TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ ZORDA
Siyaset konuşurken ülke gerçeklerini göz ardı edemeyiz. Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik durum belli, seçim dönemi olmasına rağmen ekonomi çok rahat değil, esnaf perişan. Tüccar aldığı krediyi ödeyebilmek için yeniden kredi çekip krediyle kredi borcunu ödüyor. Hangi esnafla konuşsam hepsi dertli, eskiden esnaflık aranan meslek, memurluk ise elinden bir iş gelmeyenlerin yaptığı meslek iken şimdi herkes memur olmak için can atmasının nedeni de ticaretin gün geçtikçe zorlaşmasıdır. Yanında tek bir personel çalıştıran küçük çaplı bir esnafın kirası, elektriği, suyu, personel maaşı ve SSK toplamı asgari on bin liradır. Esnafın bu parayı karşılamak için en az otuz bin liralık iş yapması gerekir ki bu da günde en az bin lira ciro demektir. Bırakın günde bin lira ciro yapmayı esnafın bir kısmı siftah yapmadan dükkân kapatıyor. Hâl böyle olunca da ekmek satan büfesinden, marketine kadar herkesin aklı fikri kapağı resmi bir kuruma atmakta. Bunu da kimseye çok görmüyorum ama bu konuda Devletin bazı politikalarını doğru bulmuyorum. Örneğin köyden şehre göçün mutlaka önüne geçilmeli, eskiden köyde yaşayanların nüfusa oranı yüzde seksen iken şimdi tam tersine bir durum söz konusu, nüfusun yüzde sekseni şehirde yaşıyor.
Hâl böyle olunca da şehirdeki yaşam kalitesi de düşüyor, gelir adaletsizliği de oluyor, tarım sektörü gün geçtikçe geriliyor. Hükümetin geçen yıl köye dönüş konusunda ortaya koyduğu projeler sayesinde biraz olumlu sonuçlar alındı ama çok yetersiz. Bu konuda yapılması gereken çok önemli projeler var. Hollanda bizim Konya ilimiz kadar yüzölçümü olan deniz seviyesinin altında küçücük bir Devlet ama adamlar tarım konusunda Dünyayla yarışıyorlar. Neden böyle derseniz öncelikle Devlet tarıma ciddi anlamda desteklemeler veriyor, tarımda iş gücünü azaltan makineleşme konusunda çok güzel çalışmalar yapmışlar. Özellikle hayvancılıkta kullanılan robotlar konusunda dünyaya ihracat yapacak noktaya gelmişler. Ülkemizde gerek küçükbaş hayvancılık gerek büyükbaş hayvancılık gerekse kanatlı hayvancılık konusunda çok geride kaldığımızı söylemeden geçemeyeceğim. Et ve Süt Kurumunun elinde elli bin ton kırmızı et stoku var. Bu eti neden eritememiş, çünkü bir yandan vatandaşa ucuz et yedireceğim diye ithalatın kapısını açarken diğer yandan da yerli üreticinin girdi maliyetleri yüzde yüz artınca işin içinden çıkılmaz bir hâl almış.
Kanatlı hayvancılıkta beyaz et konusunda özellikle şehrimizde dört yıldan beri tam bir rezalet yaşanmakta. Köytür firması iflas erteleme talep etmiş. Mahkeme de bu talebi yerinde görerek iflas erteleme vermiş ve denetim kayyumu atayarak yönetimi Sinan Çakır’ın uhdesinde bırakmış olması üreticiyi adeta perişan etmiştir. Yaz aylarında artan beyaz et talebini karşılamakta zorlanan Köytür firması, üreticilere yaptıkları üretimde harcadıkları maliyet parasını dahi ödemeyerek bu insanları adeta perişan etmiştir. Bir üretici 45 günlük üretim boyunca 50 bin liranın üzerinde harcama yapar ama Köytür firması ona bunun karşılığında beş bin lira gibi komik bir rakam öderse bu üretici bu işin altından nasıl kalkacak? Mahkemenin Köytür’e verdiği süre dört yıldı. Bu yılın sonunda bu süre doluyor. Kanaatimce Köytür firması yaz sezonu ne alırsak kârdır mantığıyla hareket ederek kışa gelince kepenk kapatacaktır. Bu arada olan üreticiye olacaktır, Sinan Çakır üreticiden gelen seslere kulak tıkayıp, Ankara’da TOBB’da Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun yanında zamanı geçirmenin dışında en ufak bir uğraş vermemekte. Önümüzdeki nisan ayının 10’unda Köytür’ün mahkemesi var. Kanaatimce mahkemeye sunulacak olan raporu geciktirip mahkemenin adli tatil sonrasına bırakılmasını temin edip bu yaz sonuna kadar üretim yapıp yaz ayındaki üretimi de yapıp daha sonra mahkeme sonu olan dört yıllık süre sonunda mahkemenin vereceği kararı uygulayacaklar.
Normal şartlarda şimdiye kadar Köytür’e birkaç müşteri çıkmış ve çıkan müşterilerin Köytür’ün % 60’ını alıp idaresini de almak istedikleri ancak Sinan Çakır’ın buna razı olmadığı, yönetimi bırakmak istemediği bilgisi geldi. Şayet bu bilgi doğruysa Sinan Bey gerçekten çok yanlış yapıyor. Burada bu kadar insanın mağduriyeti söz konusu, insan azıcık vicdanını dinleyip bu insanların mağduriyetini giderir. Malatya’da da iki tane entegre tesisi iflas erteleme istemiş ama Malatya’nın seçilmişleri derhal olaya müdahale edip konuyu çözmüşler. Burada önce Sinan Çakır’ın bu işin çözümü noktasında samimi olması gerekiyor. Geçtiğimiz hafta Çiğdem Karaaslan’la Köytür’de bir kahvaltı yaptıklarını ve Çiğdem hanımın 50 milyon liralık kredi sözü verdiğini öğrendim ancak hiç akıl işi değil, keşke olsa da bu insanlar rahatlasa ama nerde... Yaklaşık yüz tane büyük kümesin olduğu bu bölgenin en önemli sorunlarından biri haline gelen bu sorunun bir an önce mutlaka çözülmesi lazım. Umarım ilgililer gereğini yaparlar da bu şehre büyük bir iyilik yaparlar. Bugünlük de bu kadar, Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.