ASIL AÇILIM SİYASETTE OLACAĞA BENZİYOR
Önceki gün yapılan Ak Parti üçüncü olağan kongresi toplumun beklentilerine cevap vermek bir yana tam aksine eski tas, eski hamam dedirtecek durumda bir kongre görünümünü vermiştir. Bunu nereden anladın diyecek olursanız, yaklaşık otuz yıldır siyasi hayatın şöyle veya böyle içerisindeyim, edindiğim tecrübe bir siyasi partinin Türkiye"deki oy oranını öğrenmek istiyorsanız Samsun"da ki oy oranını öğrenmeniz yeterli olur. Geriye dönüp, ta atmışlı yıllardan bu güne kadar yapılan seçimlerde ülke genelinde partilerin aldıkları oy oranları ile şehrimizdeki oy oranlarını kıyaslarsak bu söylediklerimde ne kadar haklı olduğumu görürüz. 1983 yılında ANAP"ın ülke genelinde aldığı oy oranı ile Samsun"daki oy oranı aynı, 1992 yılında yapılan seçimlerde DYP"nin aldığı oy oranı, şehrimizde aldığı oy oranı ile aynı, 1995 yılında yapılan erken genel seçimde RP nin ülke genelinde aldığı %21"lik oy oranı ile şehrimizdeki oy oranı aynı, ancak Ak Parti gerek 2002, gerek 2007 seçimlerinde ülke genelinde aldığı oy oranından şehrimizde yüzde on civarında fazlasını almış olmasına rağmen, son yerel seçimlerde bu fark ciddi bir biçimde düşmüştür.
Bu kadar genel anlatımdan sonra gelelim önceki gün yapılan Ak Parti Büyük Kongresi ile ilgili beklentilere ve yaşanan hayal kırıklıklarına. Nasıl ki yerel seçimler öncesi ve sonrası kabinede değişiklik beklentisi oldu, aynı beklenti Ak Parti MKYK"sında da beklendi. Çünkü, nerede ise parti kurulduğu günden beri MKYK da yer alan isimler aynı isimler. Bu insanlar toplumun ve teşkilatın gözünde yıpranmış isimler. Tamamına yakını çevresine göremediği işler veya gördüğü yanlış işler nedeni ile yıpranmış, kimisi tüm akrabasını siyasette ve bürokraside bir yerlere yerleştirmiş, kimisi akçeli işlerle ilgili şaibe altında kalmış, kimisi ise bazı ihalelerle ilgili ciddi anlamda töhmet altında. Bu saydıklarımı fazlası ile Başbakan"da bilmektedir. Peki tüm bu saydıklarıma rağmen MKYK da yeni bir heyecan yaratıp, sinerji getirecek bir değişikliğe neden gitmemiştir derseniz, sanırım daha önce ciddi anlamda eleştirip, yerden yere vurduğu Erbakan Hoca"dan aldığı siyasi dersleri uygulamaya çalışıyor. Yola çıktığı dava arkadaşlarını terk etmek istemiyor. Bu tavrın, bu duruşun haklı yanları olabilir, doğru da olabilir, ancak asıl doğru olan veya yapılması gereken toplumun beklentilerine cevap vermektir. Bir yandan "Yeter söz milletin" derken diğer yandan, statükodan taviz vermemek ne kadar doğru bir hareket olduğu tartışılır. Bu gün ülkemizde bir seçim yapılsa ve şehrimizdeki milletvekilleri değişmeden aynı liste ile seçime gidilse AK Parti"nin üç veya dört milletvekilinden fazlasını alması mümkün gözükmemektedir. Nedenine gelince mevcut milletvekillerinden bir kısmı iki üçüncü kez seçime gireceklerdir. Yüzleri toplumda eskimiş, vatandaşın işleri ile yeterli derecede ilgilenmedikleri bir tarafa hepsi geldiğinde kendi yakın arkadaşlarının dışında kimsenin yanına gitmemiş, toplumla uzlaşmamış olmaları nedeniyle toplumdan oy almaları mümkün gözükmemektedir. Henüz Bakanlık koltuğuna oturalı üç ay gibi kısa bir süre olmasına rağmen şehir insanının kendisinden büyük beklentileri olan Mustafa Demir, şu ana kadar herhangi bir gözle görünür icraat yapamamıştır. Şayet Bakanlığı döneminde bu şehre bazı yatırımları getiremezse ciddi sıkıntı yaratacağını unutmamak gerekir. Cemal Yılmaz Demir"in soğuk yapısı ve etrafındaki belli başlı itici tiplerden ötürü insanlardan ciddi anlamda tepki almış olması yaşanacak bir seçimlerde partisine ciddi anlamda oy kaybettireceği bir gerçek. Suat Kılıç"a gelince Grup Başkan Vekili olması nedeniyle listeye girme şansı artmış olsa bile milletvekili olduğu dönemde gerek teşkilat mensupları ile, gerekse vatandaşlarla olan beşeri münasebetlerinde ciddi anlamda güvensizlik ortamı yaşattığından, insanların ona olan güveni ciddi anlamda zedelenmiştir, bir de belli bir iş adamına olan yakınlığı ve onun işleri ile ilgili yaptığı çalışmalar da toplum tarafından ciddi anlamda tepki almasına neden olmuştur. İşte bu saydığım nedenlerle insanların büyük bir bölümü bu vekillerimize tepkili. Daha önce Başbakan"ın hatırına Ak Parti"ye oy verecek insanların, bu kez vermeyeceği 29 Mart Mahalli seçimlerinde anlaşılmıştır.
Ak parti"nin üçüncü büyük kongresinden benim anladığım, Demokratik açılımdan ziyade vatandaşın yeni siyasi açılımlar yapma niyetinde olduğudur. Aksini düşünen varsa Halep orada ise arşın buradadır, kanaatimce önümüzdeki yıl seçim yılıdır. Ak Parti mahalli seçimlerde yaptığı gibi fötrümüzü koyarsak, "vatandaş seçer" mantığı ile hareket ederse, vatandaşın yeni siyasi açılımları yapacağını unutmasınlar, benden söylemesi. Siyaset yapan arkadaşlar bu yazıyı kesip saklasınlar, bakalım zaman beni mi haklı çıkaracak, başkalarını mı? Mutlu haftalar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.