AH BAŞKAN AH
Bazen vicdanımla aklım arasında kalırım, vicdanımın söylediğini aklım kabul etmez, aklımın istediğini de vicdanım kabul etmez ama sonunda hep vicdanımın dediği olur. Bugünkü köşe yazımı da aklımla vicdanımın mücadelesi sonunda vicdanımın galip gelmesi sonucunda kaleme aldığımı bilmenizi isterim.
Yerel seçimlerin üzerinden neredeyse üç yıl geçti. Bu süreçte elimden geldiği kadarı ile her Belediye Başkanına destek olmaya çalıştım. Neden böyle yaptın derseniz on iki yıl muhalif gazetecilik yaptım, hep yanlışları yazdım, bu yaptıklarımdan dolayı hiç pişman olmadım. Ancak Belediyeciliğin ne olduğunu çok iyi bildiğimden son üç yıldan beri Belediye Başkanlarına destek olmak gerektiğini düşündüm ve elimden geldiği kadar parti ayırmaksızın hepsine destek olmaya çalıştım. Bu minvalde Mustafa Demir’e de destek olmaya çalıştım. Gelen tepkileri görseniz aklınız şaşar… Kendisine birkaç kez bazı tedbirleri alması gerektiğimi söyleyince “direncimi kırarsın yapamayız” ifadesi ile karşılaşınca savunmaktan vazgeçtim. İnsan dost bildiği veya dostça davranan insanların sözünü dinlemeli, dinlemez ise o insanlardan dostluk bekleyemez. Üç-dört aydan beri savunma mekanizmasını kullanmadım. Aklımın gereği de buydu. Ancak bazı abuk sabuk ve art niyetli haberleri görünce vicdanımın sesi yine galip geldi ve bu yazıyı yazma gereği duydum.
Son günlerde gündemden düşmeyen su konusundaki indirim ve tüfe uygulaması ile ilgili birkaç kelam etmek istiyorum. 30 Büyükşehir Belediyesi’nde 17 tanesi tüfe uygulamasına devam etmektedir. Bu belediyelerin büyük bir kısmı da Millet İttifakına mensup belediyelerdir. Ankara, İstanbul, Antalya, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Gaziantep gibi pek çok Büyükşehir Belediyesi’nde tüfe uygulaması var. Su fiyatlarına gelince Muğlada 20 metreküp suyun bedeli 266 TL, Antalya’da 20 Metreküp su bedeli 266 TL, Tekirdağ’da 20 Metreküp su bedeli 238 TL, Mersin’de 20 Metreküp su bedeli 219 TL, Samsun’da ise 20 Metreküp su bedeli 192 TL’dir. Yani söylenildiği gibi su Samsun’da çok pahalı değil. Büyükşehirler arasında orta seviyelerde bir fiyatta olduğu açık ve net ortadadır. Diyeceksiniz ki; “Amasya’da suyu 1 TL’ye düşürmüşler bizde de düşsün” emin olun ki bunu herkesten çok ben isterim. Ladik’teki Tavuk çiftliklerimizde kullandığımız suyu şehir şebekesinden kullanmaktayız fiyatını da ticari işletme tarifesinden ödüyoruz ama her şeyin bir maliyeti olduğu gibi suyun da bir maliyeti ve yatırım bedeli var. Şayet suyu maliyetinin altında verirseniz ne personelinizin maaşını ödeyebilirsiniz ne de ihtiyaç olan bölgelere su getirebilirsiniz. Bu yatırımları yapmak ve personel maaşlarınızı ödeyebilmek için sürekli kredi kullanıp halkın sırtına borç takarsanız, suyu bedava da verirsiniz ama henüz doğmamış torununuzu dahi borçlandıracağınızı unutmayın.
Samsun nüfusunun %30’u köylerde oturduğunu göz önüne aldığımızda köylere verilen suyun fiyatının şehirdekinin dörtte biri fiyatına olduğunu unutmayalım. Bu durum SASKİ bütçesini ciddi anlamda yorar. Ayrıca asgari ücrete gelen %50’lik zam, elektriğe yapılan %125’lik zam ve akaryakıta yapılan %100’lük zammı da göz önüne aldığımızda SASKİ’nin sırtına her ay yirmi milyona yakın bir ek yük bindiğini unutmayalım. Sadece elektrikten gelen aylık farkı on milyon liraymış. Zaten SASKİ’nin aylık geliri kırk beş milyon lira, bu yükün altından nasıl kalkacağını hiç düşündünüz mü? Öyle klavyenin başına geçip ahkam kesmek kolay, bir de işletmenin giderlerini, şehrin ihtiyacı olan yeni yatırımları, suyu olmayan iki yüze yakın köyün su ihtiyacının giderilmesi konusunu göz önüne aldığınızda işin içerisinden çıkmak adeta mümkün olmayacak bir noktaya gelir. Şayet su fiyatlarında indirim olacaksa önce elektrik ve akaryakıt fiyatlarında indirim olmalıdır. Vezirköprü’nün en ücra köşesindeki elektrik dinamosunun arızasını yapmak için oraya gidecek aracın yakacağı yakıtı, şöförün maaşını ve bobinajcının %200’ün üzerine varan bakır zammından sonra o dinamoyu kaça saracağının hesabını da yapın ondan sonra konuşun…
Bu gerçekleri bizatihi yaşayan bir kardeşiniz olarak sizlerle paylaşma gereği duydum. Ladik’teki kalorifer kazanımızın dinamosu yandı, geçen yıl 500 TL’ye sardırdığımız dinamoyu bu yıl 2000 TL’ye sardırdık. Birde gidip alıp gelmesi, yaptırdıktan sonra tekrar geriye getirip taktırması, çıkın çıkabilirseniz işin içerisinden... Ah Mustafa Başkan ah bu gerçekleri ben mi yazmalıydım yoksa o altmış kişilik basın ordun mu yazmalıydı. Kızıyorum, aklım işine bak ne hali varsa görsün diyor ama vicdanım elvermiyor ve bana bu doğruları yazdırıyor. Ezcümle Büyükşehir Belediyesi’nin iki milyarın üzerindeki borç yükünü daha çoğalmak istiyorsak, suyu değil bir liraya indirmek bedava versinler ama bizden sonraki nesillere ağır bir borç yükü bırakmak istemiyorsak da bu gerçekleri de görelim diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.