SİYASET BU TÜR SÖYLEMLERİ AFFETMEZ
Yıllarca merhum Demirel’in dündür bugün bugündür sözünü eleştirip durduk, sadece biz mi eleştirdik derseniz elbette bizden ziyade siyasi muarızları bu sözü eleştirdiler. Siyasette bu tür söylemler çok geçerli söylemler değildirler, ayrıca bugün konuştuğunuz bir söz yıllar sonra rahatlıkla karşınıza çıkıp sizi mahcup edebilir. AK Parti’nin kuruluşundan itibaren toplum nazarındaki en önemli imajı da liderinin duruşu, söylemleri ve eylemleri ile söylemlerinin uyuşması idi. Ancak son yıllarda gelinen noktaya bakıldığında durumun çok farklı bir mecraya doğru gittiğini rahatlıkla görebilmekteyiz. Dün İsrail ile ilgili açık ve net bir biçimde biz görevde olduğumuz süre zarfında İsrail ile ilişkilerimiz normalleşme sürecine girmez diyenler şimdi tam aksine bir tavırla anlaşmalar yapabiliyorlar. Aynı şekilde dün Mavi Marmara olayı için dünyayı ayağa kaldırmak isteyenler şimdi bana mı sordunuz oraya giderken diyebiliyorlar. Aynı şekilde dün Bedelli askerlikle ilgili fakir çocukları doğuda askerlik yaparken zengin çocukları para ödeyip evlerinde oturmalarına karşıyım diyenler daha sonra bedelli askerlik çıkarabiliyorlarsa, ortada bir sorun var demektir.
İnsan hangi işi yaparsa yapsın, hangi meslek dalında olursa olsun konuşurken +ne konuştuğuna çok dikkat etmek zorundadır, dün söylediğini bugün unutabiliyorsa birileri belgeleri çıkarıp yüzlerine vururlar. Bakın biz ta dokuz yıl önce köşe yazısında bizim gazeteyle ilgili, tutmaz, kimse okumaz diyenleri bulup çıkartıp gözlerine sokmuş isek başkaları da aynı şekilde dünkü söylenenleri bugün yüzünüze rahatlıkla vururlar. Cemaatle ilgili aldatıldık diyenlerin daha sonra başka cemaatleri de kullanıp sokağa koyacaklarını bu fakir bu köşede defalarca yazmıştı. Hakikaten de gelinen noktaya baktığımızda dün Mavi Marmara gemisini İsrail’e karşı mücadelede siyasi malzeme modeli olarak kullananlar, şimdi kalkıp bize mi sordunuz da o gemiyle İsrail’e gitmeye kalktınız, diyebiliyor iseler emin olun ortada ciddi bir sıkıntı var demektir.
Hakeza Rusya ile olan münasebetlerde ilk yapılan açıklamalarla şimdiki duruma bakıldığında çok farklı bir pozisyon ortaya çıkıyor. Bu tür davranışlar siyasetin affedeceği davranışlar değildir. Devlet adamlığı veya siyaset adamlığı çok farklı bir şeydir. Yapılan her konuşma insanı bağlar, öyle çizdim oynamıyorum deme şansı olmayan bir iştir siyaset. Daha önceleri de defalarca yazmıştım, AK Parti’nin gerek Ortadoğu politikaları gerekse AB politikaları idealist Müslümanlık bakımından tam aradığım politikalardır. Ancak ülke yöneten insanlar için durum çok farklıdır, ülkede yaşayan ihracatçısından ithalatçısına, sanayicisinden iş adamına varıncaya dek herkesi düşünmek zorunda olan devlet adamları öyle popülist politikalar yapamazlar, kendi düşüncelerini söyleyebilirler ama kestirip atamazlar.
Bir dönemlerin moda siyasi aleti haline gelen Mavi Marmara Gemisi ve İHH şimdi ne durumda ona iyi bakmak lazım. Geçmişte İHH ile ilgili yazdığım yazıda gün gelecek bu insanlarla da Hükümet ters düşecek demiştim, nitekim bugün okuduğum bazı haberler ne kadar doğru yazdığımı bir kez daha ortaya koydu. Haber doğru mu bilmiyorum ama Cumhurbaşkanı aynen şunu diyor “Bana mı sordunuz oraya giderken?” diyor. Bu söylem bana göre yüzde bin doğru devletin başından izin almadan oraya gitmeye kalkmak Donkişotluktan başka nedir? Ama bunu şimdi söylemek doğru değil, zamanında söylemek lazımdı, şimdi söylemek yanlış bir söylem olduğu kanaatindeyim. Şahsen bu İHH’larla pek anlaşamam. Her ne hikmetse farklı bir yapıları var, içlerinde düzgün insanlar da var ama bir kısmı çok farklı yapıya sahip, alışılagelmiş Müslüman yapısı dışında bir yapıya sahip insanlar çoğunlukta bu kuruluşta, belki de ben yanılıyorum, ama bir türlü ne ben adamlara ısınabildim ne de onlar bana ısınabildiler.
Aslında bu olayın farklı bir boyutu daha var onu kimse söylemiyor veya söylemek istemiyor, Hükümetin gerek Ortadoğu politikalarında gerekse Rusya Politikasında Davutoğlu döneminin izleri silinmekte dersek daha doğrusunu yaparız kanaatindeyim. Zira Suriye, Irak ve Mısır ile ilgili dış politikamızın mimarı Sayın Davutoğlu olduğu bir gerçek. Belki Rusya konusu farklı olabilir ama ta 2012 yılında Davutoğlu ekibi Suriye’de Esed rejiminin, 2014 yılını göremeyeceğini söylüyordu ama 2016 yılının yarısı bitti hâlâ daha Esed dimdik ayakta. Türkiye’nin ise neredeyse dostu kalmadı. Bu politikalar devletler politikası bakımından fevkalade yanlış politikalar. Ülkede yaşayan insanları düşünmek zorundaysak, böyle politika olmaz. Olaya şehrimizden örnek verecek olur isek sadece tek kalemden bahsetsek yeter. Tavukçuluk sektörünün sıkıntıya girmesinin tek nedeni hükumetin yanlış dış politikaları oluşuğu açık ve net ortada. Sadece Ortadoğu’da tüketilen tavuğun yüzde yirmisini verse ülkemiz, inanın Tavukçular abad olurlar, inşaat sektörü hakeza aynı durumda, sebze meyve deseniz aynı durumda. Demek ki bu işler popülist politikalarla olmuyor, ülke menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapmak zorundadır devlet adamları, o nedenledir ki gelinen nokta güzel bir nokta ama geçmişte yapılan hataları tekrarlamamak lazım.
Sözlerime söz verirken İstanbul’daki menfur saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarınıza Allahtan rahmet diliyorum. Bir de yıllarca Milli Eğitimde Şube Müdürlüğü yapan ve sürekli görüştüğümüz, sevdiğimiz Adnan Aynur beyin rahmetli olduğunu duydum, fevkalade üzüldüm. kendisine Allahtan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Hoşça kalınız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.