AHLAKSIZLIĞIN DANİSKASI
17 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin artık zor günler geçirmeye başladığı açıkça ortada. Buna karşılık dikkatimi çeken hiçbir AK Parti yöneticisi ‘acaba neden bu durumdayız, ne yapmalıyız ki bu durumdan çıkmalıyız’ diye merak edip araştırmıyor. Bırakın araştırmayı sanki hiçbir şey olmamış gibi kabahati başkalarında aramaya çalışmaları yok mu? İnsanı çileden çıkartıyor. İnsan biraz dönüp kendine bakar; ‘acaba biz nasıl bir yanlış yaptık da bu toplum bize tepkili?’ diye sorar. Şehir nüfusunun % 70’ini oluşturan Ankara, İstanbul, Antalya, Mersin, Adana gibi büyükşehirleri neden kaybettik diye merak edip özeleştiri yapanına henüz rastlamış değilim. İnsan bir sıkıntı yaşıyorsa önce kendi hatalarını araştıracak, ardından da dışarıdan gelen sıkıntılara bakacak. Kendi yaptığı hataları görmeyip, başına gelen tüm sıkıntıları başkalarına yüklemek ahmaklığın ta kendisi değil de nedir? AK Parti ilk kurulduğunda idealist insanlar öncelikli olarak işbaşına getirilmişlerdi. Gerek teşkilatlarda gerekse bürokraside bu tür insanlar tercih edilmekteydi. Aradan geçen 17 yıllık süreçte durum o kadar kötüleşti ki anlatamam. Nerede bir sahtekâr, üçkâğıtçı, ihale ve iş takipçisi varsa ya teşkilatlara sızmış, ya da bürokraside söz sahibi olmuşlar.
Bu insanlar yüzünden AK Parti öyle puan kaybetti ki anlatamam. Ama her ne hikmetse kimse buna dur demiyor veya diyemiyor. Bürokraside o kadar yanlış işler oluyor ki aklınız şaşar. Atamalarla ilgili durum öyle bir hal aldı ki liyakatsiz, ehliyetsiz, işi gücü yalamalık yapmak olan insanlar amirlerine yalamalık yaparak makam mevki sahibi oluyorlar. Peki, bu ahlaksızlığın daniskası değil de nedir? Bunlardan birkaç örnek vererek olayı biraz daha müşahhas hale getirmek istiyorum ama isim vermeden konuyu detaylı olarak sizlere anlatmaya çalışacağım. Milli eğitim müdürlüğünde bazı yalamaların Bakanlık üst düzey yetkililerine her hafta balık, çerez vs. yollayıp kendilerine makam, mevki sağlamaya çalıştıklarını yakinen biliyorum. Bu yalamaların tek işi her hafta hediye kolileri yapıp Bakanlık üst düzey yetkililerine yollamak. Ardından da kendilerine makam mevki talep etmek. Be Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz ahlak fukaraları! Siz ne biçim insansınız? Ömrü hayatınız boyunca tek bir kitap okumuş değilsiniz. Mevzuatı bilmezsiniz, işinizle alakalı en ufak bir donanımınız yok. Geldiğiniz her makama ya yakınlarınız vasıtasıyla ya da millete yaptığınız yalamalık ve yolladığınız hediyeler sayesinde geldiğinizi bilmediğimi sanmayın.
Bu şehirden hangi bürokratın hangi Bakan yardımcısına, hangi genel müdüre her hafta balık yolladığından tutun da AK Parti’yle uzaktan yakından alakaları olmadığı halde ahbap çavuş ilişkileriyle kimlerin nerelere atandıklarını ve atandıkları yerlerin daha üst düzeylerine atanmaya çalıştıklarını çok iyi biliyorum. Peki, ben biliyorum da bu toplum bilmiyor mu? Emin olun en az benim kadar herkes biliyor da kimsenin korkudan sesi soluğu çıkmıyor. İnsanlar bu tür yanlışları görüp şikâyet ettiklerinde suçlu muamelesi görüp cezalandırıldıkları için kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Zamanı geldiğinde sandığa gidince de gereğini yapıyor ama olan ülkeye ve millete oluyor. AK Parti’nin oy kaybetmesinin en önemli nedenlerinden biri de budur. İşe göre adam değil adama göre iş bulmak hiç ama hiç doğu değil. Adam önce belediyede bir görev alıyor, ardından sosyal hizmetlerde İl müdürü oluyor, peşinden Kredi ve Yurtlar kurumuna müdür oluyor. Peşinden İl Kültür müdürü oluyor vay be… Demekki adamın bir elinde kırk marifet. Öyle ya adam belediyecilikten anlıyor, yetmedi sosyal hizmetler uzmanı olmuş da haberimiz yok. O da yetmedi kredi ve yurtlarda gençliğin sorunlarıyla ilgileniyor. O da yetmiyor dönüp Kültür Bakanlığında görev alıyor. Adama sormazlar mı arkadaş sen Sorbonne Üniversitesi mi okudun? Ordinaryüs Profesör müsün de her işten anlıyorsun? Bu ülkede yüksek lisans, doktora yapmış onca işsiz insan varken sen ne bulunmaz hint kumaşısın da bu görevlere getiriliyorsun diye sormazlar mı adama? Peki, tek suçlu bu adam mı? Elbette değil, asıl suçlu onu oralara taşıyan siyasetçiler. Bu ülkede insanlar bitti mi de böyle bir uygulama yapma gereği duyuyorsunuz diye sormazlar mı insana? Bu örnekler o kadar çok ki anlatamam. Aynı şekilde başka bir belediyeci önce Kredi Yurtlar’a yönetici yapıldı. Peşinden Gençlik ve Spor Bakanlığında göreve getirildi. Allah aşkına olacak iş mi bu?
AK Parti iktidarlarının en başarılı olduğu Bakanlıklardan birisi Sağlık Bakanlığı’ydı ama son iki yılda durum öyle içler acısı ki anlatamam. Hastahanelerde kuyruklar tekrar başladı. MR, film, tomografi çekilmek için aylarca sıra veriliyor ama kimsenin umurunda değil. Onlarca hastane idarecisi ise bankamatik müdürü olarak sokakta gezip para alıyorlar. Bundan o insanlar da rahatsız toplum da rahatsız. Bu insanlar vatan haini değiller ya, sırf parti yöneticilerine yakın olmadıkları için adamları görevden alıp sokakta gezdirmek doğru bir şey mi? Bu insanlardan istifade edip çalıştırmak varken dünyanın maaşını onlara verip sokakta bırakmak hangi vicdana sığar? Beyler, artık bu yanlışları görmenin zamanı geldi de geçiyor. Araba yokuş aşağı boş vitese alınmış, frenleri de patlak gidiyor. Bir yere çarpacağı kesin ama kime ne zaman çarpar onu önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. Biraz uzattım kusuruma kalmayın ama emin olun yazacak çok daha şeyler vardı, sizi sıkmayım diye yazmadım. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.