ASİL NESİL
Emekli bir öğretmen arkadaşın sosyal medyada paylaştığı bir yazıyı görünce o kadar hoşuma gitti ki sizlerle paylaşma gereği duydum. İşte bu nesil asil ve örnek alınması gereken bir nesil, sizleri yazıyla baş başa bırakıyorum.
"Bizler ilkokulda yurt bilgisi, lisede mantık sosyoloji, felsefe, okuyan, ilk ve ortaokul ile liseyi karne notu kaç olursa olsun bitirme sınavına girerek bitirmiş bir nesiliz. Onun için biz, ‘Kim 500 Milyar İster?’ programında 15 bin lirayı hiç joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz. Biz her dönem 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz. Biz kopya çeken ama kopya hazırlarken öğrenen bir nesiliz. Biz anasını babasını bakım evine terk etmeyen; yakınının, dostum dediğinin cenazesine "tatildeyim" diye gelmeyen nesil değiliz... Biz şahsiyet sahibi olması için her şeyden sorumlu tutulan, kendine güvenen, sevgiyi saygıyı fedakârlığı, dostluğu, vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yasamı için kendi yaşam tarzından fedakârlık eden nesiliz. Biz, arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden yaşam anlayışını buna göre dizayn eden, psikologlarla, pedagoglarla şekillendirilen değil, psikolojik sorunlarını aile ve mahalle ilişkileri içinde parasız çözen, anasına babasına ailesine egosundan fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz...
Semt çocukluğunu, mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş; kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli ve yürekli delikanlısını bizi soyan, taciz eden değil, bizi koruyan kollayan bir ağabey olarak bilen bir nesiliz. Misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbiri, topacı, uzun eşeği, kukalı saklambacı, üç taşı, gazoz kapağı, sigara kağıdı ile ceviz oyunu, kovalamacayı, ip atlamayı, sekseki, üçgen (şeytan uçurtması) uçurtmayı, çivili futbolu, dokuz taşı, yakan topu oyun olarak bilen, futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz. Dışarıda yemek yemenin çok nadir olduğu, ağız şapırdatmanın ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin yüksek olmasının ayıp olduğu bir nesiliz... Damak tadı, güzelim Türk mutfağına göre, anne ellerine göre ayarlanmış insanlarız. Ebeveynlerimizin öğretmenimize eti sizin kemiği benim diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikâyet edemediğimiz, öyle bir durumda babamızdan da azar işiteceğimizi bilen bir nesiliz…
Şimdi görüp duyduğumuz, öğretmenin çocuğa bir siteminde anne, baba, dayı, hala, enişte, bacanak, hep birlikte okul basıp sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan yakından bir ilişkimiz yok bizim. Lise mezunu arkadaşlarımızın bugünkü üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız. Siz bizim nesli küçümsemeyin çünkü biz öyle yetiştirildik ki; maskemizi de takar, mesafemizi de korur, kalabalıklara girmez, hem kendimizi hem sizleri koruruz. Bence bizim nesle benzemeye çalışın... Çünkü biz bin yıllık Türk gelenek göreneklerinin süzgecinden geçebilen son temsilcileriz!"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.