DELİKÇİ MEHMETLE...
DELİKÇİ MEHMETLE AKRABA OLDUK
Allah selamet versin Prof. Dr. Süleyman Ateş hoca 19 Mayıs Üniversitesinde görev yaparken ara sıra görüşür, sohbet ederdik, hoca fıkradan çok hoşlandığından sohbet meclisi fıkra anlatılmadan dağılmazdı. Herkesin hocaya saygısı olduğundan anlatacağı fıkraya çok özen gösterirdi, bir gün sohbet ederken arkadaşlarımızdan birisi fıkra anlatacağını ancak biraz müstehcen olduğunu söyleyince hoca müstehcen olmayan fıkra fıkra değildir demişti. Bugün anlatacağım hikaye biraz müstehcen olacak ancak yaşadıklarımla çok örtüştüğünden affınıza sığınarak anlatmak istiyorum.
Köyün birisinde Deli Mehmet isminde birisi varmış, deli Mehmet'in en büyük işi Gerdek gecesi işini yapamayan delikanlılara yardımcı olmakmış ancak adamın şartı düğün yapıldığında gelin evine gitmeden Mehmet'in evine gitmesi imiş. Bu özelliğinden ötürü deli Mehmet'in adı delikçi Mehmet'e çıkmış, Mehmet de bundan rahatsız değilmiş. Köyün gençlerinden birisi evleneceği zaman delikçi Mehmet'le karşılaşmış delikçi Mehmet ona demiş ki, bak arkadaş gelin önce bana gelmez ise bir daha gelse de görevimi yapmam haberin olsun. Delikanlı bu işe pek sinirlenip kızarak delikçi mehmetin yanından ayrılmış, gerdek gecesi gelin hanımı Delikçi Mehmet'e göndermeden evine getirmiş ancak görevini yapamayınca bu kez aradaki sağdıç delikçi Memedin evinin yolunu tutmuş, ancak delikçi Memed gelin hanım ilk önce kendisine getirmedikleri için verilen görevi kabul etmemiş. Bunun üzerine köyün yaşlıları, ileri gelenleri devreye girip Mehmet efendiye yalvarmaya başlamışlar. Mehmet bir haftalık yalvarma sonucu teklifi kabul etmiş. Gelin hanım delikçi Memedin evine gitmiş ertesi gün görev ifa edilmiş olarak evine dönmüş. Ancak kocası bir hayli üzgün imiş. Bir kaç gün geçtikten sonra yolda delikçi Memed ile karşılaşan gelinin kocası ona selam vermeyince delikçi Memed Selam vermezsin tabii, ama unutma sana yaptığım iyiliği yapmamış olsaydım o zaman selam verecektin. Demek ki iyilik yapmanın karşılığı buymuş demiş.
Yazının başında da belirttiğim gibi hikayemiz biraz müstehcen, ancak benim hayat hikayeme çok benziyor. Şehirde işini halledemeyenler gelip bizi bulmaları delikçi Memedin işine benziyor. Zamanında gelip durumlarını anlatsalar bu kadar sıkıntı çekmelerine gerek kalmayacak, ancak önce nazlanıyorlar, havalara giriyorlar Adnan'ın yanına asla gitmeyiz diyorlar. İşi halledemeyince araya birilerini koyup yalvarmaya başlıyorlar, be kardeşim biz delikçi memed gibi zamanında gelin diyoruz siz gelmiyorsunuz o zaman daha sonra da gelmeyeceksiniz şayet gelirseniz şartlarımın ağır olacağını untmayınız.
Buraya kadar olan işin şakası. Gelelim ciddi kısmına.. Şehirde o kadar çok problem var ki, emin olun sabahtan akşama kadar dinlemekten bitap kalıyorum. Gelen arkadaşların büyük bir bölümü haksızlığa uğramış insanlar veya yapılan yanlış uygulamaları hazmedemedikleri için isyan edip, dert yanmaya gelenler. Bu insanlar içerisinde hiç bir beklentisi olmayıp sadece vicdanlarının sesini dinledikleri ve yataklarında rahat uyuyamadıkları için gelen çok kıymetli insanlar var. Bu görev bizim üzerimizde olduğu kadar siyasetçilerin ve bürokratların üzerine de görev olduğunu herkesin bilmesinde yarar var.
Bürokratlar yasaların boşluğundan yararlanıp insanlara zulmettiklerinde siyasetçiler onları aradığında onları kandırabilirler, ancak bizi kandıramayacaklarını unutmasınlar. Siyasetçi aradığında yasadan, mevzuattan bahsedip onları atlatmak kolaydır ancak aynı konuda farklı uygulama yaptıkları kişileri ortaya çıkartıp yüzlerine vurduğumuzda ne yapacaklarını şaşıracaklarını da unutmasınlar. Yarınki manşet haberimiz de bu türden bir haber. Yıllardır uygulanan bir konu yasal olmamasına karşın sırf ülke çıkarı için göz yumulurken, sırf bir kamu görevisinin kaprisleri yüzünden insanlara çile çektirmek isteyenlerin yapmak istediklerini yarın gazetemizde haber olarak göreceksiniz.
Yasalar uygulanma imkanı ve şartlar dahilinde hayata geçirilir. Ayrıca yasaları yapanlar da bizim seçtiklerimiz olduğuna göre değiştirmek de onların elinde, o halde yıllardır uygulanan bir olayı şimdi bir veya iki bürokratın sanki yasa yeni çıkmış gibi uygulamaya kalkması saçmalıktan öte bir şey değil. Bu ülkede şapka takmak yasa ile hüküm altına alınmıştır ve hala daha o yasa yürürlüktedir. O halde sokakta gezen herkes şapka giymek zorundadır, giymeyenler kılık kıyafet ve şapka kanununa muhalefet ediyorlar demektir, onlara da şapka giydirseniz ya. Yasalar topluma hizmet için yapılır, bir çok yasanın ilaç gibi kullanma tarihi vardır, şartlar ortadan kalktığında onların da hükmü ortadan kalkıyor. Yüce kitabımızda dahi nasıh mensuh ayetler olduğuna göre mevcut yasalar insanlığa hizmet etmedikleri zaman hükümden kalkmalıdırlar. Yarın daha detaylı bilgi vermek üzere kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.