ŞEHRİMİZ İÇİN KAYIP
Bugün iki konuya değinmek istiyorum. Bunlardan ilki Çorum’a tayin olan Sayın Valimizle ilgili, ikincisi ise Büyükşehir Belediyesi’nin mühürlediği Sevgi Kafe’yle ilgili olacak. Yaklaşık kırk yıldan bu güne dek şehrimizde yöneticilik ve siyaset yapan insanları iyi tanırım. Mesleğimin gazetecilik olmadığı dönemlerde de siyasetle ilgilendiğimden şehirde yöneticilik ve siyaset yapan insanlarla ilgim olmuştur. Refah Partisi’nde görev yaptığım dönemlerde dahi ANAP, DYP ve MHP’de siyaset yapan yakın dostlarım olmuştu, bir kısmıyla hala daha dostluklarım devam eder. Aynı şekilde bürokraside de görev yapan dostlarım olmuştu. Bir kısmı Rahmet-i Rahman’a kavuştu, bir kısmı da sağ. Ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara hayırlı ömürler diliyorum. Merhum Erdoğan Cebeci’nin valiliğinden itibaren şehrimizde valilik yapmış bürokratları çok iyi tanır ve tahlil ederim. Merhum Erdoğan Cebeci’nin bir hayli hizmetleri olmuştu bu şehre, ondan sonra gelen valilerden Mustafa Demir çok kaliteli ve devletçi bir valiydi, adından Hüseyin Aksoy da iyi bir bürokrattı ve aynı zamanda da Merhum Erdoğan Cebeci’nin damadıydı. Ondan sonra bu şehre gelen en kaliteli, en çalışkan olan, hem devletin valisi hem de inandığı gibi yaşayan vali olarak Doç. Dr. Zülkif Dağlı’yı tanıdım. Dün gece yayınlanan Valiler Kararnamesiyle Çorum Valiliğine atanan valimizin gidişi şahsen beni ziyadesiyle üzmüştür. Neden üzdü derseniz; benim şahsımla alakalı bir durum yok ancak hem çalışkan, hem devletçi, hem kimsenin adamı olmayan, sadece devletin adamı olan ve geceli gündüzlü durmadan çalışan Sayın Valimizin gidişi gerçekten şehrimiz adına bir kayıptır. Uzağa değil yakın komşumuz olan Çorum’a atanmış olması sevindirici bir gelişme olsa da bana göre Samsun gibi bir büyükşehirden normal bir ile değil Samsun büyüklüğünde veya daha büyük bir şehre vali olarak atanması gerektiği kanaatindeyim ama siyaset böyle bir şey işte. Aynı parti de olsa hükümet değişikliğinde bürokratlar da değişiyor. Sayın Valimize Çorum Valiliğinin hayırlı olmasını dileyerek ikinci konumuza geçmek istiyorum.
Geçtiğimiz hafta akademisyen bir dostum Sevgi Kafe’nin tuvalet ve lavabolarının resimlerini attı. Lavabolar ve tuvaletler çok kötü durumdaydı, resimleri Mustafa Başkan’a attım, sağ olsun gereğini yapmış ve işletmeyi hijyen yetersizliğinden ve ruhsat almadığı gerekçesiyle kapatmış. Olay basına farklı yansıyınca başkanı aradım sağ olsun olayı tüm detaylarıyla anlattı. Olay şu; Sevgi Kafe’yi kiralayan şirketle yapılan sözleşme gereği tadilat yapıp işletme ruhsatı alacakmış, şirket tadilatı yapmış ancak ruhsat almamış. Sorun sadece bu da değil. Şirket, işletmeyi kiraladığından bu güne dek hiç kira ödememiş, belediye iyi niyetli davranıp tadilat yaptığından belli bir zaman kirayla ilgili zorlamamış ancak kira çok birikince şirkete gerekli yasal tebligatlar yapılmış, şirket yine ödemeyince de belediye teminatına el koymuş. Bunun üzerine şirket mahkemeye müracaat edip konkordato ilan etmiş ama mahkeme konkordatoyu kabul etmemiş. Zannedersem adli tatil bitişinde belediye işletmeyi tahliye ettirecek. Sizin anlayacağınız olay yazılıp çizildiği gibi değil, işin içerisinde kira ödememek ve sözleşmenin gereğini yerine getirememiş olmanın yanı sıra hijyen kurallarına uymamanın gereği yapılmış durumda.
Sevgi Kafe’nin bu şehrin en prestijli işletmelerinden birisi olmanın yanında en yoğun iş yapan, halkın teveccüh ettiği, dışarıdan gelen misafirlerin de yoğun ilgi duyduğu bir müessese olması hasebiyle halkın hizmetindedir. Böyle önemli bir müesseseyi kiralayanlar bu hassasiyeti dikkate alarak işletmeyi çalıştırmak zorunda olduklarını unutmamalılar. Ayrıca burası ilk kiralandığında yazdığım köşe yazısında kiranın çok yüksek olduğunu, işletmenin bunu ödeme konusunda zorlanacağını, bu kadar yüksek kira ödemeyi taahhüt edecek şekilde ihaleye girip ihaleyi almanın yanlış olduğunu beni okuyanlar bilirler. Maalesef bu tür yaklaşımlar tüm kamu kurumlarının işletmelerini kiralamada yaşanmakta. Daha önceleri Meşe Tesisleri’nde de aynı sıkıntılar yaşanmıştı, şimdi orayı Canik Belediyesi çalıştırıyor da ayakta duruyor, yoksa ayakta durması zordu.
Belediyelerin bu tür işletmeleri kiralamaları ekonomik bakımdan mantıklı olsa da hizmet noktasında ciddi sıkıntılar yaşandığını, müstecirlerin kira ödemede sorunlar yaşattıklarını göz önüne alarak bu tür işletmeler kiraya verilmeli. Olayın gerçek boyutunu sizlerle paylaşma gereği duydum. Zannedersem matlup hâsıl oldu, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.