BEDEL ÖDEMESİ GEREKENLER
Uzun ve yoğun bir maratonun ardından nihayet seçim bitti, önceki gece yarılarına kadar heyecanla takip ettiğimiz seçimin galibinin CHP olduğu bir gerçek. Seçmenin AK Parti’ye ders vereceğini, özellikle de emeklilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle ya sandığa gitmeyeceklerini veya Ak Parti’ye oy vermeyeceklerini defalarca bu sayfalardan yazmıştık. Ancak her şeye rağmen seçmenin küçük bir uyarı vereceğini, Reis’e kıyamayacağını düşünmekteydim ama 31 Mart Pazar günü gündüz saatlerinde bazı koyu AK Partililerin sandığa gidip boş oy verdiklerini veya farklı adaya oy kullandıklarını öğrenince sandıktan beklediğimden çok daha fazla bir tepkinin geleceğini anlamıştım. Nihayetinde sandıklar açılmaya başlayınca toplumun AK Parti’ye hiç ummadığı bir tepkiyi verdiğini hep birlikte görmüş olduk. Hiç unutmuyorum 1989 yılında da buna benzer bir seçim yaşamıştık. İktidarda olan ANAP seçim propagandası yaparken eli-kolu bağlı belediye başkanları mizahlarıyla topluma mesajlar verip, iktidar partisinden olmayan başkanların icraat yapamayacakları anlatmak istiyordu ama seçmen bu dayatmayı yemedi SHP sandıkları patlattı. Bu seçimde de buna benzer hatalar yapıldı, iktidar partisinden olmayan başkanların icraat yapamayacakları yönünde yapılan propagandalar ters tepti ve AK Parti sandıktan ikinci parti olarak çıkmak suretiyle beklemediği bir sonuca katlanmak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanının balkon konuşmasında seçim sonuçlarından ders çıkaracağız, gereği neyse yapacağız demesi doğru bir ifadeydi, umarım ki dediğini yapar. Burada yapılması gereken ilk şey yerel yönetimlerin başındaki “Hazreti” anında görevden almaktır. Zira bu işin en büyük sorumlusu odur, adayların tespitinde en üst yetkili makam yerel yönetimler başkanlığıdır.
Buraya kadar anlattığımız ülke genelindeki durum, şehrimizdeki duruma gelince seçmen ülke genelindeki tepkiyi sandığa yansıtsa da Karadeniz farklı bir bölgedir, Ak Parti’nin en güçlü olduğu bölge Karadeniz Bölgesi’dir. Cumhurbaşkanının Karadenizli olması bu bölgede ona karşı farklı bir sempatinin oluşmasına neden olmuştur. Ama buna rağmen Samsun’da 17+1 yapacağız diye ısrar eden Ak Parti yöneticileri 10+1’i zor yapmışlardır, bunun nedeni başta Vezir Hazretleri’nin şovenist ırkçılık yönü, ardından da milletvekillerinin ve il başkanının benim adamım olsun tavrıdır. Kusura bakmasınlar ama kaybedilen ilçelerin tamamını alma imkanı varken sırf kendi adamlarını aday yapmak uğruna ortaya koydukları tavır bu hezimetin en önemli nedenidir. Bir de buna bürokrasideki yanlış atamalar eklenince yüzde yüz alınması gereken ilçeleri dahi kaybettiler. Bu dediklerimi birkaç örnekle açıklamak gerekirse; sağlıktaki atamalarda hükümetin sendikası olduğu açık ve net ortada olan Sağlık-Sen’i dışlamak suretiyle sırf ona yakın olduğu için atanmayan bürokratlar nedeniyle yedi bin üyesi olan Sağlık-Sen küstürülmüş mensupları ya sandığa gitmemiş ya da boş oy kullanmışlardır.
Aday tespitlerinde o kadar hatalar yapıldı ki anlatmakla bitmez, Çarşamba’da aday yapılan Ender Gür kardeşimiz pırlanta gibi bir insan. Hayata tırnaklarını kazıyarak başlamış ve eğitim sektöründe hatırı sayılır yerlere gelmiş bir kardeşimiz. Ancak Çarşamba’da çok fazla kalmadığından ve tanınmadığı belli olmasına rağmen Vezir Hazretleri’nin egosuna boyun eğmeyen Hüseyin Dündar’ı dışlayınca, Ersan Aksu ve il başkanı teşkilatta beraber çalıştıkları Ender Gür’ü aday yaptılar. Çarşamba halkı bunu dayatma kabul etti ve sandıktan bağımsız aday olan Hüseyin Dündar’ı çıkardı. Bağımsız aday olmak ve seçilmek çok zor bir iştir. Teşkilatınız yok, meclis üyeniz yok, bütçeniz yok, organizasyon yapacak adam bulmak zor. Bu şartlarda seçimi kazanan Hüseyin Dündar’ı tebrik etmekten başka yapacak bir şey olmadığı da ortada. Bunun en önemli sorumlusu Reis’e durumu anlatmayan Vezir Hazretleri olduğu açık ve net ortada. Ardından aday tespiti de, komisyonda olan il başkanı ve milletvekillerinin “senin adamın, benim adamım” hesabıyla yaptıkları aday tespitidir. Onlar zannettiler ki “Ak Parti her tarafı silip süpürür, kendi adamlarımızı yerleştirelim” ama kazın ayağının öyle olmadığı seçim sonuçlarından ortaya çıktı. Rahatlıkla alabilecekleri seçimleri kaybetmelerinin bedelini nasıl öderler onu bilemem ama ortada ciddi bir sıkıntının olduğu belli. Önümüzdeki yazılarda tüm ilçeleri teker, teker ele almak suretiyle değerlendireceğim şimdilik bu kadarla yetiniyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.