BASTIR PARAYI OL EN İYİ BAŞKAN!
Seçim dönemleri gazetelerin dört beş yılda bir bütçelerine katkı sağladıkları dönemlerdir ancak bazı gazatalar için yılın her ayı hasat mevsimidir. Onlar için önemli olan habercilik değil cukkayı doldurmaktır. Biz üç dört çeşit iş yapıyoruz, ay sonunda personel maaşı, SSK primi, kâğıt parası, kalıp ve boya parası denkleştirmek için ucu ucuna zor dönderirken bizim dışımızdaki bazı gazetelerin genel yayın yönetmenleri, sahipleri altlarında lüks jeeplerle BMW’lerle gezince aklımıza bu değirmenin suyunun neden geldiğini sormak geliyor. Adamların altı yok, üstü yok, matbaaları yok ama altlarında en lüks arabalarla dolaşabiliyorlarsa bu işte bir bit yeniği olduğu ayan beyan ortada. Geçtiğimiz hafta bir banka görevlisiyle görüşünce bu işin arka planının nasıl döndüğünü biraz öğrendim. Bazı belediyeler reklam firmalarından yüklü miktarlarda faturalar kestirip paraları onlara ödüyormuş gibi milyonlarca liralık bütçe yapıp bu gazataların sahiplerine bir şekilde ödüyorlarmış, bu bilgi net bir bilgi. Böyle bir dünya nerde var çok merak ediyorum. Milyonlarca lira parayı bu tür vampirlere verenler hangi vicdana, hangi imana ve hangi insanlığa göre verdiklerini de çok merak ediyorum.
Sırf maliyetimiz düşsün diye iki yıl önce CTP makinası aldık. Matbaa bizim, baskıyı kendimiz yapıyoruz dışarıya para ödemiyoruz. Buna rağmen aylık net giderimiz ortalama yüz elli bin lira. Bu gazetelerin pek çoğu baskısını dışarıya yaptırıp ayrıca baskı parası vermelerine rağmen altlarında lüks arabalar, yatlar katlar nasıl oluyor diye merak ederken öğrendik ki; belediyelerin bir kısmını fena söğüşlemişler. Ama suç onlarda değil, onlara bu paraları verenlerde. Bayilerdeki gerçek satış rakamlarını bilseniz aklınız şaşar, öyle piyasada olduklarına bakmayın. Her yere bedava gazete dağıtıp, paraları da belediyelerden tahsil ediyorlar. Biz Valilik, Adliye gibi zorunlu bedava vermemiz gereken gazeteleri dahi kısarak veriyoruz. Bu konuda zaman zaman resmi kurumlarla sorun dahi yaşıyoruz. Neden böyle yapıyoruz? Çünkü kendi yağımızla kavruluyoruz da ondan. Bu uyanıklar bayilerde satamadıkları gazeteleri her yere bedava verip sanki her yerde varlar havası yaratmaya çalışıyorlar. İnternetten de kimse okumadığı halde Google’da reklamlar yapıp okunuyormuş gibi topluma sunmaya çalışıyorlar. Dediklerinin yüzde onuna inanın gerisi hikâye.
Son günlerde dikkatimi çeken bir başka konuda bazı Belediye Başkanlarının gazeteleri, Başkanların aday yapılmaması nedeniyle iki ay sonra ekonomik sıkıntıya düşeceklerini bilen başlarındaki uyanıklar, şimdiden tedbir alıp ‘bu arada ne götürürsek kârdır’ diyerek ilçelere adamlarını gönderip başkan adaylarıyla ilgili yok ‘sevilmiyorlarmış’ yok ‘halk bayan adaylara prim vermezmiş’ gibi saçma sapan uyduruk şeyler yazıyorlar. Onların ayda yılda bir gittiği yerlere biz haftanın en az iki günü gitmek zorundayız. Onların bahsettiği konuların halkta en ufak karşılığı olmadığı ortada olmasına rağmen, sırf bu adayları söğüşlemek için bu tür haberler yapmaları akla ziyan bir durum. Şimdi böyle yazıp çizenler parayı alınca doksan derece dönüp ‘bu insanlar kadar iyi insan yok’ derseler şaşmam. Sizin anlayacağınız basın parayı olun en iyi başkan. İşte bizim meslektaşların hal-i pürmelali bu.
Bir de hayatının tamamını belli bir siyasi çizgide geçirip dost, arkadaş oldukları insanlarla ilgili çıkıp ileri geri konuşan meslektaşlarımız var. Bu insanların kravatlarına, elbiselerine bakınca adam sanıyorsunuz ama konuşmalarına ve uygulamalarına bakınca adamlığın A’sından uzak olduklarını görürsünüz. Gazeteler kendilerine verilen reklamları, ilanları ve haber ilanları geldikleri gibi yayınlarlar bunda en ufak bir sorun yoktur ve kimse bu konuda kimseyi suçlayamaz. Lakin özellikle köşe yazarlarının köşelerinde yazdıkları konulara ve konuştukları sözlere dikkat etmek zorunluluğu var. Üç beş kuruş para alacağım diye elli yıllık arkadaşlarıyla ilgili ileri geri konuşanları görünce demekki bugüne kadar hiç yanılmamışım demekten kendimi alamıyorum. Karakter çok farklı bir şeydir. Ben Çağatay Kılıç Bakan olduğu dönemde dahi ona eyvallah etmediğim için ilimizde yapılan olimpiyatlarla ilgili herkes yüzlerce bin lira reklam alırken, biz bir lira dahi alamadık ama umurumda değil. Önemli olan para değil doğruları konuşmaktır. Çağatay Kılıç Bakanlığı döneminde bu şehre tek kuruş faydası olmamış, bir oda başkanının yörüngesinde Bakanlık yapmış bir insandı. Reis-i Cumhur bunu görüp onu buradan tekrar aday dahi yapmadı. Ben AK Parti’li olmama rağmen ve AK Parti’de görev yapmış bir insan olarak bunları yapmış isem karakterimin gereği olarak yaptım. Ama maalesef bu meslekte benden başka ahmağın olmadığını da üzülerek gördüm. Al parayı yaz haberi ve köşeyi, sıkıntı çekme… Lakin bana göre değil o iş. Belediye Başkan adaylarından ricam bu tür insanların palavralarına kanmamalardır. Yoksa ileride her şeyin ortaya çıkacağını da unutmasınlar. Benden söylemesi, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.