on katlı binayı diken adamın felç olduğunu ve perişan bir vaziyette bu dünyadan göç ettiğini de çok iyi biliyorum.
Bu örneklere çok daha fazlasını eklemek mümkün. Vakıf arazilerinin amacı dışında kullanılmasını isteyenlerin akıbetleri her iki cihanda da mahvolmuştur. Bunu neden yazdığıma gelince; Ayasofya Camiini müze olmaktan çıkaranlardan Allah razı olsun. Ecdadımız, dedemiz, Fatih’in duasına mazhar oldukları gibi İslam aleminin simgesi olan Ayasofya Camisini vakıf amacına uygun hale getirenlerden Rabbim razı olsun. İki cihanda da aziz olsunlar. Vakıf konusu gündeme gelince aklıma şehrimizdeki önemli konulardan birisi geldi. Bu konuyu siz değerli okurlarıma sunma zarureti hasıl olduğunu düşünerek kaleme alma gereği duydum. 100. Yıl Bulvarında bulunan İlim Yayma ve Eğitim Vakfının mülkiyetinde bulunan eski Gazi Belediyesinin karşısındaki iki binayla ilgili gelinen nokta beni fevkalade üzmekte ve arsaları vakfedenlerin de kemiklerini sızlatmakta. Nedir konu derseniz; orada iki bina mevcut, binalardan biri Kız İmam Hatip Lisesi olarak faaliyet göstermekte, diğeri ise hem yatılı öğrenci yurdu hem de düğün salonlarının bulunduğu binalar olarak faaliyet göstermekte. Bu binaların arsasının bir kısmını Samsun Belediyesi tapuya şerh koymak kaydı ile İmam Hatip Okuluna bağışlamış, kalan bir kısmını ise merhum Nuh Atay’ın kayınpederi Mehmet Baş ile Dr. Burhan Oran’ın akrabaları bağışlamışlar. Yurt olarak kullanılan binanın yarısını oluşturan kısmı İmam Hatip Okulu olarak yapıp İmam Hatip Okulu Derneği Milli Eğitim Bakanlığına tahsis ederek okul olarak faaliyet göstermeye başlamış. Daha sonra üst kısımdaki Kız İmam Hatip Lisesi olarak faaliyet gösteren kısım da Yüksek İslam Enstitüsü olarak faaliyet göstermeye başlamış. Yüksek İslam Enstitüsü oradan gidince orası da Kız İmam Hatip Lisesi olarak faaliyetine devam etmiş ancak okul yetmeyince benim İmam Hatip Lisesi dernek başkanlığım ve İlim Yayma Vakfı ikinci başkanlığım döneminde şimdiki yatılı bina kısmına ilave bir bina yapılarak Milli Eğitim Bakanlığının emrine verilmiştir. 1980 ihtilalinde bu okullara sıkıntı gelmesin diye İlim Yayma Vakfı kurulup binaların tapusu bu vakfa verilmiş, 28 Şubat sürecinde ticari alana çevrilmek istenmiş ama verdiğimiz mücadele sonucunda başarılamamıştır.
Bu binaların bunca emek vererek bu güne getirilmesinden sonra İlim Yayma ve Eğitim Vakfı yönetimi eski kuruculardan kimse kalmadan bu işlerde emeği olmayan genç jenerasyonun eline geçince ben dahil pek çok eski emeği geçen insanı vakıf üyeliğinden atmış, bu arsaları da ticari alana çevirebilmek için Milli Eğitim Müdürlüğüne yazı yazmıştır. 1980 ihtilalinde ve 28 Şubat postmodern darbe günlerinde muhafaza edilen binalar şimdi AK Parti iktidarında ticari alana çevrilip birilerinin rant beklentilerine heba edilmeye çalışıldığı, bu minvalde Milli Eğitime yazı yazıldığını üzülerek öğrenmiş bulunmaktayım. Zira o binaların arsasını verenler de binayı yaptırmak için para toplayıp yaptıranlar da binaya para veren hayırseverler de İmam Hatip için vermiştir. Bu amacın dışında yapılacak her işlem Vakfa, İmam Hatip Okuluna ve hayırseverlere ihanettir. Bu olay ziyadesiyle canımı sıkmakta hatta ve hatta canımı acıtmaktadır. Olayın sonuna kadar takipçisiyim, ilgili yerlerle tek tek görüştüm, bakalım sonuç ne olacak. Allah bunun hesabını hepimizden sorar. Şimdilik burada bu konuyu kapatıyorum ama takibimde olduğunu da hatırlatarak sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.