DEDİKLERİMİ ANLAYACAKSINIZ AMA…
Konumuza girmeden dün elime geçen bir belgeden bahsetmek istiyorum. Doğrusunu isterseniz, belgeyi buradan sizlerle paylaşmak isterdim ama çok okunaklı olmaz düşüncesiyle paylaşmadım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Web sitesinin hazırlanması, uygulanma filmi, hazırlanma hizmeti vs. için tam 13.629.000 lira para ödenmiş. Evrakta bilgi işlem müdiresinin imzası var. Geçenlerde Fatih Şentürk İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin vakıflara ödediği paraları detaylı olarak verdi. O yazıyı da sizlerle paylaşmayı düşünüyorum ama biraz uzun olduğundan bir pazar gününe denk getirip tamamını yayınlarsak daha iyi olur. Beni tanıyan herkes bilir ki yanlış nerede ise ben onun karşısında olurum. İster mensup olduğum partili yapsın, isterse başkası yapsın benim için hiç fark etmez. Sadece TÜRGEV İBB’den 51.593 Milyon lira almış. Diğer vakıfları hiç yazmıyorum, Okçular vakfına ödenen para 15 milyon liranın üzerinde, bunları topladığımız zaman karşımıza dudak uçuklatan rakamlar var. İnsan biraz düşününce kahrediyor. Biz beka sorunu olarak Ortadoğu’da yaşanan olaylarla ilgili Türkiye’nin duruşu ve oynanan oyunlara karşı bir dik duruş olarak bilirken meğer başkalarının beka sorunu buralara para aktarmakmış da haberimiz yok.
Özel öğrenci yurtları öğrenci bulmak için çırpınırken TÜGVA, TÜRGEV gibi vakıflar ‘Kamu Yararına Dernek’ olarak ilan edildikten sonra oralara belediyelerden veya FETÖ’den alınan binalar tahsis edilip kalan öğrencilerin de barınma ücretleri Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ödenip özel yurt işletmeleri perişan edilmiş. Diğer cemaat yurtları da milletten para toplayarak ayakta durma mücadelesi veriyorlar. Samsun’da FETÖ’den alınan binalar bazı vakıflara tahsis edilmiş. Büyükşehir Belediyesi borç batağındayken bina kiralayıp TÜGVA’ya veya TÜRGEV’e vermiş. Kademe binalar tahsis edilmiş ama belediye personelinin maaşını ödemek için bankalardan kredi kullanmak zorunda kalmış ise bu icraatları yapanlar veya yaptıranlar vebal altında değil de nedir? Bunca yanlışlar yapılırken ekonomi ters gitmiş, milletin alım gücü azalmış, insanlar geçim sıkıntısı çekiyor iseler elbette bunun bir karşılığı olacaktı.
Önceki gün televizyonu izlerken Cumhurbaşkanı’nın seçimlerle ilgili açıklamalarını duyunca eyvah! dedim. Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi Büyükşehirler kaybedilmiş, nüfusun yüzde 70’ini oluşturan Belediyeler CHP’nin elinde, Reis kalkmış ‘‘biz ilçelerin çoğunu aldık, beldelerin çoğunu aldık’’ deyip hâlâ daha bu yenilgiyi anlamazlıktan geliyor olması gerçekten üzücü bir durum. Keşke çıkıp; ‘‘Evet arkadaşlar AK Parti bu seçimde kaybetti, bizim işimiz bu yenilginin nedenini öğrenip gereğini yapmaktır’’ diyebilseydi. Kamuoyu durumu çok daha farklı değerlendirirdi. Ortada AK Parti adına bir yenilginin olduğu açık ve net. Siyasetçinin işi doğruları kabullenip, gereğini yapmaktır. Gerçekleri görmezlikten gelerek ‘‘biz Cumhur ittifakı olarak kazandık, yüzde 50 küsur oy aldık’’ demesi beni asla tatmin etmedi, sizleri tatmin ettiyse onu bilemem.
Bu kadar detaydan sonra gelelim yazı başlığımızdaki konuya; seçimden önce yazdığım yazıları okuyanlar, seçim sonrasında basın sektöründen pek çok işten çıkarmalar olacağını, yapılan anketlerin tamamen uydurma olduğunu, bunu yapanların asla anket yapmak gibi bir dertleri olmadığını, dertlerinin belediyeleri söğüşlemek olduğunu yazdığımı bilirler. Seçim sonrası her gün en az 4-5 kişi araya adam koyarak gazetede iş isteyince, nedir bu durum diye merak edip iş isteyenlerin birkaçını çağırıp konuştum. İşin garip tarafı bir kısmı seçimden önce biz adam ararken görüştüğüm hatta bizde çalışmış insanlar olunca onlara; ‘‘hayırdır kardeşim ne oldu da iş arıyorsunuz’’ diye sorunca bilmem hangi medya grubu şu kadar adam çıkardı, ben de onlardan biriydim diyor. Bir kısmı ben bilmem hangi medya grubunun kurduğu anket firmasında çalışıyordum, şimdi oradan şu kadar adam çıktı ben de onlardan biriyim diyor. Sizin anlayacağınız Belediyeleri talan eden basın kuruluşları şimdi hortumlayacak yer bulamayınca personellerini işten çıkartmışlar. Biz bunu ta iki, üç ay önce bangır bangır bağırarak söyledik. Maalesef Belediye Başkanları görmezlikten geldi ve kaybettiler. Şimdi onları hortumlayan basın kuruluşları da küçülmeye başladılar.
Seçimden önce seçim sonrasına yatırım yapan bazı siyasetçiler bazı medya grubunda kendilerince ayarlamalar yapıp bazı isimleri diskalifiye ettiler. Kendilerine yakın akraba niteliğindeki isimleri de bu kuruluşların başına getirdiler. Erhan Usta’nın ısrarla ‘‘bir siyasetçinin satın aldığı’’ dediği medya grubu onun dediği gibi satılmadı ama dediğim gibi farklı bir yapılanmaya girdi. Amaçları da seçim sonrası şehri dizayn etmekti ama Allah izin vermedi. Her zaman söylediğim babaannemin bir sözünü tekrar ederek sözlerimi bitirmek istiyorum: “ Benim dediklerimi anlayacaksınız ama ben öldükten sonra, onun da anlamı kalmayacak.” Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.