CEZAEVİNDEN MEKTUP VAR
İnsanları değerlendirirken artıları ile eksilerini toplarım, şayet artıları eksilerinden fazla ise eksilerini bilerek onlarla arkadaşlık yapmaya devam ederim, eksileri artılarından fazla ise onlarla olan ilişkimi keserim. Bazı insanların yaptıkları bir hata artılarını da yok edebilir, aynı şekilde yaptıkları çok güzel bir iyilik tüm eksilerini artıya çevirebilir, bu kural adetullahtır. Yani Yüce Rabbimizin biz kullarını değerlendirmeye tabi tutarken koyduğu kuraldır.
İnsanların hataları elbette olacaktır, zira yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim'de ben sizleri hata yapmak üzere yarattım, dileseydim hata yapmayan kullar yaratır, onlar sadece bana ibadet ederlerdi buyurmaktadır. Hatta Adem Peygamberi yaratırken meleklere Ben yeryüzünde halifem olacak insanı yaratacağım dediğinde melekler Ya Rabbi sen yeryüzünde fesat çıkaracak bir toplum mu taratmak istiyorsun, halbuki biz sana ibadet edip seni tesbih etmekten başka bir şey yapmıyoruz deyince Yüce Rabbimiz Benim bildiğimi siz bilemezsiniz buyurdu ve insanoğlunu yarattı.
Yaptığım izahatlardan da anlaşılacağı üzere insanların pişmanlık duydukları konularla ilgili onları muaheze etmek doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle insanları net olarak değil brüt olarak yani günahları ve sevapları ile birlikte değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim. Süleyman arkadaşımız yaşadığı bazı olaylarla ilgili bizlere bir mektup yazmış, biz de bu mektubu sizlerle paylaşmanın doğru olacağını düşünerek yayınlıyoruz. Burada üzerinde durmak istediğim önemli bir konu var, Süleyman Bektaş'ın iddiaları ciddi iddialar olup, yaptığım araştırmalar da Hüseyin Başgöl ile adı geçen savcının sürekli birlikte oldukları, yediklerinin ayrı gitmediği yönünde.
Hüseyin Başgöl bu şehirde tanıdığım en enteresan adamlardan birisi. Samsunspor Kulübü'nden hakkı olmadığı halde Celil Sağır'ı ikna ederek onun alacaklarını kendisi tahsil etmeyi beceren, belediyelere akaryakıt satabilmek için hatırı sayılır herkesi devreye sokan, ardından sattığı akaryakıtın parasını belediyelerden tahsil etmesi gecikince belediye başkanlarının makam araçlarına haciz koydurup başkanları yaya bırakmayı marifet sayan bir işadamı olduğundan Süleyman Bektaş'ın mektubunu yayınlamanın gereğine inandım. Mektubun noktasına, virgülüne dokunmaksızın sizleri mektupla baş başa bırakıyorum:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.