BAZEN HİÇ SEVMEDİĞİNİZ...
BAZEN HİÇ SEVMEDİĞİNİZ İNSANA DAHİ YARDIM ETMEK ZORUNDA KALIYORSUNUZ
Gazetecilik mesleği o kadar zor, o kadar vefasız bir meslek ki, bazen çok sevdiğiniz bir arkadaşla ilgili hiç hoşunuza gitmeyen bir haberi yapmak zorunda kalırsınız, bazen de hiç sevmediğiniz bir kişinin arkasında durmak zorunda kalırsınız. Konuyu biraz detaylandırmak gerekirse şöyle izah edebiliriz. Haber değeri olan, ancak doğru bulmadığınız bir konu sevdiğiniz dostunuzla ilgili olur, onu haber yapmak zorunda kalırsınız, yine çok hoşunuza giden bir haber hiç sevmediğiniz bir insanla alakalı olur onu da haber yapmak zorunda kalırsınız.
Burada ölçü nedir derseniz; hayatı boyunca sürekli yanlış işlerle uğraşan bir adam çok doğru bir iş yapar desteklemek zorunda kalırsınız. Hayatı boyunca güzel işler yapıp yaptığı bir kötülük tüm iyiliklerini mahvedecek durumda olu onu da haber yapıp karşısında durmak zorunda olursunuz. Bu konuları bazı örneklerle detaylandırmak istiyorum.
Eski Milli Emlak Müdürü Azmi Bey hiç sevmediğim, tasvip etmediğim bir insan olmasına rağmen görevden alınma nedeni olan olaya duyduğum tepkiden ötürü arkasında durmak zorunda kalmamdır. İşin enteresan tarafı sadece Milli emlak müdürünün değil hiç sevmediğim Baranların da arkasında durmak zorunda kalmış olmam beni kahrediyor. Nedenine gelince geçtiğimiz yıl yaşanan bir ihale olayının arka planını daha önce yazmıştım. Fener Plajının oradaki Milli Emlak Müdürlüğü'ne ait arsa ihaleye çıkarılıyor, ihaleye iki firma giriyor ihaleye en çok teklifi veren Tanrıverdi Holding'in evrakları eksik olduğundan devre dışı kalıyor, yasa gereği ihale diğer firmaya verilmesi gerekirken birilerinin araya girmesi sonucu ihale iptal ediliyor.
Ardından Baranlar mahkemeye veriyorlar, mahkeme devam ederken arsa yeniden ihaleye çıkarılıyor ve arsayı Tanrıverdi alıyor. Bu uygulama doğru mudur, yanlış mıdır bilemem ancak bana hiç etik gelmedi. Bu yüzden baranların haklı olduğunu yazmıştım. Hani birileri diyor ya Adnan Bahadır reklam almadığı firmaların karşısında duruyor diyen arkadaşlar bu duruşuma iyi baksınlar benim Baranlarla en ufak bir sorunum yok ancak bu insanlar burada para kazanmalarına rağmen bu güne kadar sosyal içerikli projelerde hiç olmadıklarını gördüğümden karşılarında oldum. Ama bu olayda adamlar haklı ihaleye giriyorlar hakları olan işi alamıyorlar bu haksızlık değil de nedir? İşte bu nedenle bu olayda ben hala daha Baranların haklı olduğunu düşünüyor ve arkasında duruyorum.
Milli Emlak Müdürüne gelince adam diyor ki; benim bu şehirden tayin edilmemin yegane nedeni bu arsa ile ilgilidir. Şayet ben bu arsayı evrakları eksik olan firmaya vermiş olsaydım tayinim çıkmayacaktı, ne zaman ki vermedim tayinim çıkarıldı. Şimdi size soruyorum bu adamın tayini bu konu ile alakalı ise yapılan zulüm değil de nedir? Yok başka bir durumla ilgili ise beni ilgilendirmiyor, zaten daha önce kendisi ile ilgili aleyhte yazmam gerekenleri yazmıştım. Ben kimsenin gözünün yaşına bakmam haklı davasında düşmanımın dahi yanında dururum, haksız davasında en yakınımın dahi karşısında olurum, bu benim karakterimin gereğidir.
Gerek siyasette, gerek ticarette, gerekse sosyal hayatta insanın bir duruşu olmalıdır. Tavır kişilerden ziyade olaylara ve olayın faillerine olur. Örneğin bizim YEDAŞ' la ilgili tavrımız müessese müdürünün yanlış politikalarıdır. Şayet müdürün sosyal hayattaki yanlışlarını değerlendirmek isteseydik emin olunuz ki, haftalarca yazmamız gerekirdi. Adamın o kadar çok yanlış işi var ki saymakla bitmez. Sadece dershane masrafını üstlendiği bayanla arasında geçenleri yazmaya kalksak bir kitap olur ama yazmıyoruz. Çünkü aile mahremiyeti bizim için çok önemlidir. Aile mahremiyeti deyince aklıma bir şey geldi geçenlerde Ak parti Çarşamba İlçe Başkanı Mehmet Köse aradı yayınladığımız bir belgede bayanların adı olduğunu ve hanımefendilerin rahatsız olduğunu söyledi. Bizi kimsenin özel hukukunu asla deşifre etmek gibi bir niyetimiz olmaz ancak siyaset yapan insanlar ister erkek olsunlar isterse bayan topluma mal olmuş insanlardır. Bu insanların isimlerinin bulunduğu delege listeleri, yönetim kurulu listeleri yayınlanmasında biz bir sakınca görmeyiz çünkü oradaki kasıt parti ile ilgili evrakların yayınlanmasıdır, bu da gayet doğal bir süreçtir. Bizi sapla samanı karıştırmadan işimizi yapmaya çalışmaktayız bizim işimiz üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.