ARTIK BU ŞEHİRDE ÇİFT SIFIR...
ARTIK BU ŞEHİRDE ÇİFT SIFIR VAMPİRLER KAFALARINA GÖRE YAZI YAZAMAYACAKLAR
Merhum üstad Necip Fazıl Kısakürek ile Nazım Hikmet atışırlarken Nazım Hikmet üstada sen benim yanımda bir sıfırsın deyince üstadın çok enteresan bir cevap vererek; doğrudur ancak sen de benim yanımda çift sıfırsın demiş. Edebiyatçı, gazeteci, aydın fikir adamı böyle olur. Osmanlı Padişahları tahta oturmadan önce çok iyi yetiştirilirdi. Her biri çok iyi şiir okuyan, hatta yazan, diplomatik atışmaların dahi pek çoğunu şiirle yapabilecek kapasitede insanlardı. Bir insanın kapasitesi, yeterliliği, şahsiyeti bilgi birikimi ve davranış biçimi ile ölçülür.
Hayatında gazetecilik mesleğinden başka hiç bir iş becerisi olmayan üstad Necip Fazıl"ın tarifi ile çift sıfır mesabesindeki bazı insanlar maalesef kendilerini gazeteci sanıp, adeta etrafa terör estirmişlerdir. Ne zaman ki biz gazeteyi kurduk tüm ezberleri bozuldu ve o güne kadar bu şehri adeta vampir gibi emmeleri sona erme noktasına geldi ve bu kez de cıyaklamaya başladılar. İşin ilginç tarafı bu güne kadar bu çift sıfır vampirlere hiç kimsenin sesini çıkaramamasıdır. Zaten bizim gazete kurmamızın en önemli nedeni de bu çift sıfırlı yaratıkların foyalarını ortaya çıkarmaktı.
, Hayatım boyunca kendimden zayıf insanlarla uğraşmadığım gibi, gazetecilik mesleğine başlamadan önce şahsımla ilgili iftira, hakaret, yalan haberler yapan hiç bir yayın kuruluşunu veya köşe yazarını mahkemeye verme ihtiyacı hissetmedim, zira bu davranış bana zavallılık veya acizlik olarak geldi. Şayet birisi ile hesabım varsa adam gibi arar konuşur hallederim, öyle korkak fareler gibi kapı arkalarından bakmam. Gazeteyi kurduğum günden bu güne kadar hakkımda yaklaşık ellinin üzerinde dava açıldı, bu davalardan asla rahatsız değilim, bu davaların yüzde seksenini kazandım, yüzde yirmisinde ise tazminat ödedim, bunları göze almasa idik bu işe de girmezdik.
Mesleğe başladığım günden beri özellikle meslektaşlarımdan o kadar çok zarar gördüm ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil, bir kısmı gazeteyi boşaltmak istedi, bir kısmı aleyhte köşe yazıları yazmak sureti ile psikolojik savaş yaptı, bir kısmı geçtiğimiz yıl ben Medresei Yusufiyye"de iken çalışan personelimin bir kısmını çaldı, ama o çaldığı adamların maaşını ödeyemeyince işten ayrılmak zorunda kaldılar.
Olayları ve insanları değerlendirirken ölçüm yapılan işler ve kişilerin başarılarıdır. Bir adam ömrünün tamamını gazetecilik mesleğine adamış, kendisi gazete sahibi olmuş, ama bu gazeteyi elinde tutamamış, ardından TV programcılığına başlayıp anlaştığı TV"nin paralarını ödemediği için işi bırakmak zorunda kalmış, ardından patronluktan personelliğe düşüp bir gazetede birilerinin emrinde çalışmaya başlamış, bu da yetmezmiş gibi gazetenin bazı gelirlerini kafasına göre kendisine yakın personele dağıtıp, diğer çalışanların aylardır maaşlarını ödetmeyen bir adam kalkıp bu şehirde topluma gazetecilik dersi vermeye kalkarsa vay halimize.
Geçenlerde bir yazımda da belirttiğim gibi Merhum İsmet İnönü"nün dediği gibi namusluların da namussuzlar kadar cesur olma mecburiyeti vardır. Bir insan elle tutulur hiç bir yanı olmadığı halde başkalarını yargılamaya kalkarsa bunun en ağır cevabını alacağını da unutmamalı. Bu şehirde artık herkes şunu bilsin ki geçmişte yapılan gazetecilik artık bitmiştir, birilerine kızıp o birilerinin başında olduğu kurumu karalamaya kimsenin hakkı yoktur. Bu adamlar hakkında sadece yazı yazmakla kalmayacağım, özel hayatlarından tutun da kimlerle yatıp kalktıklarına varıncaya dek tüm detayları ile yazacağımı herkesin bilmesini isterim. Yirmi beş kuruşa şoför mahalli dönemi bitti.
Hayatı boyunca tek işi insanları dolandırmak olan insanların kalkıp topluma dürüstlük, gazetecilik, ilkeli adamlık dersi vermeye kalkmaları bu mesleğin ne hallere düştüğünün delilidir. Bu insanlar o kadar basit karakterli insanlar ki önce biri birilerine küfrederler ardından gece oturup beraber bir rakı içip kardeş olurlar. Daha düne kadar bizden maaş alıp yazı yazanlar şimdi gitmiş birileri ile beraber olup, bize karşı organizasyon yapmaları gerçek karakterlerini ortaya koymaktadır. Birileri bizi mahkemeye vermekten bahsetmişler, ah keşke verseler de bizde onların bizimle ilgili yazdıkları köşe yazılarını, yaptıkları haberleri delil olarak mahkemeye sunsak, zira bizim kitabımızda gazeteciyi mahkemeye vermek yoktur, şayet hesaplaşacaksak bu sütunlarda veya karşılıklı olarak hesaplaşırız. Sözlerime son verirken AK Parti İl Başkanlığı"na atanmak üzere Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem tarafından bugün Ankara"ya çağrılan Osman Çetinkaya"ya yeni görevinde başarılar diliyorum. Üzülerek ifade etmek gerekirse bu konuda da bu fakirin tespitleri doğru çıkmışsa bu fakir ne yapsın!. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.