ONURLU YAŞAMAK
Dış görünüş itibariyle canlı gibi olmayan ama aslında bir yaşam şekline ve kendi dünyasında bir yaşam biçimine, özelliğine sahip olan taş, toprak kaya gibi statik yaratıklar da, kendi düzlemine göre yaratıcıyı zikrederler. Söz konusu bu varlıkların insan ve cinler dışında olanları, iradi değil idaridirler. Nasıl kodlanmışlarsa öyle yaşarlar.
Özgür iradesiyle yaşama sahip olan insanoğlu, her türlü söz ve davranışlarından Yaratıcıya karşı sorumludur. İnsanın fiziki ve ruhi zafiyetleri yüce Yaratıcı tarafından Kur'anda belirtilmiştir. Aceleci, nankör, şımarık vb. gibi olumsuz özelliklere sahip olduğu anlatılmıştır.
Peygamberimize en çok, en yakınında olan insanlar zarar vermiştir. Bunlar içerisinde akrabaları, komşuları, dost ve arkadaşları başta gelmektedir. İnsanların bütün özelliklerini bilen yüce Yaratıcı, iradelerinde serbest bıraktığı ama sonucundan da sorumlu tutulacaklarını bildirdiği insanlar için her dönemde model insanlar, yani Peygamberler göndermiştir.
Peygamberler, yaşantılarıyla bir yaşam modelini ortaya koymalarına rağmen, insanların önlerine konan ilahi kaynaklı olan bu yaşam modeline, yani Peygamberlere çoğu kere itibar etmedikleri görülmüştür. Peygamberler çok mütevazi olmalarına ve tevazuyu hayat biçimi hâline getirmelerine rağmen, insanların bir çoğu bu örnek insanlık modeline itibar etmemişlerdir.
İnsandan başka, konumu nedeniyle "Riyakâr" olan başka bir varlık yoktur. En güçlü fiziki yapıya sahip Arslan ve Kaplan riyakarlığı değil, gücünün tabii yansıması oranında duruş göstermektedir. Yanına gelenin pozisyonuna göre sahte tavır alıp, yapmacık cümlelerle, yapay varlık olduğunu gösteren de başka bir varlık yoktur.
İnsanın süfli ve en ucuz davranışlarından biri de, karşısındaki güce göre eğilip-doğrulmasıdır. Duruşu olan insan Yaratanının dışında hiçbir gücün önünde eğilip - doğrulmaz. Rabbının karşısında da riya yapmayıp, tevazu ile rüku ve secde yapar. Hele, insanlar arasında, gücünü; oturduğu emanet koltuktan alan güçsüzler vardır ki, onlar kadar gülünç hâle düşen başka varlık da yoktur.
Konjonktürel zihne sahip bu gibiler, oturduğu veya bulunduğu konumun ağırlığını ve sorumluluğunu da aşarak, karşısında bulunanın bilinen etki gücüne göre masasından emme basma tulumba gibi oturup, kalkarlar. Konum sahibi insanlar ne kadar adamlıklarının olduğunu koltuktan sonra anlarlar ancak. Rüşvet olarak aldıkları selamı amanet olarak bile göremezler. Bunların örnekleri tarih sayfalarında kayıtlıdır.
İnsan, onuru ile insandır. Onurunu, duruşuna dönüştürebilen insan da adam gibi adamdır. Özlenen ve sevilen adamlar da bunlardır. Onursuzluk, nifak alametidir. İlk bakışta bile anlaşılan olumsuzlardan uzak durmak adam/adem olmanın gereğidir.
Onurlu yaşamak erdemli bir yaşam sürmektir. Yokluk zorluk, varlık kolaylık, acılar sevinçler vb. hiçbir durum onurlu insanın duruşunu, tavrını ve düşüncesini esnetemez. Kimlikli kişi anlamına da gelen onurlu yaşamın sahibi; her yerde ve her zaman şahsiyetinin ve karakterini bulunduğu alana yansıtır.
İtibar ve onur kolay elde edilebilecek bir davranış biçimi değildir. Ama bu asil duruş çok çabuk elden gidebilir. Yıllarca asaletli duruşa sahip olan bir kimsenin, küçük bir yanlışla tüm bu asil kazanımlarından kaynaklanan itibarını kaybetmesi an meselesidir. Onur ve itibar kolay elde edilmez ama çok kolay elden gidebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.