SİYASETÇİLER NE İŞ YAPARLAR
Demokrasi hepimizin vazgeçilmez yönetim biçimidir, demokrasilerin de vazgeçilmezlerinin başında siyasi partiler ve o partilerde siyaset yapan siyasetçilerdir. Siyasetçiler de amatör ve profesyonel olmak üzere iki kısımdır. Seçimle iş başına gelmiş ve geçimini seçildiği yerden sağlayan siyasetçiler profesyonel siyasetçi, diğer siyasetçiler de amatör siyasetçilerdir. Daha anlaşılır bir tabirle söyleyecek olur isek belediye başkanlarından başlayarak milletvekilleri, bakanlar, parti genel merkez yöneticileri profesyonel siyasetçi, bunların altında siyaset yapanlar da amatör siyasetçilerdir. Amatör siyasetçiler kendi işlerinden kalan zamanlarda siyaset yapan insanlar olup, onların asıl amacı ülkeye, millete, partisine hizmet etmek olmalıdır. Ama uygulamada durum nedir derseniz, siyaset yapanların tamamına yakını ya geçimini sağlamak için, ya çoluğunu, çocuğunu devlet kapısında istihdam etmek için veya bir statü elde etmek için yapmaktalar.
Batılı ülkelerde siyaset yapan insanlar asla siyasetten nemalanmazlar. Ama bizde durum tam aksinedir; siyaset yapanların anlayışı bal tutan parmağını yalar mantığıdır. Bunun en bariz örneği siyaset yapmadan önceki mal varlıkları ile siyasete girdikten sonraki mal varlıklarına bakıldığında kimin siyasetten ne kadar nemalandığı açık ve net ortaya çıkar. Ama geçmişte siyaseten zengin olanların hangisi bugün ayakta derseniz onu da siz takdir edin, zaten herkes neyin ne olduğunu açık ve net biliyor. Bizim derdimiz kimsenin malıyla mülküyle değil ama siyaset yapan insanlar bu yazdıklarımı toplumun her kesiminin her fırsatta konuştuğunu da unutmasınlar. Toplum balık hafızalı değildir, kimin dün ne arabasına bindiğini, bugün nasıl Karunlaştığını çok iyi biliyor.
Gelelim vekillerin ne iş yaptıklarına… Son genel seçim olalı tam bir yıl oldu. Bir yıllık süreçte hangi siyasetçi ne yaptı derseniz, benim gördüklerimi sizlerle paylaşacak olur isek Bakan Çağatay Kılıç’ın yereldeki insanlarla işi yok. Kimsenin işiyle güçüyle uğraşmak gibi bir derdi de yok. O’nun hedefi Beyefendi’nin(Cumhurbaşkanı) gözünden düşmemek. O’nun gözünden düşmediği sürece aşağıda kim ne yaparsa yapsın umurunda değil. Parti teşkilatları bu konuda o kadar rahatsız ki anlatamam, bir dokun bin ah dinle. Bu insanlar şu veya bu şekilde seçimlerde çalışmışlar, emek vermişler, teşkilatlarda çalışmışlar, haklı olarak da şimdi etraflarındaki insanların işleri ile ilgilenip onların işlerine çözüm bulmak istiyorlar ama Bakan’a ulaşmaları mümkün değil. Ulaşanlar ne yapıyor derseniz, onlar da ulaştıklarına bin pişmanlar. Hiç birisinin işi olmuyor. Sosyal demokrat kökenli insanların dışında kimsenin işinin olmadığı kanaati herkeste mevcut.
Bakan’dan sonra bu şehrin en önemli siyasi makamında oturan kişi Çiğdem Karaaslan. İnsan olarak güler yüzlü, sevecen bir yapıya sahip ama şu ana kadar açılış törenleri, kurdele kesmeler, yurt dışı ve yurt içi seyahatlerinde Cumhurbaşkanı’na ve Başbakan’a refakat edip basına servis etmenin dışında hiç bir şey yaptığını görmüş değilim. Sırf bunu test edebilmek amacıyla kendisini arayıp ufak bir iş verdim, işin ne olduğunu da söyleyeyim, Anadolu Ajansı bundan dört beş yıl önce aboneliğimizi tek taraflı iptal etmişti. Nedeni de o zamanki Bölge Müdürü Harun Bey’e destek olmamızdı. Aradan onca yıl geçmesine rağmen hâlâ daha aboneliğimiz olmayınca Çiğdem Hanım’ı aradım, bu işi bir hallediver dedim, o da tamam dedi. Ertesi gün İlker diye birisi beni aradı ve konuyu öğrenmek istedi, ben de anlattım. Aradan neredeyse bir ay geçti hâlâ daha bizim işten ses soluk yok. İlker denen zatı muhteremi bizim personel bir iki kez aradı, zatı muhterem ya yemekteydi ya da müsait değildi. Dün aradılar bir hafta izne çıkmış; çok çalışmış ya arkadaşımız, izne ayrılmış. Neyse yerine bakan bir bayan bizim personele demiş ki “Çiğdem Hanım ilgileniyor haberiniz olsun ama işin olup olmayacağı konusunda bir şey söyleyemem”; nasıl ama yemede yanında yat, siyasetçi dediğin de böyle olur zaten, biz ilgilendik olmadı der geçersin.
Çiğdem Hanım’a bir mesaj yazdım ve dedim ki biz de bu siyaseti yaptık, böyle siyaset olmaz. Gerçekten de ben siyaset yaptığım dönemlerde bana gelen işleri ya halledip ilgilisine bilgi verdim veya olacak gibi bir durumu yoksa yine muhatabımı arayıp ilgilisine nedenini söyledim. Siyasetçinin işi gidip ötede beride konferanslar verip hava atmak değildir. Siyasetçinin öncelikli işi vatandaşın işini çözmektir. Şayet çözüm bulamıyorsa da bizzat muhatabını arayıp durumu anlatmaktır. Öyle aracılar üzerinden şöyleydi, böyleydi demek siyasetçinin işi olamaz. Biz gazeteci olarak bu kadar basit bir işi yaptıramadıysak vatandaşın vay haline. Siyasetçiler işlerini düzgün yapmak zorundadırlar. Onların işi o, bizim işimiz de yaptıkları şeyleri toplumla paylaşmaktır. İyi şeyler yaparlarsa onları paylaşırız, kötü şeyler yaparlarsa onları da paylaşırız, tercih kendilerinin. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.