YAPILAN YANLIŞLARI GÖRÜNCE KIZDIĞINIZ İNSANLARA DAHİ SAHİP ÇIKIYORSUNUZ

                YAPILAN YANLIŞLARI GÖRÜNCE KIZDIĞINIZ İNSANLARA DAHİ SAHİP ÇIKIYORSUNUZ 

                Toplum olarak öyle bir hale geldik ki işimize gelmeyen her şey doğru dahi olsa tepki verip yanlış  diyoruz, inandığımız doğrultuda veya mensubu olduğumuz siyasi partinin lehine yazılan yazılara eyvallah derken düşüncemize aykırı düşen doğrulara dahi tahammül göstermeyecek kadar sabırsız bir toplumuz. Doğrusunu ararsanız sabır konusunda ben de kendimi eleştiriyorum, yanlış gördüğüm bir olaya anında müdahala edip düzeltilmesini istiyorum, belki biraz sabretsem olay kendiliğinden düzelecek ama yapım gereği sabredemiyorum. Ancak  yanlış yaptığımda hatamı söyleyenlere haklı olduklarını söylemekten asla çekinmem, insanlar her zaman hata yapabilirler, önemli olan hatayı anladığımızda düzeltmektir. Bunu neden söylediğime gelince bazı  anlama özürlü arkadaşlar yazdığım yazıları ısrarla anlamak istemediklerinden  benim ne yazdığıma değil onların işine gelip gelmediğine bakarak yorum yazmaktalar, ben de o yorumları ısrarla ve inatla onaylıyorum sadece  terbiyesizlik edenlere hadlerini bildirip geçiyorum. Merhum Bülent Ecevit, Devletler hukukunda ve siyasette ezeli dostluk ve ebedi düşmanlıklar olmaz derdi. Bu söz çok doğru bir söz, çok kızdığınız ve eleştirdiğiniz bir insan düzgün bir iş yaptığında onu takdir etmek zorunda kalırsınız çok sevdiğiniz bir insan da yanlış bir şey yaptığında onu eleştirmek zorundasınız, hayatın gerçeği de budur zaten.

                Geçtiğimiz hafta yazdığım bir köşe yazısında uzun adama destek vermek adına Büyükşehir de adaya bakılmaksızın Ampulün üzerine mührü basacağımı belirtince öyle ciddi tepkiler aldım ki anlatamam, oysa bunun gerekçesini tüm detayları ile açıkladım, hatta bazı iş adamları Vezir Hazretlerini desteklemek adına ilan vermek istediler bu yazıyı yazdığım için olmaz deyip reddettim, endişemi bu yazıyı bu ilanları almak için yazmış pozisyonuna düşmekti o nedenle de ilanları almadım. Oysa ki biz gazeteyiz bu tür ilanlarla dönüşürüz ama biz yaptığımz işi inancımız gereği yaptığımızdan olayın ekonomik boyutuna bakmaksızın dik durmamız gerektiğinden bu ilanları dahi alma gereği duymadık ve yaptığımızdan da asla pişman değiliz. Bu konuyu tam geçiştirmek üzereyken Başbakan'ın  Samsun'a geldiği gün Miting alanında yaşanan bazı olayları öğrenince buna benzer ikinci bir konuyu ele almak zorunda kaldım, bugünkü yazımızın konusu da o olay. Olay nedir derseniz malumunuz biz Metro grubu ve Galip Öztürk Bey'le ters pozisyondayız hatta  Galip Bey bize 30.000TL lık manevi tazminat davası açtı ve kaybetti. Galip Bey'in önceki gün Sabah Gazetesine verdiği demeci  görünce çok hoşuma gitti ve  ona destek  vermenin bir görev olduğuna inandım. Zira bir iş adamı için öyle bir beyanat vermek hem çok zor hem de çok riskli bir durum, paralel yapı her ne kadar Başbakan tarafından dışlanmış ise de bu insanlar hala daha kamu kurumlarında varlar ve hakimiyetleri sanılandan daha fazla. Galip Bey'de bunun farkında olmasına rağmen bu beyanatı inancı ve duruşu gereği verdiği kanaatindeyim.

                Galip Öztürk Başbakan Samsun'a geldiği gün Cumhuriyet meydanındaki Metro bürosunun önüne “Kaderimiz aynı yolumuz aynı” “Dik dur Metro seninle” ve  “Samsun'a hoş geldiniz Dünya lideri” şeklinde bir kaç pankart astırıyor. Bu yağcılık değil Samsunlu bir iş adamının şehrine gelen Başbakan'a sahip çıkmasıdır, kaldı ki Başbakan önceki akşam ortak yayında bizzat Galip Öztürk isminden bahsederek ona yapılanları anlatmış olması ona olan sevgisinin açıkça beyanıdır. Galip Öztürk'ün bu güzel girişimini bazı aklı evvel siyasetçiler kıskanıp pankartları indirtiyorlar. Sadece pankartları indirtmekle kalmayıp adamın Cumhuriyet meydanındaki bürosunun camına astığı afişleri dahi kaldırtmak istiyorlar ama görevliler buna izin vermiyorlar, zira orası özel şahsa ait bir mekân kimse karışamaz. Yapılan bu yanlışlıkla ilgili güvenlik görevlilerine soru soran Metro görevlilerine verilen cevap parti yöneticilerinin bu talimatı verdikleri, o nedenle yapmak zorunda kaldıkları yapılandan kendilerinin de rahatsız oldukları şeklinde bir cevap olması da çok manidar.

                Şimdi  siz değerli okurlarıma soruyorum bu işi yapan zavallılar Galip Öztürk'ün karşısına çıktıklarında elli takla atan kişiliksiz insanlar, biz ise Galip Öztürk'le mahkemelik olan insanlarız ama işin garip yanı Galip Öztürk'e yapılan bu yanlışı biz çıkıp haykırıyoruz onlar ise yanına vardıklarında ellerini önlerine bağlayıp ağamsın paşamsın beyim deyip arkasından her türlü tezgahı çeviriyorlar. Biz de mahkemelere  gidip ifadeler  veriyoruz. Bize çizginden taviz verdin diyen arkadaşlara soruyorum Galip Öztürk'e yaplıan bu hareketi yapanlar mı ilkeli, dik duruşlu, şerefli adamlar? yoksa onun mahkemeye vermesine rağmen ondan en ufak bir menfaati olmadan bu yazıyı yazan kişi mi daha ilkeli ve şerefli siz takdir edin. Her zaman ısrarla söylediğim bir sözü tekrar ederek sözlerime son vermek istiyorum, biz hiç bir zaman sapla samanı karıştırmadık insanların gücü, makamı ne olursa olsun yanlış yaptıklarında yazdığımız gibi doğru yaptıklarında da yanlarında olmaktan asla çekinmedik yani sizin anlayacağınzı hiç bir zaman sapla samanı karıştırmadık. İşte bu yazıyı da bu nedenle kaleme aldık, bu yanlışı yapan arladaşlara tavsiyem erkeklik pantolon giymekle veya erkeklik organıyla olmuyor, erkeklik kendine güvenle, kimsenin arkasından tezgâh çevirmeden gerektiğinde karşısında dimdik durmakla oluyor haberleri ola. Kalın sağlıcakla                                                                                             

                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR