TARAFIMIZ BELLİ
Konumuza girmeden önce yurt dışında vefat edip yarın cenazesini kaldıracağımız Fuat Köktaş’ın bacanağı da olan Vahap Köktaş’a Allah'tan rahmet diliyorum. Ardından önceki gün vefat eden Milli Eğitim Müdürü Coşkun Bey’in babasına ve imam hatip lisesinde okul aile birliği ve dernek başkanlığım döneminde on bir yıl birlikte çalıştığım Süleyman Kodalak Hocama Allah’tan rahmet kederli ailelerine sabır diliyorum. Ölüm hepimize çok yakın, bu bilinçte olup hayatını bu minvalde devam ettirenlere selam olsun. Vahap Köktaş, merhum Mustafa Köktaş ağabeyin oğlu olup sakin ve samimi kişiliği ile tanınan bir insandı. Kalp krizinden vefat etmiş, Rabbim rahmeti ile muamele eylesin, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Süleyman Kodalak Hocamız da aynı şekilde çok mütevazı, beyefendi ve ahlaklı bir insandı. On bir yıllık birlikteliğimizde en ufak bir kırgınlığımız, dargınlığımız olmamıştı. En son geçtiğimiz yıl kendisini arayıp hasbihal etmiştik, emri hak vaki olmuş üzgünüz ama yapacak bir şeyimiz de yok. Rabbim cenneti ile müşerref eylesin diyerek konumuza geçmek istiyorum.
Şunu açık ve net belirtmek isterim ki biz tarafsız değiliz. Tarafımız nedir derseniz; doğruluk ve dürüstlüğün yanında, yanlış işlerin de karşısında olmaktır. İnancımız ve dünyaya bakış açımız da bellidir. Biz davaya bağlı oluruz, şahıslara asla biat etmeyiz. Davamızın lideri kimse ona inanır gereğini yaparız ama yanlış yaparsa onu da çekinmeden söyleriz. Kültürümüzün, imanımızın ve anlayışımızın gereği budur. Bazıları gibi liderimizin yanlışı doğrumuzdur mantığı bize terstir. Peygamberler dahi hatasız günah dediğimiz zelle işlemişler, Allahu teala da onları uyarmıştır. Bu ölçüye göre yaşar, bu ölçüye göre işimiz yapar, bu ölçüye göre Rabbimizin huzuruna gitmeyi isteriz. Ahmet kızmış, Mehmet gücenmiş, şunun hatrıymış, bunun parasıymış bizi ilgilendirmez. Doğru neyse onu yazmak bizim olmazsa olmazımızdır. Diyeceksiniz ki dostlarınızın yanlışlarını da yazar mısınız? Onları önce uyarırız, gereğini yaparsalar yazmayız. Yok hatada ısrar ederseler o zaman da gereğini yaparız. Bu detaydan sonra gelelim asıl konumuza. Son günlerde en çok yazılıp çizilen konulardan birisi Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterinin ve SASKİ Genel Müdürünün çocuklarını özel kalem üzerinden memur yapmaları konusudur.
Bu konuda yaptığım araştırma sonucunda ulaştığım bilgileri ve konuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşma gereği duydum. Bahattin Bey’in oğlu 2019 yılında Kocaeli'nde memur yapılmış. Bahattin Bey Kocaeli Büyükşehir Belediyesindeki genel müdür yardımcılığı görevinden 2012 yılında ayrılmış. Yani Bahattin bey Kocaeli Belediyesinden ayrıldıktan yedi yıl sonra oğlu özel kalemden memur yapılmış ise Bahattin Bey’i suçlamanın anlamı yok. Aynı oğlu Samsun Büyükşehir Belediyesine 2019 yılında nişanlısının Samsun’da olması nedeniyle tayini yapılmış. O dönemde Bahattin Bey, Samsun Büyükşehir Belediyesinde değildi ve dolayısı ile bu iki konudan ötürü Bahattin Bey’i suçlamak doğru olmaz. İlhan Bey’in çocuklarına gelince; çocuğu Tüpraş’ta çalışmakta iken dönemin genel sekreteri onu çağırıp özel kalemden memur yapmış, daha sonra da nakille SASKİ’ye geçmiş. O günkü genel sekreter kim derseniz şu andaki Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olan kişi o gün genel sekretermiş. Yani kendi imzası ile atadığı bir kişiyle ilgili şimdi geçmişte bu yanlışlar yapıldı deyip devri sabık yaratmaya çalışması doğru değil. Kaldı ki kendisi başkan olduktan sonra iki yılda kaç tane özel kalemden memur yapmış onu da söylesin. Ben biliyorum da yazmaya gerek görmüyorum. Şu da bir gerçek ki belediyelerde bu tür yanlışlar maalesef her zaman oluyor. Vezir Hazretleri döneminde çalışan bürokratların pek çoğunun çocukları şu anda belediyede amir, memur statüsünde çalışmakta. Benim büyük oğlum 2005 yılında üniversiteyi bitirdiğinde Vezir Hazretleri belediyede işbaşı yapmasını söylemişti, sağ olsun oğlum kabul etmemişti.
Bu dönem yapılan atamalarla ilgili şunu belirtmek isterim ki gerek SASKİ’nin gerekse başkanlık makamının özel kaleminden epeyce memur atamaları yapılmış. Bunlardan biri bir milletvekilinin yeğeni, bir diğeri eski Çarşamba belediye başkanı, bir diğeri şu anda genel sekreter yardımcısı olan Şenol Yıldız, bir diğeri bir müteahhit arkadaşımızın mühendis oğlu. Başkaları da var ancak net olanları yazdım. Bu atamalar ne kadar doğru kamuoyunun takdirine sunuyorum. Bana göre doğru değil, zira millet yıllarca KPSS’lerde sürünürken bu insanların istisnai kadrolardan memur yapılmasını doğru bulmuyorum. Biz doğru neyse onun yanında oluruz. Bu makamlar milletin malı ve emanet makamlar. Bugün sizdeyse yarın başkasında olacağını unutmayınız. Emaneti korumak sadece parayı muhafaza etmek değildir. Yaptığınız atamalardaki hakkaniyet ölçüsünden tutun da verdiğiniz işlerdeki liyakate varıncaya dek her şeyin ruzi mahşerde hesabının sorulacağını unutmayınız. Rabbim emanetleri hakkıyla koruyanlardan eylesin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.