SURİYE ve FİTNE
Bakara Suresi, 191. ayet: "Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir."
Bu Ayet-i Kerime' de fitnenin savaştan daha tehlikeli olduğu belirtilmektedir. Fitnecilik bütün dünyayı sarnış durumdadır. Özellikle Ortadoğu fitne ve fesatçılıktan dolayı kan gölüne dônmüş vaziyettedir. Cihat ruhuna inandırılmış "Allah Allah" nidalarıyla savaşan binlerce cihatçı müslüman kimle savaştığını, hangi dava uğruna malını ve canını verdiğini maalesef bilememektedir. Siyonist İsrail ve emperyal güçler için savaştığından haberi yoktur.
Din kardeşi din kardeşini öldürüyor, öldürmekle kakmıyor, zafer çığlıkları atıyorlar. "Öyle bir zaman gelecek ki kardeş kardeşi öldürecek, niçin öldürdüğünü bilemeyecektir." Bu manadaki Hadis-i Şerif şimdiki müslüman ülkelerin halini anlatıyor. Kan ve gôzyaşı sadece Orta Doğuda dökülmüyor, Sudan'da iç karışıklıklar ve çatışmalar yüzünden 15 bin insandan fazla insan öldü. 10 milyon insan yerinden edildi. Bu bağlamda Sudan Gazze'den kötü denilebilir. Irak üçe bölündü. Irak'ın bu hale gelmesinde Başta Amerika olmak olmak üzere siyonist güçler 3 trilyon dolar para harcadılar. Bu güçlerde paradan çok hakimiyet kurmaları önemlidir.
Orta Doğu petrol rezerv bölgesi bakımından çok zengin bir bölgedir. Dünya petrollerinin % 40'ı bu bölgede yer almaktadır. Ayrıca medeniyetlerin beşiği bu bölgedir. Jeopolitik ve jeostratejik açıdan dünyanın kalbi Orta Doğu Bölgesi' dir. Bu bakımdan bu bölge dünyanın dikkatini çekmektedir.
Orta Doğu'da uygulanan plân üç çerçevede ele alınabilir. Anlaşma, kuşatma, mezhep çatışmaları. Şu anda özellikle Suriye Bölgesi'nde mezhep çatışmaları yaşanmaktadır. Öncelikle Siyonist Güçler yöneticileri kendi emellerine hizmet edecek adamları yönetime getiriyorlar. Sonra bir gerekçe ile kuşatıp havadan bombalıyorlar, sonra da kara savaşında mezhep ve aşiret çatışmaları çıkartıyorlar. Bu arada silahları da kendileri veriyor. Böylece emellerine ulaşıyorlar. Suriye savaşı yaklaşık bir milyon insanın ölümüne , bir o kadar insan yaralanmasına sebep olmuştur. Öte yandan ülkenin savaş öncesi 23 milyonluk nüfusunun yarısının yerinden edilmesine neden oldu.
Ayaklanmanın bir iç savaşa dönüşmesiyle birlikte milyonlarca Suriyeli sınırı geçerek Ürdün, Türkiye, Irak ve Lübnan'a, bir kısmı oradan Avrupa'ya kaçtı. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın Pazar günü düşmesi, iktidarı elinde tutmak için Mart 2011’den beri verdiği mücadeleyi sona erdirdi. Esat'ın düşüşü, babasının 30 yıllık yönetiminin ardından genç bir reformcu olacağının umulduğu 2000 yılında Suriye'nin beklenmedik başkanı olarak geçirdiği ilk aylarla tam bir tezat oluşturdu. Sadece 34 yaşında olan Batı eğitimli göz doktoru ve nazik tavırlı Beşar Esat, teknoloji meraklısı bir bilgisayar hayranıydı.
Ancak Mart 2011'de patlak veren yönetimine karşı protestolarla karşılaştığında Esat, protestoları bastırmak için babasının acımasız taktiklerine başvurdu. Ayaklanma bir iç savaşa dönüşürken, müttefikleri İran ve Rusya'nın da desteğiyle ordusunu muhaliflerin elindeki şehirleri yerle bir etmek üzere serbest bıraktı.
Esat'ın gidişi, 54 yıldan az bir süredir devam eden Esat ailesi iktidarının da sonunu getirdi. Esat’ın halefinin belli olmaması ülkeyi daha da belirsizliğe sürüklemiş görünüyor. Hafız Esat 2000 yılında öldüğünde parlamento başkanlık yaş şartını hızla 40'tan 34'e indirdi. Beşar'ın yükselişi, tek aday olduğu ülke çapındaki bir referandumla kesinleşti.
İsyancılar başkente girdiklerini ve ordunun konuşlandığına dair hiçbir işaret olmadığını söyledi. Görgü tanıkları, arabalı ve yaya binlerce insanın el sallayarak ve “Özgürlük” sloganları atarak Şam'ın ana meydanında toplandığını ve Esat ailesinin yarım asırlık iktidarına son verdiğini söyledi.
İsyancıların önde gelen komutanlarından Ebu Muhammed el Colani bundan geri dönüş olmadığını ve grubun 2011'de Arap Baharı ayaklanmaları sırasında başlattıkları yolu devam ettirmeye kararlı olduğunu söyledi. Colani, güçlerinin Şam'ı ele geçirmesinin ardından Suriye devlet televizyonunda okunan açıklamasında “Gelecek bizimdir” dedi.
Yıllardır Esat liderliğindeki devletten uzak duran Batılı hükümetlerin, küresel çapta terörist olarak tanımlanan Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) etkili olmaya hazırlandığı yeni bir yönetimle nasıl başa çıkacaklarına karar vermeleri gerektiği konuşuluyor.
Şimdilik büyük bir belirsizlik var. Görünen o ki Eski Suriye diye bir şey kalmayacak. Suriye üçe bölünecek. Kuzey Suriye'de PYD -YPG öncülüğünde kukla Kürdistan Devleti kurulacak. Suriye topraklarinın büyük bir bölümü İsrail'e devredilecek. Şam ve çevresi de Tahrir el Şam’ın (HTŞ) öncülüğünde merkezi bir hükümet kurulacak. Bu süreç ebeyce zaman alacak. İç çatışmalar devam edecek. Mezhep çatışmaları körüklenecek. Bence zafer çığlıkları atmanın bir manası yok. Sözlerimi Ömer Hayyam'a atfedilen şu manalı mısralarla bitirmek istiyorum.
"Celladına aşık olmuşsa bir millet,
ister ezan ister çan dinlet.
itiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
müstehaktır ona her türlü zillet."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.