Yazılması gereken o kadar .....
Yazılması gereken o kadar çok insan var ki!..
Yazdığım yazılarla ilgili gittiğim dost meclislerinde; falancayı ne zaman yazacaksın, filan adam şöyle yapmış, bilmem kim faizcilik yapıyormuş haberin var mı? Falanca adam meclis üyesi olmak istiyormuş, gayesi malı götürmekmiş gibi tavsiye niteliği taşıyan söylemlerle karşılaşıyorum. Söyleyenlere bakıyorum aynı yolun yolcuları, söyledikleri ile ilgili aynı şeyleri ben de biliyorum, ancak yazmaya kalksam günlerce yazmam gerekir.
Samsun, Büyükşehir statüsünde kasabadan farksız bir il. Sebebine gelince, o kadar insan birbirini tanıyor ki; Ahmetle ilgili bir şey söylesen, Mehmet ya akrabası ya arkadaşı çıkıyor. Hepsini yazmaya kalksan yazmakla bitmiyor, ben şöyle bir eleme yaptım; toplusal görevler üstlenmeye talip olan, ancak işi gücü yanlışlarla uğraşmak olan insanları yazıp, gerisini yazmayı düşünmüyorum. Örneğin adamın işi gücü faizcilik, ama bunu başka ad altında yapıyor ve insanların canını acıtıyorsa, canı acıyan insanların şikâyetçi olmaması durumunda problem yok. Çünkü onlar hak ediyor ki o adamlarda onlara zulmediyor. Yok insanlar hak etmediği halde bir boşluğa düşüp, birileri de onlara zulmediyorsa, onları yazmak bizim boynumuzun borcu.
Gerek il genel, gerekse belediye meclislerinde görev almak isteyen arkadaşların yukarıda bahsettiğim hassasiyete uymaları gerektiğini, hayatında adam dolandırmak, kumar oynamak, zamparalık yapmak, devleti ve insanları dolandırmak, siyaseti menfaati için yapmak, gibi geçmişinde hataları bulunan arkadaşlarımızın bu görevlere talip olmamaları gerekir. Aksi halde yaptım ama kim nereden bilecek mantığı ile hareket edenler, unutmasın ki; benim hüthüt kuşlarım olup biten her şeyden haberdardırlar. Örneğin adam yıllar yılı siyasetin içerisinde menfaati için bulunup, her iktidar döneminde bazen kardeşi, bazen babası, bazen de kendi marifeti ile kamudan bir takım ihaleler almış. Oranın mutfak dolabını, buranın bilmem ne tezgâhını, şuranın tadilat işini alıp malı götüren adam, ben Büyükşehir Belediyesi"nde görev yapar iken, benden nemalanamayacağını anlayınca bana düşman kesildi. Milleti bürosunda toplayıp, aleyhimde kulisler yapan adamın şimdi de herkese mesaj çekip, il genel meclisi üyesi aday adayı falanca demesi hiç doğru bir hareket değil. İl genel meclisi üyeliğini bu şehirde en son yapabilecek adam bile değil bu arkadaş. Zira kültürü yok, tahsili yok, dürüstlüğü yok, kişiliği bozuk neyine güvenip, yola çıkmış merak ediyorum doğrusu. Öte yandan daha önce mahalli idarelerden sorumlu il başkan yardımcılığı görevini yürütmekte iken, Büyükşehir Belediyesi"nin tüm sebze ve meyvesinin alımının kendisinden yapılmasını isteyen arkadaşımızın, şimdi meclis üyeliğine müracaat etmiş olmasına ne demeli? İnsanlar siyaseti kendilerine menfaat temin etmek veya birilerinin uydusu olmak için yapıyorlarsa bunu toplum bilmeli. Sizin anlayacağınız kim neyi neden yapıyor, gayesi, hedefi, nedir? Bunu toplumla paylaşmak bizim görevimiz.
Gelelim şehirde yanlış yapan bazı ticaret erbabına; Son birkaç aydır yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bankaların kredileri kapatması veya bazı kredileri geriye çağırması neticesi zor durumda kalan bazı iş adamları, soluğu piyasadaki faizcilerde almak zorunda kaldı. Aslında bu devletin ayıbı, bugün piyasada iş yapmakta olan büyük ve orta hacimli işletmelerin tamamına yakını, kredi kullanmaktadır. Bu eşyanın tabiatı gibi bir şeydir. Siz devlet olarak bu işletmeleri piyasadaki faizcilere mahkûm ederseniz, vay haline iş adamının! Faize para veren bazıları bunu mal üzerinden yaparken, bazıları da araba üzerinden yapıp, aylık% 8"lere varan faizleri bindirince taksitlere, çık çıkabilirsen işin içinden. Parayı ödeyebilmek için fiyata yansıtsa, satma imkânı yok. Yansıtmasa ödeme imkanı yok. Ondan sonra da kriz var deyip, işin içinden çıkıyoruz. Kriz olduğu bir gerçek ancak; krizden daha fazla, fırsatçılık olduğunu da unutmayalım. Borçlu krizi bahane edip, borcunu ödemiyor, alacaklı alacağını alamayınca üretim yapamıyor. Üretim yapamayınca mal satıp borcunu ödeyemiyor. Sizin anlayacağınız her şey zincirleme birbirine bağlı, bir halka kopunca dağılıp gidiyor.
İşi gücü ticaret adı altında faizcilik yapmak olanların yakında ipliğinin pazara çıkacağından, kimsenin endişesi olmasın. Hoşçakalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.