REİSİ ŞEBAB GÖKLERİN TEPELERİN ŞEYTANI
Normalde bugün FETÖ operasyonları kapsamında hangi siyasetçinin yapılan operasyonlara nasıl müdahale ettiğini, hangi siyasetçinin bu nedenle koltuğunun altının boşaltıldığını, hangi siyasetçinin Başsavcılığa açıklama yaptırmak için devreye girdiğini yazıp bunu yapanlara lanetler okuyacaktım. Ancak yürümekte olan operasyonlara gölge düşer endişesiyle bu yazıyı daha sonraki bir tarihe erteleyip, pazar günlerinin alışılagelmiş tarihi Amisos kentinde yaşanan hikâyelerini yazmaya devam edeceğim. Yalnız bir hususa değinerek hikâyemize geçmek istiyorum. Bugüne kadar yazdığı hiç bir yazıya katılmadığım bir köşe yazarının dün Emniyet Müdürü ile ilgili yazdığı yazının noktasına virgülüne dokunmadan tamamının altına imzamı basarım. Neden basarsın, sen eskiden Emniyet Müdürü ile ilgili hep olumsuz şeyler yazıyordun şimdi bunu neden söylüyorsun diyenlerinizi duyar gibiyim. Benim kimseyle derdim yok. Derdim şehrin geleceği ile ilgili olduğundan bürokratların oturup kalktıkları mekânlardan tutun da beraber oldukları kişilere varıncaya dek her şeylerini takip etmek zorundayım. Emniyet Müdürü’nün ilk geldiğinde beraber olduğu veya ziyaret ettiği kişilere bakıldığında hiç de hoş bir resim çıkmıyordu ortaya. Ama 15 Temmuz sonrası yapılan operasyonlarda Emniyet üzerine düşeni yapıyor lakin bazı siyasetçiler yetkilileri arayıp müdahale edince Emniyetçilerin yapabileceği bir şey kalmıyor. Çok enteresandır geçenlerde OMÜ’den alınan bir öğretim üyesinin tutuklanması için savcılığa tezkere yazan emniyet görevlileri savcılığa gidince savcılığın bazı siyasetçiler tarafından arandığını ve öğretim görevlilerinin salıverildiğini öğrendiklerinde adamcağızlar perişan olmuşlar. Emniyet Müdürü’nün siyasilere karşı yapabileceği hiç bir şey olmadığı açıkça ortada. O nedenle bu insanlara müdahale eden siyasetçilere lanet olsun diyerek asıl hikâyemize girmek istiyorum.
Bugünkü hikâye kahramanımız tarihi Amisos kentinde yaşamış olan Reisi Şebap Göklerin Tepelerin Şeytanı adlı kişi. Bu ismi nereden almış derseniz bu zat Hizbulebyaz adlı fırkanın gençlerle ilgilenen kısmında görev aldığından Reisi Şebap unvanını almış. Aklı fikri göklerde ve tepelerde olduğundan Göklerin Tepelerin Adamı lakabını almış. Yaptığı işlerin tamamına yakını içerisinde bulunduğu hiziple uzaktan yakından ilgisi olmadığından da O’nu tanıyan herkes O’na Şeytan ismini layık görmüşler. Adamın yaptığı en ufak bir işi olmadığı gibi Reisi Şebap olmanın şartlarından birisi olan okuma, yazma ve yaş sınırını muhafaza etmek için okuduğu okulu bitirmek bilmezmiş. Üyesi bulunduğu hizbin lideri olan Tavil Racul(uzun adam) lakaplı lider Hanif dinine inanan ve inandıkları ile amel eden, aile boyu düzgün bir insan olmasına rağmen bu Şeytan’ın işi gücü zamparalık, alkol, çalışmadan ondan bundan para koparmakmış. Yaptığı hiç bir iş olmadığı halde ne iş yapıyorsun diye soranlara mektebi vusta olarak adlandırılan okulun yeme içme kısmı ile uğraşıyorum diyormuş. Ama öyle bir iş yaptığı da yokmuş. Günlük gideri üç yüz akçeden az olmayan Reisi Şebap Şeytan’ın geliri nerden derseniz mensup olduğu Hizbin iktidarda olması nedeniyle bazı Kanara( Bugünkü adı ile Belediye) Reisleri O’na destek veriyorlarmış.
Kimlerin destek verdiğine gelince, o zamanlar Amisos kenti nahiyelere bölünmüş ve merkezde bir, batıda bir, doğuda bir olmak üzere üç tane merkez nahiyesi varmış. Bu nahiyelerden doğudaki nahiyesinin Kanara Reisi olan Botokslu Teolog lakaplı zatı muhterem Şeytan lakaplı Reisi Şebab’ın tüm giderlerini başında bulunduğu Kanara’dan taemin ediyormuş. Ancak aralarındaki anlaşma gereği bunu kimse bilmezmiş. Reisi Şebap Şeytan lakaplı zat her siyasetçiye “Ben senin adamınım” diyerek hoş görünmeye çalışıp vaziyeti idare edermiş. Tranociris adlı kralın en büyük düşmanı olan Botokslu Teolog siyasetçinin adamı olmasına rağmen Tranociris’in dahi desteğini alacak kadar da kendisini gizlemeyi beceren Şeytan lakaplı Reisi Şebap geceleri eğlence merkezlerinde genç kızlarla her türlü işreti
İşler, paraları oluk oluk akıtır, alkol su gibi akar, güzel hatunlarla resim çektirmekten dahi çekinmez ama Hizbülebyaz’ın hiçbir yetkilisi bu duruma müdahale etmezmiş. Oysaki Hizbülebyaz’ın lideri Tavil Racul bunu bilmiş olsa, bırakın Şeytan lakaplı Reisi Şebab’ı azletmek, O’nu orada tutan her kim varsa tamamının canına okurmuş. Ama siyaset her dönemdeki azizliğini burada bir kez daha ortaya koyarak Reisi Hüzbüşşebap Göklerin Tepeletin Şeytan adamının ortalıkta yıllar yılı fink atmasına müsaade edermiş. Adamın suratını görseniz tam Şeytan suratlı bir adammış. Alkol almaktan yanakları kıpkırmızı olmuş, yaşı ilerleyip yaptığı işe engel olacak seviyeye geldiği dönemlerde dahi işini bırakmamak için her türlü alavere dalavereyi çeviren Şeytan’a destek verenler ahirette ne yaparlar onu da Amisos toplumu çok merak edermiş. Ama yerlerin ve göklerin tek yaratıcısı olan Yüce Allah’ın ne yapacağı belli, umarım Şeytan ve destekçileri tövbekâr olmuşlardır. Aksi halde ila Cehenneme zümerayı hakettikleri aşikâr ortada. Bugünlük de geldik hikâyemizin sonuna. Mutlu hafta sonları diyerek sözlerime son veriyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.