BAKAN KILIÇ VE ÇİĞDEM HANIM BU KONUYA EL ATMAK ZORUNDALAR

Siyaset yapan insanlar öncelikli olarak şehrin kalkınması ve ekonomisi için mücadele etmek zorundadırlar, ardından diğer sosyal ve siyasi konular gelir. Ekonomisi düzgün olmayan şehirler sürekli göç vermek zorundadır. Şehirde yaşayan insanlar rahat geçinebilecekleri iş bulamadıklarında ister istemez iş bulacakları büyük şehirlere göç etmek zorunda kalırlar. Şehrimizin ilk onlardan, otuz küsürlü sıralara gerilemesinin nedeni de budur. Eskiden Samsun denildiği zaman bölgenin toptan gıda, inşaat malzemesi, tekstil gibi ihtiyaçlarını karşılayan şehriydi. Ama son on yıl içerisinde yapılan bazı tarfik düzenlemeleri ve teknolojinin gelişip herkesin işini iletişim kanallarından görmesi nedeniyle, şehrimiz diğer civar illerden hiç farkı olmayan bir şehir haline geldi. Eskiden çevre illere gidildiğinde orada bulunan esnafa uğranıp sohbet edildiğinde, 'Samsundaki falanca toptancıyı tanırmısın. Filan dostum ne yapar' gibi sorularla karşılaşılırdı ama şimdi durum hiç de öyle değil, bunun nedeni az önce saydığım gelişmelerdir.

Şehrimizde ciddi anlamda istihdam sağlayan, yüzlerle veya binlerle ifade edilebilecek büyük çaptaki işletmeler bir elin parmakları kadar yok denilecek durumda, bu işletmeleri gözümüz gibi korumamız lazım. Ancak gözlemdediğim şu ki hiç kimse kendisinden başkasını düşünmüyor, bana bir şey olmasın da gerisi hiç önemli değil mantığı fevkalade yanlış bir mantık. Geçtiğimiz hafta konkordato ilan eden KÖYTÜR'e ben mal vermiyordum ve etkilenmedim. Hatta ve hatta yerel gazetelere reklam verdiklerinde bizi sürekli dışlamalarına rağmen, "Zaman KÖYTÜR'e destek olma zamanı" diye ilk ve tek yazıyı ben yazdım. Neden yazdın derseniz, KÖYTÜR bu şehrin ulusal markası olan, neredeyse tek kuruluşuydu. Binlerce insan dolaylı olarak ekmek yiyordu. Kendisine bağlı olarak iş yapan işletmeleri de hesaba koyacak olursak, onbinlerce insan bu işten ekmek yiyordu.
Gelinen noktaya bakıldığında, KÖYTÜR'ün Bankalar dışında eş, dost olarak adlandırdığımız insanlardan aldığı ciddi rakamlarda hatır çekleri ve nakit paralar var. Bunu Musa Çakır Bey'le yaptığım bizatihi görüşmeden öğrendim. Musa Çakır çok dürüst bir insan. Adamcağız kahrolmuş. İnanın dün gece üzüntüden uyuyamadım. Adamcağız ne diyor biliyor musunuz; "Ben kendi malımızın, mülkümüzün gittiğine üzülmüyorum. Sadece ve sadece bize güvenip nakit para ve çek veren insanlara üzülüyorum" dedi. Bunu bir insan söyleyebiliyor ve üzüntüsünü çekiyorsa, inanın dürüst bir insandır. Sinan Çakır ile Kenan Çakır'ı da aradım fakat telefonları kapalı, ulaşamadım. Onlarla da görüşüp geçmiş olsun dileklerimi sunacaktım ama iletişime geçemedim.
Basın yayın bu konuda, sadece 'kayyım atandı, şirket battı' vs. nin dışında bir şey yazmıyor. Konuşmaya sıra gelince de; 'Bu işlerin çıkma nedeni bu konuların dedikodusunu yapanlardır' diyecek kadar da ileri gitmeleri çok komik. İyi güzel de kardeşim, siz ne yapıyorsunuz bu konuda, bu insanlara nasıl bir destek verdiniz, arayıp geçmiş olsun dediniz mi? Üzerimize düşen bir şey var mı, diye sordunuz mu? Veya nasıl bir çözüm öneriniz var, sundunuz mu? Yok, sadece yalandan yazıp çizmenin dışında, kimse bir şey yapmıyor. Bu böyle olmaz. Biz basın camiası olarak, üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Ne yapacağız derseniz, izin verin onu da anlatayım.
Öncelikli olarak, şehrimizin iki önemli siyasetçisi var. Birisi Bakan Çağatay Kılıç, diğeri Genel Başkan yardımcısı Çiğdem Karaaslan. Bu iki siyasetçi derhal ve gecikmeksizin bu işe el atmak zorundalar. Zira bu işin sonunun çok kötüye gittiğini bu insanlar bilmiyorlar. Bu işin gittiği nokta, şehirdeki orta ölçekli, onbeş-yirmi firmanın daha iflasla karşı karşıya gelmesi ve binlerce kişinin işsiz kalması olduğunu unutmamak lazım. Peki ne yapacak siyasetçiler derseniz; bakınız, Bakan Binali Yıldırım, Erzincan'a Et Balık Kurumu'na Tavuk Entegre Tesisi yaptırdı ve oradaki sorunu kökünden çözdü. Kaldı ki, Erzincan'ın Tavuk üretimi Samsun'un çok gerisinde olmasına rağmen, Binali Yıldırım şehrindeki Beyaz Et sorununu çözdü. 
Şehrimizde sadece TKDK'nın destek verip yaptırdığı, yüzün üzerinde kümes var. Bir de eski irili ufaklı yüze yakın kümes var. Bu kümeslerin ekonomik değerleri 250 milyon lira. Bunların üzerine, KÖYTÜR'ün 250 Milyon civarındaki değerini koyduğumuzda, ortaya 500 milyon liralık bir istihdam çıkıyor. Bu rakam küçük bir rakam değil. Siyasetçiler acilen bu konuya müdahil olup olayı çözmeliler. Mevcut tesisler Et Balık Kurumu'na alınabilir veya KÖYTÜR'e dönüşebileceği bir kredi temin edilebilir. O da olmaz ise ulusal bir şirketin buraya yeni bir Entegre tesisi yapması için siyasal girişimler yapılabilir. Burada az bir risk yok. Burada kümes sahibi kredi kullanmış, Devlet Milyonlarca Dolar Hibe vermiş, bu işletmeler atıl halde tutulamaz. Siyasetçilerin ilk ve en önemli işleri bu konuyu çözmek olmalı. Sefa hoşbeş, ziyaret, ağırlama faslı artık bitsin. Şehrin en önemli sorunu olan bu konuya el atılsın. Biz bu konunun sürekli ve yakından takipçisi olacağız. Siyasetçi arkadaşlarımıza duyurulur. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR