BUGÜN HOCALARDAN BAHSETMEYE NE DERSİNİZ

BUGÜN HOCALARDAN BAHSETMEYE NE DERSİNİZ
Eski bir siyasetçi ağabeyim derdi ki, 'Adnan ne yaparsan yap ama hocalarla uğraşma zira onların uzantılarının nereye gideceği belli olmaz' o nedenle siyasette hocalarla uğraşıp da sonunda kazançlı çıkanı görmedim. Bizim de derdimiz hocalarla uğraşmak değil. Ancak doğruları söylemek için ondan bundan çekinecek halimiz yok. Muhatabımız kim olursa olsun doğruları konuşmak zorundayız. Kaldı ki benim de ilk mesleğim hocalık olduğundan bu konuda bir kaç kelam etme hakkım olduğunu düşünüyorum. 
Ne konuşacağıma gelince, yaratılışımızın temel espirisi olan Yüce Rabbimizin “ ve ma halektülcinne velinse illaliyağbudün” yani insanları ve cinleri sadece ve sadece Rabbimize ibadet etmek için yaratmış olan Rabbimizin dinini bizlere anlatmakla yükümlü olan ve iki cihan saadetimizi temin
etmekle mükellef olan olan Hocalarla ilgili konuşmayacağız da kiminle ilgili konuşacağız.
Aslında Dinimizde Hocalık diye bir meslek yok, ilmiye sınıfı var, namaz kıldırmakla
görevlendirilen Hoca Efendiler de her ülkede maaş almazlar, bazı ülkeler bizim gibi maaş
öderler bazı ülkelerde Üniversite hocaları veya diğer memurlar namazları da kıldırırlar.
Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Din işleri ile Devlet İşlerinin ayrılıp Laik bir idarenin iş
başına gelmesinin ardından Dini konularda ehliyetsiz kişilerin halkı yanlış aydınlatmalarının
önüne geçmek ve Dini tek elden sevk ve idare etmek maksadı ile Diyanet İşleri Başkanlığı
kurulmuştur. Eskiden ben de Diyanet İşleri Başkanlığına kızardım, yanlış uygulamalarını
eleştirirdim ancak gelinen noktaya bakıldığında Diyanet İşleri Başkanlığı çok mesafe katedmiş
fevkalade güzel işlere imza atmakta olduğuna hepimiz şahit olmaktayız.
Kur'an Kursları ve İmam Hatip Liselerinde başlayan Din eğitimi, İlahiyat Fakülteleri ile
devam edip yüksek Lisans, Doktora ve ötesi alanlarla ilerlemektedir. Ancak bir de
medreselerde Emsile, Bina, maksut, avamil türünde okutulan İslami ilimler de aynı kapıya
çıkmaktadır. Ancak medresede yetişen hocalar bazen Arapça konusunda İlahiyatçılardan
daha verimli olabiliyorlar. Ancak her meslekte olduğu gibi İlahiyat dalında da okuyan insanlar
kendilerini yetiştirdikleri sürece daha ehliyetli olmaktadırlar. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde
Medreseden yetişen hocalar görev alabilirlerken daha sonra sadece İmam Hatip Liselerinden
mezun olanlar görev alabilmekteydiler. Ancak AK Parti iktidarlarında yeniden medrese usülü
eğitim alanlara İamam Hatip ve Kur'an Kursu öğretmeni hakkı tanınmış bulunmakta.
Karadeniz bölgesinde Hafızlık ve Arapça konusunda en belirgin alimlerin yetiştiği bölge
Of- Çaykara bölgesi olduğu bir gerçek. Hacı Hasan efendi, Çalekli Dursun Efendi, Çifarusalı
Hafız Efendi bunlardan bir kaç tanesidir.Çarşamba bölgesinde de kurra hafızlar yetişmiştir.
Günümüzde bölgede yetişip ülke genelinde maruf hale gelen hocalara gelince Yunus Vehbi
Yavuz, Bayraktar Bayraklı, Mehmet Okuyan, Salih Parlak, İhsan Şenocak gibi Hoca Efendiler
bilinen ve sevilen hocalardır. Ancak her Hocaefendinin kendisine mahsus bazı kuralları ve
yorumları olduğu muhakkak. Bu yorumlarla ilgili eleştiri almaları da gayet doğaldır. Ancak
unutulmaması gereken konu şu ki bir insanın alim olması için en az otuz yıla ihtiyaç vardır bu
insanların yetişmesi öyle kolay olmamaıştır, onlarla ilgili olumsuz konuşmak çok kolaydır ama
onları yetiştirmek öyle kolay olmamıştır.
Bir Hocaefendi taşın altına elini koyup, bir konuda ciddi araştırma yapıp, samimi ve
ihlaslı bir biçimde yorum yapabilmiş ve bunu ülke genelindeki ulusal kanallarda konuşabilmiş
ise bu takdire şayan bir şeydir. Ancak bunu yapan Hocaefendi Dinine hizmet amaçlı yapmak
zorundadır. Sadece kendi reklamını yapmak ve kamuoyunda farkındalık yaratmak için bunu
yapmış ise Allah ona öyle bir ceza verir ki feleği şaşar. Zaten bunun bir çok örneğini
görmekteyiz. Yılarca Tekevizyonlara çıkıp Dini modernistlik adı altında din düşmanlığı yapan
şarlatanlar aleme maskara olmuşlar adeta şebek gibi kafada fötr şapka ile dolaşmaktalar. Bu
tür insanlara Allah hidayet versin denmekten öteye bir şey söylemiyorum. Ancak farklı
yorumları olan Hocaefendileri sırf farklı yorumları var diye de Dinin dışında tutma hakkına
sahip olmadığımızı unutmamalıyız. Bir Hocaefendi konuşurken samimi olup olmadığı her
halinden bellidir, şarlatanlık yapanlar da bellidir. Sırf izleyicileri memnun etmek için İslamın
temel kurallarını hiçe sayan Namaz, Oruç, Hac, Zekat gibi temel kuralları haşa hafife alan, kul
hakkı ile gelmeyin de neyle gelirseniz gelin saçmalığı ile diğer ibadetleri yok saymaya kalkan
şarlatanlara pirim vermiyelim. Samimi olup da bazı konularda bizim gibi düşünmeyenleri de
Din düşmanı ilan etmeyelim olmaz mı? İslam Dini eylem dinidir, söylem dini değildir bir kişi
bir şeyi anlatıp yaşıyorsa ona hürmet eder tabi oluruz. Kur'anı Fötr şapka gibi sadece kafanın
üzerinde tutup hayatının hiç bir yerinde dediklerini yapmayanlara ise merhum Erbakan
Hoca'nın deyimi ile 'hadi oradan, hadi oradan' der geçeriz. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR