AHMAKOĞLU AHMAKLAR

     Bugün birden fazla konuya değinmek istiyorum. Neden derseniz her gün yazı yazma fırsatım olmuyor, gündemdeki konular da birikince aynı yazı içerisinde birden çok konuya girmek mecburiyeti hâsıl oluyor. Konularımızdan ilki sosyal medyada dikkatimi çeken bir hususa değinmek istiyorum. Gerek aldığım aile terbiyesi, gerekse yaptığım tahsilde aldığım İslami terbiye insanların mahrem konularını toplumla paylaşmamaları yönünde olduğundan, son zamanlarda sosyal medyada insanların mahrem durumlarını sosyal medyaya taşımış olmaları bir hayli canımı sıktı. Koskoca insanlar aile mahremiyetleri olan bir sürü olayı telefonlarından çekip facebooklarında toplumla paylaşmış olmalarına anlam veremiyorum. Bu kişiler, görünüşte, Allah’tan, kitaptan, İslam’dan ve Müslümanlıktan bahsederler ama aile içerisinde çekindikleri mahrem resimleri facebooklara koyarlar… Hastanelere analarını, bacılarını ziyarete giderler, o zavallı insanların yatakta yatarken utana, sıkıla verdikleri pozları facebooktan toplumla paylaşıp bir de çok güzel bir şey yapmış gibi bugün falanca akrabamı hastanede ziyaret ettim diye insanlara hava atarlar. Bırakın bunları, aklı başında İmamlar, hocalar, yurtdışı, yurt içi aile boyu özel ziyaretlerini facebooklara verip millete hava atmaya kalkmalarının, onları ne hâle soktuğunu bir bilseler inanın sokağa çıkmazlardı.

     Bizim kitabımız Kura’n-ı Kerim öyle bir kitaptır ki kimlerle aynı sofrada oturup yemek yiyebileceklerimizden tutun da kimin mahrem, kimin namahrem olduğuna, hatta ve hatta kimin yanında sesimizi yükseltebileceğimizi, kimin yanında yükseltemeyeceğimizi dahi bizlere bildirmiş mükemmel bir kitaptır. Mümin kadınların sokağa çıktığında nasıl giyineceğinden tutun da boşanma hukukuna ve kadın haklarına varıncaya dek sosyal hayatın her yönü ile ilgilenen yüce kitabımız bırakın aile mahremiyetinin sosyal medyayla paylaşılmasını, müminlerin evlerine girerken hangi şartlara riayet edileceğine kadar tüm detayları bizlere bildirmiştir. Tüm bunlara rağmen bazı İnsanların aile mahremiyetlerini sosyal medyaya taşımalarına hiç mi hiç anlam veremiyorum. Hele hele din adamlarının da bu kervana katılması insanı çileden çıkartıyor. Diyeceksiniz ki sadece din adamları için mi bu kural geçerli? Elbette hayır, tüm insanlar için geçerli ama bu hakikatleri topluma anlatacak olan insanların tam aksi davranışları insanı çileden çıkarıyor. Bu konuyu burada keselim ve ikinci konumuza geçelim

         Yerel basının en önemli işlevi yerelde olup biten olayları topluma olduğu gibi anlatmaktır. Bunu yaparken kendi öz sermayesi ile dönüşemeyen ve dışarıdan ekonomik destek almak zorunda kalan basın yayın kuruluşlarının destek aldıkları kurumların aleyhlerinde haber yapamamış olmalarını normal karşılayabiliriz. Ama sırf destek aldıkları kurumların başındaki insanlara yağcılık yapmak için veya onları bulundukları makamların daha üzerlerindeki makamlara taşımak amacıyla rakiplerine bel altından vurmaya kalkmaları ve aynı konuları sürekli gündemde tutmaları inanın okuyucuyu bıktırıyor. Sadece bıktırmakla da kalmayıp inandırıcılıklarını yitiriyorlar. Sokakta hiç bir şeyden anlamayan vatandaşa sorsanız hangi gazetenin hangi belediye başkanının yayın organı olduğunu rahatlıkla size söyler. Toplumu ahmak zannedip sürekli aynı konuları gündemde tutan insanların asıl ahmak kendilerinin olduğunu bilmemeleri de ayrı bir ahmaklık.

   Peki onlar bu ahmaklığı yaparken onlara maddi destek sağlayan siyasetçilere ne demek lazım derseniz, onlara da ahmakoğlu ahmaklar demenin daha doğru olacağı kanaatindeyim. Zira bu zavallı adamlar yaptıkları işin kendilerine yarar sağlayacağını zannediyorlar, oysaki toplum bu tür işlerden fevkalade rahatsız. Kavga etmek güzel ama kavgayı yapan kişi hırsız ise başkalarının hırsızlığından bahsederek onlarla kavga ediyorsa buna değil insanlar havada uçan kargalar dahi gülerler. Ben bu insanların yerinde olsam ara sıra tebdili kıyafet yapıp toplumun içersine girip bu konularla ilgili toplumun ne düşündüğünü sorar öğrenirdim. Zira bu ahmakoğlu ahmaklar kafalarını sokmuşlar kuma, etrafta olup bitenden haberleri yok. Milletin parasıyla birkaç konuşmacıyı getirip konuşturdukların da bu işler hallolacağını zannediyorlar. İnanın bu tür insanlara acıyorum, zavallı adamlar yapmışlar balmumundan fildişi bir kule azıcık güneş görünce eriyip yok olacağından haberleri yok. Bizlere gelen dosyaları, belgeleri ve şikâyetleri bir bilseler inanın akılları başlarından çıkar. Geçenlerde bir mail geldi gönderen arkadaş zannetti ki çok bir şey yazdı oraya, oysaki o konuların tamamını çok önceden bildiğimiz gibi çok daha farklı yüzlerce sayfa dosyalarımız var ama onları şimdi yayınlayıp ziyan etmek abesle iştigal olacağından onları dolaplarımızda saklıyoruz. Dilerlerse gelip görebilirler. Bu konuyu da şimdilik olmak kaydı ile kapatıyorum bir başka konuya da azıcık değinerek yazıma son vermek istiyorum. Elli yaşından sonra farklı alanlarda eserler yazmaya kalkan bazı arkadaşlar var; bu insanları sevdiğimden bir şey söylemek istemiyorum; düştükleri durumu bir bilseler inanın evlerinden çıkmazlar… Fakat daha fazla yazamayacağımdan burada sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR