ALLAH, ZENGİN OLAN FAKİRLERDEN EYLEMESİN!
Efendimiz bir Hadis-i Şerif’lerinde “ Leyselgina an kesretil arazi velakinnel gina ginennefs” yani zenginlik malın çokluğunda değil, gönül zenginliğindedir buyurmaktadır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerîmde, Âli İmran Suresi’nin 180. Âyeti Celile’sinde mealen “ Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Buyurmaktadır. Bu Ayet ve Hadis’lerden de anlaşılacağı üzere cimrilik Allah ve Resulü’nün şiddetle yasakladığı ve hem dünyada hem de ahiret de insanların mutsuzluğuna neden olacak en önemli hasletlerden birisidir.
Bu konuya girme nedenime gelince; yaşadığım ve gördüğüm bazı olaylar beni ziyadesiyle etkilediği için ve bu tür insanların akıbetlerinden endişe ettiğim için siz değerli okurlarımla bu konuyu müzakere etme gereği duydum. Bizatihi yaşadığım iki olayı sizlere naklederek konumuza devam etmek istiyorum. Bundan yaklaşık on beş yıl önce Mecidiye’de bulunan o gün Etibank olarak hizmet eden daha sonra TMSF’ye devredilen bir Banka ile çalışmaktaydım. Bankanın Müdürü arkadaşımdı. Bankaya girdiğimde elinde simit yiyen zayıf, esmer, uzun boylu, kirli kravatlı bir adam gördüm. Müdür Bey’e kim olduğunu sorduğumda, ‘Bu adamın bizim bankada yirmi trilyon (o günkü para ile) parası var ama öğlen yemeğine para harcamamak için simit yiyor’ deyince şaşırıp kalmıştım. Aradan bir hafta, on gün geçmişti ki
evden çıkıp arabaya binecekken, Kılıçdede Camisi’nde Selâ veriliyordu, merak edip kim olduğunu öğrenmek için bekledim. Hoca Selâ sonunda, cenaze ilanını verirken, birde ne göreyim. Bir hafta önce Etibank’ta gördüğüm simit yiyen adam ölmüştü. Daha sonra çocukları malını mülkünü sefa içerisinde yediler, hâlâ daha yemeye devam ediyorlar onlar sefasını sürüyorlar adam da cefasını çekiyor.
İkinci örneğimize gelince; hepinizin çok yakından tanıdığı ama ismini vermek istemediğim bir arkadaştan bahsetmek istiyorum. Bu arkadaşı, çok değer verdiğim, adam gibi adam merhum Ali İhsan Koç ağabeyim vasıtası ile tanımıştım. Benim dünya görüşüme uygun olmasa da, zaman zaman görüştüğüm bir arkadaş. Ama şehirde onu tanıyan herkes onun için ‘faizci’ der, ben o tür bir işini görmediğim için bir şey söyleyemem. Ancak bu arkadaş hakkında ‘Doktora tezi’ yapılması gereken bir arkadaş olduğu kanaatindeyim. Neden derseniz, bu arkadaşın Bankada yaklaşık ‘Onsekiz Milyon’ civarında parası var. ayrıca malını mülkünü de hesaba katarsak, bir o kadar da malı mülkü var. Dövizin arttığı bir dönemde kendisini aradığımda, özel bir hastanede Diazem iğnesi yaptırdığını söyledi. Nedenini sorunca, parasının TL olduğunu bu nedenle dövizin yükselmesi sonucunda sekiz yüz bin lira kaybettiğini, onun için de strese girdiğini ve soluğu hastanede aldığını söyleyince şaşırıp kaldım!
Ladik’teki işlerim nedeniyle sürekli olarak Ladik’e gittiğim için, kendisini de götürmemi isteyince, zaman zaman Ladik’e gidiş dönüşlerimde onu da yanıma almaya başladım. Adamın anlattıklarını dinledikçe aklım yerinden çıktı neredeyse! Tek evladı olan arkadaş, çocuğuna İlkokuldan Üniversite sonuna kadar yaptığı masrafların tamamını liste yapmış, çocuğu evlendiğinde, parayı eşinden alacakmış. Paranın miktarı da 450 bin lira imiş, nasıl ama!? Bunları dinledikçe aklım şaştı. Bir gün bizim Enes’i(oğlum) de yanıma alıp bu arkadaşı da alarak Ladik’e giderken, aynı muhabbeti açtım ve Enes’in adamı dinlemesini istedim. Adam da gayet rahat bir biçimde durumu anlatınca, Enes az daha kafayı yiyecekti! O arkadaş beni aradığı zaman Enes’i kızdırmak için ‘Bak falanca âbin seni çok seviyor’ deyip, Enes’i deli ediyorum! Adam o kadar pişkin, bu yaptıklarını o kadar kanıksamış ki anlatamam. Anlatırken de herkesin aynen ‘kendisi gibi yapacağını’ anlatması yok mu? İnanın insanı deli ediyor ama adama birşey demek mümkün değil.
Arkadaşı yakınen tanıyan akrabaları onunla ilgili o kadar enteresan şeyler anlattılar ki burada sizinle paylaşsam aklınız şaşar! Sadece tek bir tanesini anlatıp konuyu kapatayım. Arkadaş dedesinden ödünç para almış, babası da rahatsızmış. Aradan bir zaman geçip dedesine ödünç aldığı parayı iade ederken, dedesine aldığı paranın yarısını ödeyince, dedesine; ‘Paranın yarısıyla senin oğluna ilaç aldım’ demiş. Sanki dedesinin oğlu, bunun babası değil de, babasına aldığı ilacın parasını, dedesinden tahsil ediyor. Bu örneği verme nedenim, bu tür zengin ama çok fakir(!) olan insanlarla ilgili bilgi sahibi olmanız ve aynı hataları yapmamanızdır. Allah bu tür insanlardan hepimizi uzak kılsın, diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.