YENİ SİYASİ YAPILANMALAR

Her yazımızda olduğu gibi bugünkü yazımıza başlamadan bir hususa değinmek istiyorum. Bir önceki köşe yazımda vezir hazretleri döneminde işe alınan Volkan Kanbolat’ın gazetecilik tecrübesi olmadığı halde işe alındığını yazmıştım. Önceki gün Volkan Kanbolat aradı daha önce Ankara ve İstanbul’da bazı gazetelerde çalıştığını belirtti. Bu detayı sizlerle paylaşma gereği duydum. Ben kimsenin işine son verilmesinden mutlu olmam ancak her başkanın kendi ekibini kurma hakkının olduğunu, bu minvalde başkan Demir’in kurduğu ekiple ilgili kimsenin eleştiri yapma hakkına sahip olmadığı kanaatindeyim. Sadece Demir’in değil, yeni seçilen diğer başkanların da aynı hakka sahip olduklarını düşünmekteyim. Bu konuda eleştiri yapanların asıl gayelerinin bu olmadığını, olayın perde arkasında farklı beklentiler olduğunu çok iyi bildiğimden o yazılıp çizilenlere gülüp geçmekten başka bir şey söylemiyorum. Bu konuyu şimdilik bu kadarla geçiştirip gelelim asıl konu başlığımıza.


İnsanlar nasıl ki doğup büyüyüp ölürler, siyasi partiler de aynı şekilde doğup büyürler, ardından da ölürler. Bu güne kadar ülkemizde doğup büyüdükten sonra ölmeyen tek parti CHP’dir. CHP’nin diğer partilerden farklı tarafı ülkemizde yaşayan sol seçmen sayısının % 30’ların üzerine çıkamamış olması ve solda kurulan tüm partilerin sonunda CHP çatısı altında birleşmek zorunda kalmalarıdır. Bu birleşme tabelada olmasa dahi tabanda mutlaka gerçekleşmiştir. Merhum Ecevit’in kurduğu DSP % 21’lere kadar oy almış, Başbakan çıkarmış bir parti olmasına rağmen sonunda % 1’lere inmiş ve tabanının tamamı CHP’ye kaymıştır. Onun dışında kurulan küçük partiler varlıklarını dahi gösteremeden yok olup gitmişlerdir. Ama ülke seçmeninin geride kalan %70’lik bazen %80’lik seçmen grubunu oluşturan partiler, bir hayli isim ve lider değiştirerek yollarına devam etmişlerdir. 


Tek parti düzeninin kaldırılıp çok partili sisteme geçtikten sonra kurulan Demokrat partinin lideri merhum Menderes’in 1960 ihtilali ile iktidardan uzaklaştırılıp idam edilmesinden sonra kurulan Adalet Partisi 1980 ihtilaline kadar gelmiş, ihtilalde kapatılmış, ardından 1987 yılında yapılan referandumla dört liderin siyasi yasakları kalkmasıyla birlikte Süleyman Demirel Doğruyol partisiyle siyasi hayatına devam etmiştir.  1980 ihtilalinden sonra kurulan MDP, Halkçı Parti ve ANAP, 1983 yılında yapılan seçimlerin ardından merhum Özal’ın başında bulunduğu ANAP iktidar olmuş, merhum Özal’ın 1987’de Cumhurbaşkanı olmasının ardından Yıldırım Akbulut’la yola devam eden ANAP, Mesut Yılmaz’la ciddi bir eksen kayması yaşamaya başlamış, 2002 seçimleriyle siyasi mevta olmuştur. 1969 Yılında Merhum Erbakan’ın liderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi 1970 yılında kapatılınca bu kez Erbakan hoca MSP’yi kurmuş, 1980 ihtilaline kadar MSP ile siyasi hayatına devam etmiş, 1980 ihtilalinden sonra tüm partiler gibi MSP de kapatılmış, Erbakan hoca da 1987 yılında siyasi yasağı kalkınca Refah Partisi ile siyasete devam etmiş, 1996 yılında aldığı % 21 oyla Başbakan olmuş, ardından 28 Şubat post modern darbesiyle iktidardan uzaklaştırılıp Refah Partisi de kapatılmış, Merhum Erbakan Hocaya da beş yıl siyaset yasağı getirilmiştir. Refah partisi yerine kurulan Fazilet partisinde uzun bir zaman Recai Kutan liderlik etmiş ama o da kapatılınca 2002 yılında Refah Partisinden iki parti çıkmıştır. Fazilet partisinde siyaset yapanlardan gelenekçiler olarak adlandırılan kesimi Saadet partisini, yenilikçiler olarak adlandırılan kesimi ise AK Parti’yi kurdu. AK Parti’nin ilk Başbakanı Abdullah Gül idi, Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağı kalkınca Başbakan oldu ve ardından 17 yıllık siyasi iktidarı başlamış oldu.


AK Parti’nin 17 yıllık iktidarında başta ekonomi, sağlık ve ulaştırma konularında pek çok başarılar sağlamış olan AK Parti son 2-3 yılda inişe geçti. Başta sağlık olmak üzere ekonomide de ‘SOS’ vermeye başlayınca artık toplum yeni arayışlara girdi ve bunu hem 31 Mart’ta hem de 23 Haziran’da açıkça ortaya koydu. Başta AK Parti lideri olmak üzere üst düzey yöneticilerin ‘mesaj alındı’ ifadeleri ile icraatları arasında en ufak bir uyumun olduğu da söylenemez. Şahsen benim algıladığım, kendilerini düzeltmek yerine acaba ne kadar daha götürürüz mantığında olan insanlar işbaşında tutulmakta. Bu politikalar devam ederse ki edeceğe benziyor, önümüzdeki yıl erken seçime hazır olalım. Yeni kurulacak siyasi partiye gelince; kuracağı oluşuma bağlı, şayet geniş tabanlı bir oluşum yaparlarsa tutar. Yok, siyaseten bitmiş insanlardan ekip kurarlarsa hiçbir şey çıkmaz onlardan. Ama şu bir gerçek ki AK Parti siyaseten yıpranmış durumda, vatandaş yeni arayışlarda, Cumhurbaşkanı’nın bunun farkına hâlâ daha varmadığı kanaatindeyim. Şayet farkına varıp gereğini yaparsa toparlar, zira toplum mühendisliğini ve siyaseti çok iyi biliyor ama yanındakilerin etkisiyle yanlış işler yapıyor. Umarım gereğini yapar diyerek sözlerime son veriyorum, Kalın sağlıcakla.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR