Birkaç önemli konu ...
Bugünkü yazım uzun olursa kusura bakmayın, çünkü bugün sadece emniyet müdürü ile ilgili yazmayı düşünüyordum, ancak gelişen olaylar, üç ayrı konuyu yazmamı gerektirdiği için, makalemi üç bölüme ayırdık.
Birinci konumuz, dün Sayın valimizin asayiş ve güvenlik konusunda yapmış olduğu basın açıklaması ile ilgili; Şehrimizde 2007 yılında toplam 17673 asayiş olayı yaşanırken, bu sayı 2008 yılında 18541 e çıkmış. Yani yaklaşık olarak 2008 yılında bin civarında fazla asayiş olayı olmuş. Suç oranı 2007 yılında 292 iken, 2008 yılında 422 ye çıkmış, suç adeti de 130 civarında artmış.
Vatandaşın mal ve can güvenliğini koruyup, önleyici tedbir alarak işlenmesi muhtemel olayların istihbaratını yaparak, suç oranını düşürme görevi Güvenlik güçlerinin, yani Emniyet ve Jandarmanın görevi. Peki bizim Emniyet müdürü kaç yıldır şehrimizin emniyet müdürü? Sanırım 4-5 yıldır bu görevi yapmakta. İnsan olarak çok iyi bir insan, itirazımız yok, ancak hiçte iyi bir emniyet müdürü olduğunu düşünmüyorum. Zira ailesi Ankara'da ikamet eden, fırsat buldukça veya hafta sonları Ankara'ya giden, şehre geldiği zaman ise ya protokollerde, veya dairede görüşmelerle gününü geçiren bir Bürokrat. Efendim sabah erken kalkılıyormuş da, görevinin başına gidiyormuş da, insan olarak çok düzgün bir insanmış da, görevinde kalmalı imiş de, falan filan. Lafa bak hızaya gel! Sabah namazı ile kalkıp göreve gitmesi gerekenler, cami imamları ile cemaattir. Emniyet müdürünün sabah namazı ile birlikte kalkması çok güzel bir haslet, ancak yapması gereken; şehrin asayişini temin etmek, yapılması muhtemel suçları önlemek, şehirde yaşayan insanların her türlü mal ve can güvenliğini temin etmektir. Siyasi iradenin veya eski bir milletvekili kardeşinin Emniyet Genel Müdür yardımcısı olması sayesinde bu görevde duruyorsa, bu hiçte etik olmayan bir tercihtir. Umarım ki bu yanlışlık yakında düzeltilir.Bu konudaki vali beyin açıklamalarını, dün diğer gazeteler nasıl verdi, biz nasıl verdik bakarsanız, objektif haberciliği kimin yaptığını da görürsünüz.
İkinci Konumuz Fındık Kurdu Operasyonu ile ilgili; Çarşamba sanayi ve Ticaret odası yönetimini ve Başkanını tebrik ediyorum. Bir meslek odası başkanına yakışanı yapıp, ilan vermiş olması beni mutlu etti. Elbette devleti çalanlar cezasını çekecek. Elbette yanlış adamları bu toplum tanıyacak. Ancak hak etmediği halde bedel ödeyen insanlara yazık. Günah değil mi? Kimin ne yaptığı gerek TMO'dan, gerekse Vergi dairelerinden rahatlıkla öğrenilebilir. Ancak bizim operasyonda, olduğu gibi malı götürenler dışarıda beyefendi, çileyi çeken bizler hapiste olacaksa, biz bunu yapanları sapına kadar kamuoyuna teşhir etmekten çekinmeyiz. Bir yandan tüm fındık tüccarları gözaltına alınıp, sorgulanırken, diğer yandan bu işin en büyük patronları, operasyonu yapanların başı ile alem yapıyor, yiyip içiyor ve adamın akrabası derhal sorgulanmadan serbest bırakılıyor ise bunun arkasını iyice araştırmak gerekir. Aynı bizdeki operasyonda olduğu gibi, basın, iş adamı, emniyet güçleri beraber hareket etmeleri, ciddi anlamda kafalarda soru işaretleri bırakmakta. Ancak Çarşamba Sanayi ve Ticaret odası bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiş, diğer ilgililerde aynı hassasiyeti göstermesini diliyorum.
Üçüncü Konumuz ise; dün beni telefondan arayan bir okurumuz aboneliğini iptal etmek istediğini, sebebi ise benim mensubu bulunduğu cemaat aleyhinde konuştuğumu veya yazılar yazdığımı söyledi. Kendisine gerekli açıklamayı yaptım. Ancak siz değerli okurlarımla da bazı gerçekleri paylaşmak istiyorum; ben Ülkemizdeki hiçbir cemaatin düşmanlığını yapmam. Ancak inancıma, devletime, milletime düşmanlık etmesi halinde her ne pahasına olursa olsun benim de düşmanımdır ve gereken ne ise yaparım. Ayrıca nasıl ki bir imamın yaptığı bir hata İslam dinini bağlamaz, bir cemaat mensubunun yaptığı hata da cemaati bağlamaz. Benim üç çocuğum var biri üniversiteyi bitirdi, biri üniversite son sınıfta, diğeri ise lise üçüncü sınıfta. Tamamı bu tür cemaatlerle beraber olmuştur. Ancak benim çocuklarıma tavsiyem şu olmuştur; Evladım cemaatle birlikte ol, ancak aklını kiraya verme. Şayet sana söylenen bir şey mantığına uymuyor ise, sorgula, tatmin ol, ondan sonra yap. İradei cüziyyenin gereği de budur zaten.
Peki birileri ısrarla benim cemaat düşmanı olduğumu neden yaymaya çalışıyor? Bu şehirde ömrü hayatında alnı secdeye gitmeyen insanların gazetelerini okuyor, destek oluyorlar, ancak muhafazakar, 24 saati düzgün birisi gazete çıkarınca ona düşman olmak ve ayakta kalmaması için ellerinden geleni yapmayı bir ibadet gibi saymalarına ben bir şey demiyorum. Onları şimdilik Allah'a havale ediyorum, zamanı gelince de kimin neyi, neden yaptığını tüm detayları ile yazarım. Hoşçakalın.
Not; önümüzdeki günlerde para aşıklarını yazacağım
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.